Paylaş
Nasıl mı? Doğum gününü önce Amerika’da, iki gün sonra Avrupa’nın bir şehrinde kutlayacakmış.
Üç-dört gün sonra da İstanbul’da kutlamak istiyormuş.
“Kutlar kutlar, sanane” demeyin. Beni ilgilendiren kısmı şu tabii: Parayı kim verirse Paris’in orada doğum günü partisi yapmaya “evet” demesi...
Yakını olan bir Türk arkadaşı vasıtasıyla buraya da haber saldı Paris. Şimdi şehirde bu konuşuluyor işte.
Paris’in doğum günü partisine para yatıran olursa kalkıp gelecek kendisi...
Sevgililer Günü’nde ne yapılır ne yapılmaz
Malum gün pazartesi günü. Ama şimdiden tavsiyelerimi vereyim. Buyrunuz...
O GÜN NE YAPILMAZ?
PEKİ NE YAPILIR?
- “Özlemek” ve “Kavuşmak” duygularını tetikleyen fanteziler üretebilirsin. Mesela o sabah erkenden aynı anda havaalanına gidin. Farklı iki şehre ya da ülkeye uçun ikiniz de.
Yani birbirinizden ayrılın! Ertesi gün havaalanında tekrar buluşun. Özleminiz vanilyalı kek gibi kabarmış olarak... Çünkü ayrı kalmak her zaman en iyisidir. Hasretinden geberirsin, prangalar eskitmezsin belki ama iki satır tweet’lersin, zaman geçmez telefona sarılırsın, sonunda ona kavuşursun.
Nasıl, zorlayıcı bir fantezi değil mi? Ama değer hani.
- Üşenmeyip sevgiline bir blog açabilirsin. “Kalbin kadar temiz bu blog sayfasında” gibi abukluklar yazma tabii. Yazma yeteneğin yoksa bugüne kadar çekilmiş en matrak, en seksi fotoğraflarınızı oraya koy. Yazabiliyorsan da onunla tanışma anını hangi filme benzettiğini anlatan bir kompozisyon yaz, marş marş!
- İlişki ritminizi bozabilirsin! Mesela çok konuşan bir çiftseniz eğer, bütün gün vipassana meditasyonu (konuşmama üzerine kurulu bir meditasyon) yaparak bu müstesna günü daha ilginç bir vaziyette geçirebilirsin.
Tam tersi fazla konuşmayan bir çiftseniz eğer, çok konuşan arkadaşlarınızı eve çağırıp arka odada konuşma
gürültüsü eşliğinde sevişebilirsin.
Paylaş