Paris Hilton doğum gününü kutlamak ister

Paris Hilton 17 Şubat olan doğum gününü bile ticarete dökmüş, akıllı kadın! (günümüzde böyle şeyler “akıllıca” olarak nitelendiriliyor, malum.)

Haberin Devamı

Nasıl mı? Doğum gününü önce Amerika’da, iki gün sonra Avrupa’nın bir şehrinde kutlayacakmış.
Üç-dört gün sonra da İstanbul’da kutlamak istiyormuş.
“Kutlar kutlar, sanane” demeyin. Beni ilgilendiren kısmı şu tabii: Parayı kim verirse Paris’in orada doğum günü partisi yapmaya “evet” demesi...
Yakını olan bir Türk arkadaşı vasıtasıyla buraya da haber saldı Paris. Şimdi şehirde bu konuşuluyor işte.
Paris’in doğum günü partisine para yatıran olursa kalkıp gelecek kendisi...

Sevgililer Günü’nde ne yapılır ne yapılmaz

Malum gün pazartesi günü. Ama şimdiden tavsiyelerimi vereyim. Buyrunuz...


O GÜN NE YAPILMAZ?

- Eşe, dosta, iş arkadaşlarına ya da eski sevgiliye, “Sevgililer Günü’n kutlu olsun muhterem, tüm insanlık alemi bugün coşsun” gibi bir mesaj atılmaz.
- Sevgilinle romantik yemeğe çıkılmaz! Çünkü gittiğin o şık restoranda kazıklanırsın. Normal günden daha fazla hesap ödeyebilirsin. O güne özel mönü filan yapmışlardır çünkü.
Eğer bir de üstüne Sevgililer Günü hediyesi filan almışsan beş-altı taksitlik, ekonomik vaziyetini düşünmekten günün anlam ve öneminden uzaklaşırsın. Bedbaht olursun.
- Sevgilisi olmayan arkadaşlarla birlikte eğlenceye gidilmez. Onların önünde öpüşüp koklaşman şık değildir çünkü. Sevgilisiz arkadaşının içinden, “Ah ne güzel, çifte kumrular” dediğini filan mı sanıyorsun, yanılıyorsun. “Yahu saatlerdir öpüşüp koklaşıyorlar” diye nefret edecektir senden ve sevgilinden...
- Sinemaya gidilmez. Aşk filmi olsun olmasın, bütün çiftler gereğinden fazla el ele göz göze olacağı için... Sürüye uymamak, alelade olmamak lazım.
- Gazetelerde, TV’lerde yayınlanan “birbirine çok aşık çiftler” röportajları okunmaz. Çünkü bu çiftler, bu röportajlar günün sonunda sinir bozar, gerçek değildir. Günün anlam ve önemine uygun satır satır döşenmiş plastik duygular bir işine yaramaz.
- İstiklal Caddesi’nde yapılacak “Sevgi Yürüyüşü” gibi zorlama etkinliklere katılınmaz. Mümkünse zaten, kalabalıklardan uzak durulması elzemdir.
- Şehrin en işlek caddesindeki billboard’a “Seni seviyorum Leyla” yazdırılmaz koca bir kırmızı kalp içinde. Çünkü artık bu çok yapıldı. Demode. Başka bir şey bulun, illa aşkınızı ilan edecekseniz...

PEKİ NE YAPILIR?

- “Özlemek” ve “Kavuşmak” duygularını tetikleyen fanteziler üretebilirsin. Mesela o sabah erkenden aynı anda havaalanına gidin. Farklı iki şehre ya da ülkeye uçun ikiniz de.
Yani birbirinizden ayrılın! Ertesi gün havaalanında tekrar buluşun. Özleminiz vanilyalı kek gibi kabarmış olarak... Çünkü ayrı kalmak her zaman en iyisidir. Hasretinden geberirsin, prangalar eskitmezsin belki ama iki satır tweet’lersin, zaman geçmez telefona sarılırsın, sonunda ona kavuşursun.
Nasıl, zorlayıcı bir fantezi değil mi? Ama değer hani.
- Üşenmeyip sevgiline bir blog açabilirsin. “Kalbin kadar temiz bu blog sayfasında” gibi abukluklar yazma tabii. Yazma yeteneğin yoksa bugüne kadar çekilmiş en matrak, en seksi fotoğraflarınızı oraya koy. Yazabiliyorsan da onunla tanışma anını hangi filme benzettiğini anlatan bir kompozisyon yaz, marş marş!
- İlişki ritminizi bozabilirsin! Mesela çok konuşan bir çiftseniz eğer, bütün gün vipassana meditasyonu (konuşmama üzerine kurulu bir meditasyon) yaparak bu müstesna günü daha ilginç bir vaziyette geçirebilirsin.
Tam tersi fazla konuşmayan bir çiftseniz eğer, çok konuşan arkadaşlarınızı eve çağırıp arka odada konuşma
gürültüsü eşliğinde sevişebilirsin.

Yazarın Tüm Yazıları