Paylaş
VAHİDE PERÇİN
Tamam, Hürrem/Meryem’in o aksanlı konuşmasını, arada delirip kriz geçirmelerini her TV karakteri kölesi gibi ben de özlüyorum.
Ama Vahide Perçin’in performansı da yabana atılır türden değildi. Hatta özlenen sertlikte, Heidi’nin Bayan Rotenmayer’i tadındaydı.
O yüzden: Direniniz Sayın Perçin!
FAZIL SAY
Sev ya da sevme, say ya da sayma.
Ama Fazıl Say’ın Twitter’da retweet ettiği sözler yüzünden hakkında açılan davada gelinen şu sonuç “yok artık” dedirten türden: 10 ay hapis cezası.
Terazinin dengesi şaşmaya devam ediyor.
GÜLŞEN VE MILEY
Tam da “Irgalamaz Beni” şarkısının klibinde tavandan sarkıtılmış dev bir disko topunun üzerinde sallanan Gülşen’i, Miley Cyrus’un “Wrecking Ball”daki haliyle kıyaslayıp “tıpkısının bir tık aynısı” diyecektim ki bir telefon geldi!
“Yazarsan diye bilgi vereyim dedim. Biz o klibi Miley’den önce çektik. Beykoz Kundura Fabrikası’nda.
Yani Miley’den kopyalanmadı. Klibin talihsizliği Miley’nin klibi yayınlandıktan sonra gösterilmesi oldu.”
Arayan, DMC’den Özden Bora’ydı.
“Peki” dedim Özden’e, “Ben de bu nasıl copy-paste’dir yarabbi diye yazmayı düşünüyordum”.
Yine de şunu söylemeden geçmek olmaz: Madem böyle bir talihsizlik yaşandı.
Miley’nin klibiyle benzeşen sahneler çıkartılıp yeni bir şeyler çekilmeliydi.
İki yeni keşif
-CORINNE... Çukurcuma’da, yeni açılan Corinne Otel’in köşesindeki bu kafe yüksek tavanıyla, asil ve orijinal halinin aynen korunmuş olmasıyla hayli klas duruyor.
Öyle ki, daha dışarıdan görür görmez insanı tavlıyor.
Bu sonbaharın gözde kafelerinden biri olmaya aday Corinne. Demedi demeyin...
Ve şu bilgiyi de bir yerlere not edin: Otel ve kafe, Atatürk’ün mektuplaştığı ünlü İtalyan hanımefendi Madam Corinne’den alıyor adını.
Kendisi o binada yaşamış çünkü.
-AHESTE... Galata’da, Doğan Apartmanı’nın olduğu caddedeki Aheste aslında bir modern meyhane.
Tıpkı Fulya’daki Sıdıka gibi.
Fonda sanat müziği yerine caz çalıyor. Ama masada beyaz örtü yine var, örtünün üzerinde ise mezeler...
Aheste’nin gündüz hali ise bildik kafeler gibi, gayet spor.
Bu güncellenme telaşına hayranım
Cuma günü arkadaşım dehşet içinde telefonuma bakıp, “Aa hâlâ iOS 7’yi yüklemedin mi? Bak şu şu özellikleri var, nefis” diyerek konuşmaya başladı.
En son böyle bir konuşmayı Şehrazat bana yapmış, “Bu telefon böyle kullanılmazzz, derhal güncelle!” diye tatlı tatlı azarlamıştı.
Bezgin bir teknoloji takipçisi olarak bu şahane güncellenme telaşını hayranlıkla izliyorum.
Çünkü:
-iPhone’umun sesi kaç zamandır çıkmıyor. Yere düşüre düşüre bozuldu. Arayanı, mesaj atanı ancak titreşimden duyabiliyorum. Böyle mutluyum. O zil sesi çok sinir bozucuymuş meğer.
-Bir önceki işletim sisteminin bekçisi olmayı planlıyorum. Güzel güzel çalışıyor. Üstelik yeni olanı hemen yüklemek hiç cool değil. Biraz vintage olsun iOS 7, o zaman bakarız...
-Neyse, Turgut Uyar’ın “Denge” şiirini meseleye uyarlayıp bu bahsi kapatalım kuzum:
“Sizin işletim sisteminiz çok hızlı çok acayip, inandım. Ama benimkinin dengesini bozmayınız.”
Yayalar kaderine mi terk edildi
Taksim Meydanı’nın altından arabalar vızır vızır geçiyor, pek güzel.
Üstündeki beton çölde yayalar vızır vızır dolanıyor, o da pek güzel.
Peki bu alt geçitlerin çıkışında karşıdan karşıya geçmeye çalışanlar?
Onlar rahatta mı? Maalesef hayır!
Kendimden biliyorum, alt geçitten hızla çıkan araçlara yakalanmamak için resmen satranç hamleleriyle geçiyoruz diğer yayalarla karşıdan karşıya.
Yok mu bunun bir çözümü?
Yoksa biri ezilsin sonra bakarız mı deniliyor?
Paylaş