Orada bir üniversite var uzakta

- Bir kere adım başı butik (gotik) üniversite açılır oldu.
İki-üç katlı, turnike sistemli, mini plaza havasındaki bu üniversiteler; restoran zincirleri gibi hızla yayılıyor.
“İyi bir üniversiteye kapağı atayım” denirdi eskiden.
Şimdi kapak atacak iki katlı butik üniversiteler can simidi misali...
- Pek çok özel üniversite dışarıdan pek havalı görünüyor ve bolca da para alıyor. Peki eğitimleri şahane mi?
Eleştirisini yine kendi öğrencileri yapıyor aslında:
Mesela İngilizce eğitimi olan okullarda hâlâ öğrencilerin yeterince İngilizce bilmediğini/anlamadığını tartışıyorlar.
Ya da çok değerli bir hocanın bir gazete haberine bakılarak ansızın nasıl kovulabildiğini...
- Bazı üniversiteler ise dizi seti olmuş!
Öyle ki, şimdilerde Beykent Üniversitesi’ne gelenleri karşılayan Emir ve Feriha fotoğrafı herkesi hayrete düşürüyor! (Fotoğraf, Ekşi Sözlük sitesinden alınma.)
- Devlet üniversitelerinde durum ne? Hepsinde aynı hava solunmayabilir, ama oralarda da öğrenciye bir “değer vermeme” havası hakim.
“Üniversiteli” gibi hissettirmeme, hâlâ liseliymiş gibi davranma eğilimi var.
- Başka bir sürü şey söylenebilir. Sizin de söyleyecekleriniz olabilir, o zaman yazın derim. Üşenmeyin...

Ebru Şancı soru önergesi

Ebru Şancı’yı ilk kez Altın Kelebek ödül töreninde görmüştüm.
Giydiği siyah elbisenin leğen kemiğine kadar olan bacak yırtmacı, Türk magazin tarihindeki yırtmaç sayfalarına elbette özenle kazınmayı hak ediyordu.
Uzun boylu bir Fahriye Abla kıvamında olan Ebru Şancı’nın son vukuatı malum, AKP milletvekiliyle Bodrum’da deniz sefası yapmak.
Şimdi gelelim Şancı hakkında akla gelen sorulara:
- El değmemiş topraklardan özenle mi seçiyor aşklarını?
Bakınız: Tatlıses’in oğlu, Türkeş’in oğlu, Kaddafi’nin oğlu...
- Şancı’nın mesleği de tartışılıyor ya. Eski manken deniliyor, şimdi ne iş yapıyor diye soruluyor.
Bildiğim kadarıyla bir dönem New York’ta yaşadı, orada fotoğrafçılık okudu. Acaba ileride “ünlü fotoğrafçı” olarak da görebilir miyiz kendisini?
- Peki Şancı albüm çıkarır mı?
- Şancı, magazin açısından gayet sıkıcı geçen şu yazın en renkli figürü olarak 15 gün sonra bir vukuat daha patlatır mı?

Maria’nın Bahçesi

Günün tavsiyesi bu olsun: Alaçatı’daki Maria’nın Bahçesi’ne uğrarsanız mutlaka adabeyi balığı (iskorpit) yemeyi ihmal etmeyin.
Biz Maria’nın oğlu Pascal’ın tavsiyesine uyduk ve tattık ‘adabeyi’ni.
Gerçekten nefisti.
Bu arada oğul Pascal, yavaş yavaş ele geçirmiş mekanın mutfağını.
Birçok yemeği o yapıyormuş.
Yakında “Pascal’ın Bahçesi” de açılırsa şaşırmayalım hani...