Kral TV Ödülleri’ndeki muhteşem karmaşadan sonra orada pop, arabesk, türkü her şey birbirine giriyordu- Powerturk’ün ödül kategorileri çok daha netti.
Her şey tamamen pop müzik üzerineydi.
Ama en iyi rock ya da en iyi rap şarkıcısı gibi kategoriler de olmalıydı.
Böylece Ceza ya da geçen yıl albüm çıkaran birçok rock şarkıcısı/grubu bu yarıştan eksik kalmazdı.
n En ilginç ödül, en iyi konser performansı ödülüydü. Şebnem Ferah’ın Açıkhava Tiyatrosu’ndaki konserini izlemiş biri olarak bu ödülü fazlasıyla hak ettiğini söyleyebilirim. Bu dalda Tarkan’ın aday gösterilmemesi ise enteresandı. Sonuçta o da Açıkhava’da arka arkaya konserler verdi geçen yıl.
n Piyasada bilinir, Powerturk’ün klip yayınlama seçimlerinde hayli snob kriterleri vardır.
Şarkı pop olmalıdır, sözleri fazla arabesk olmamalıdır, filan diye...
Bu gizemli snobizmin bir uzantısı olsa gerek, Serdar Ortaç ya da Demet Akalın gibi isimlere hiç ödül çıkmadı.
Özellikle de Serdar Ortaç yılın şarkısı ya da albümü dalında ödül almalıydı.
Beğenin ya da beğenmeyin, ki benim de kişisel olarak Serdar Ortaç önyargılarım var şu hayatta, ama Dansöz şarkısı geçen yıl sürekli çalındı ve kendisinin albümü en çok satanlar arasındaydı.
n Hemen yan sıramızda oturduğu için Serdar Ortaç’ı epey gözlemleme fırsatı bulduk sevgili Hande’yle (Yener değil, yanlış anlaşılmasın). Mesela gece boyu çok sakin ve neşeli otururken hiç ödül alamadığını görünce müthiş bir sinirle kalkıp gitti Ortaç.
Beden dilinden anlaşılıyordu ne kadar bozulduğu...
Haliyle ödül töreni sonrası yapılan partide herkes bunu konuştu. Türkçe popu hiç takip etmediğini söyleyen fotoğrafçı Ahmet Ağaoğlu bile, "Serdar’a ödül verilmeliydi" diyordu, daha ne olsun?
n Serdar Ortaç mevzusunun akabinde partinin esprileri Vedat Özdemiroğlu’ndan geldi.
Ünlü şarkıların dizelerini deforme edip söylüyordu Vedat. Mesela, "Hiç bunları kendine dert etmeye değer mi?" dizesi şöyleydi: "Hizbullah’ı kendine dert etmeye değer mi?"
n Hepsi’den sonra bir zıp zıp grup daha kazandı Türk pop piyasası: 4yüz adlı iki erkek iki kızdan kurulu topluluk, 13 yaş civarının yeni favorisi olabilir mi? Olur mu olur...
n Geçen haftaki yazıda "Meltem Cumbul duy sesimi" demiştim. Kozmik bir tesadüf galiba, Cumbul sanki sesimi duymuş gibi aynı gün aradı ve sonra da Powerturk gecesinde sunucu olarak karşıma çıktı.
Sunumlarında sürekli, "Ben ortaokuldayken, annemlerle şu konseri izlerken, eskiden şöyle de bir şarkı vardı" gibi nostaljik girişler yapan Cumbul’un ruh halini az çok anladık: Buraları özlemişti. Nitekim aynı gecenin sonunda hızını alamayıp Mojo’ya gitti, hafta sonu ise Dans’ta takıldı.
’Helin’e kitap özeti gönderelim’ kampanyası
Belki bir TV kanalı sponsor olur belki de eğitim gönüllüleri filan.
Ama yeter ki birileri önayak olsun, ki Helin Avşar’a kitap değil, ama kitap özeti gönderebilelim.
Bu iş bir kampanyaya dönüşsün, yardımlar sel olsun, aksın...
Malum, cuma günkü Kelebek röportajında Avşar kızının kız kardeşi Helin şu cümleyi yumurtlamıştı:
"Kalın kitap okumaktan sıkılıyorum. Şöyle bir sistem olsa; kalın kitapların özetini anlatan kitaplar yapılsa. Böylece o kitabın filminin yapılmasını beklemekten kurtulurdum".
Diyecek bir şey yok. Çok içten bir dilekte bulunmuş Helin (sister).
Onun bu dileğini yerine getirmek için tez elden kalın kitaplar özetlene ve gönderile.
Yeter ki o mutlu olsun, kitapların filme uyarlanmasını da beklemesin. Ayrıca kitaplar filme uyarlansa bile filmlerin özetini bizzat ben çıkarabilirim. Yeter ki: Helin yorulmasın...