Geçenlerde, medyatava adlı internet sitesinin manşetindeydi. Dört ana haber bülteninin sunucusunun yaş ortalaması 64.5’muş.
Bir de Hafta Sonu dergisinde yayınlanan "Aslında kaç yaşındalar" dosyası var.
Hep gözönünde olan kimi isimlerin kaç yaşında olduklarını yazıyor dergi ve o ismin fotoğraftan yansıyan tazeliğine göre şu tesbitlere varıyor: Hálá delikanlı gibi, hálá seksi, kim o yaşta olduğuna inanır ki...
Epeydir herkes farkında. Artık orta yaş denen şey neredeyse 50-55’ler filan oldu.
60 yaşında olmak da yaşlı olmak manasına gelmiyor. Hatta yaşlılık kabus olmaktan çıkıyor mu ne?
Çünkü eskisinden daha çok bakıyor insanlar kendilerine, çalışmayı sürdürüyor, kenara çekilmiyorlar...
Bunlar iyi hoş, ama şu da var: Çoğu şirket "ne kadar yaşlı/ o kadar deneyimli" yargısına sahip bu ülkede.
Bu yüzden 30’larındaki birinin önünün açılması için 50’sine kadar beklemesi gerekebiliyor, ki bu da takdir edersiniz feci bir şey. Ayrıca çok sıkıcı.
Hal böyle olunca, tanıdığım birçok otuzlarındaki kariyer insanı geri çekilme planları yapıyor.
Bir an önce çok para kazanmak istediklerinden ve bunun için yıllarca beklemek anlamsız geldiği için farklı yollara sapıyorlar.
Mesela hobilerini işe dönüştürüyorlar.
Sevdikleri şeyden daha çok para kazanıp bir de üstüne "patron" oluyorlar.
Kariyer dışında daha başka daha sakin hayatlar kuruyorlar. Hırslı hallerinden arınıyorlar.
50-60’larındakiler ise tam aksi; hálá hırslı, hálá merkezde, hálá ortada.
O bildik "hayat gidişatı" tersine döndü yani...
Bir gecede bine yakın tabak kırılıyor
Tabak kırmak meğer acayip rahatlatıcı bir eylemmiş. Cuma gecesi Fedon’un çıktığı Zorba’da tabakları çatır çatır kırıp bir güzel zıpladık üzerinde, yine aynı efektle çat çat, pek iyi geldi. Herkese tavsiye ederim, ama dikkat tabii: Kırdığınız her tabak hesaba ekleniyor. Babanızın malı değil yani o tabaklar...
Kırılan her tabak üç liraymış, yirmi tane kırsanız altmış lira yani.
Gerçi Zorba’ya kadar gelip de tabak kırmamak olmuyor, bir tür racon hesabı.
Zorba’nın işletmecisi, aynı zamanda Fedon’un oğlu Theo’ya sordum, "Niye kırılıyor bu tabaklar, var mı özel bir anlamı" diye.
Çoğunlukla sahnedeki sanatçıyı onore etmek için yapılıyormuş. Yani şişe şişe şampanya açtırmak yerine tabak kırıyorsunuz. Aynı zamanda stres de atıyorsunuz. Bir taşla iki kuş.
Bu arada, gecede bine yakın tabak kırıldığı oluyormuş Zorba’da. Az buz değil nitekim.
Bazı kaba beyaz Türkler
Birkaç hafta önce yazmıştım; ilk çiziktirenlerden olduğum için sorumluluk hissediyorum, çünkü Scotch fena halde beyaz Türk egemenliğine girdi diye...
Cuma gecesi Zorba sonrası Scotch’a yollandık ve gördük ki artık egemenliğin suyu çıkmış.
Burası bir adet Şamdan ya da Cahide olmuş.
Olduysa oldu boşver diyemiyorum; çünkü kimi beyaz Türkler’in o yan gözle baktıkları, hatta küçümsedikleri Scotch’un esas müşterilerinden (hani şu Rus kadınlarla aşk yaşayanlar) daha kaba olabildiklerini bir kez daha gördüm o gece.
İtişip kakışıyorlar, durup dururken birbirlerine bağırıp kavga çıkarıyorlar.
Nitekim tam kavga çıkmak üzereydi neredeyse, durdurdular araya girip.
İşte bunlar oldu mu yazık oluyor o mekana. Yoksa Scotch hakikaten çok eğlenceli müzikler çalıyor ve insanlar rahat ediyor burada.
O bakımdan, itişip kakışmayın arkadaşlar! Ha bir de elinizde sigarayla pistte dans etmeyin, yakıyorsunuz önünüze geleni...