Paylaş
Bu alışveriş sitesi bildik örneklerden hayli farklı.
Zaten sitenin adından olayın damarı belli: Hayatımı Satıyorum.
Onur Ünlü gerçekten de hayatındaki bazı şeyleri açık artırmayla satıyor sitede.
Mesela 2017 yılında kazandığı en iyi yönetmen ödülünü...
Bahsi geçen ödül; Altın Portakal’daki Ulusal Yarışma’nın kaldırıldığı dönemde, Altın Portakal’dan bağımsız düzenlenen törende alınan ödül.
Başka nelerini satıyor Onur Ünlü?
Sarı eşofman üstünü...
F klavyesini...
Filmindeki karakterinin nüfus cüzdanını...
1994 yılına ait bir şiirinin upuzun ses kaydını...
Yolda yürürken rastladığı patlıcanı...
Eski American Express kredi kartını...
Yine bir filminde kullanılmış dijital kelebeğin maketini...
Kısacası ne kadar absürt ıvır zıvır varsa, her şeyi!
Marcel Duchamp’ın “Saçma, zamanla anlam kazanır” sözüyle açılan bu tuhaf alışveriş sitesinin derdi belli:
Dijital alışveriş çağıyla dalga geçmek...
Onur Ünlü’nün koyduğu ürünlere teklif verenler de yönetmenle aynı kafada.
Herkes dalga ortamına kendince katkı sağlamış.
Tabii bunca uğraşa, emeğe gerek var mıydı dalga geçmek için; orası tartışılır.
Sitenin en şahane yanı ise Sözleşmeler bölümü.
Arada öyle dokundurmalar var ki o bölümde.
Aslında markaların nasıl da hayatımızı satın aldığına güzel bir örnek olmuş.
Gel gör ki, sitede yersiz cümleler de var.
Mesela bir ürünün altına yazılan şu sözler ne komik ne de absürt.
Tek kelimeyle manasız:
“Bunu Paris’ten Musee d’Orsay’dan almıştım. Oradaki bazı eserlerin dialarını gösteriyor. Eğlenceli bir şey. Bu arada Musee d’Orsay, Atilla Dorsay’ın ailesine ait. Hatta bir katında SİYAD üyeleriyle beraber yaşıyorlar. d’Orsay, Fransızcada SİYAD demek.”
Neyse işte, durum bu.
Belki bu site projesinden bir film, bir dizi doğar diyelim ve geçelim.
Maske çevirmesi
Önceki gün takside giderken polis çevirdi.
Şoföre ehliyetini sorduktan sonra maske uyarısı yaptı polis.
“Maskesiz kimseyi taksinize almayın. Hem size hem de yolcuya ceza yazıyoruz” diye.
Meğer polis çevirmesinin amacı o gün sadece buymuş, maske kontrolü.
O sırada hem şoförün hem de benim yüzümde maske vardı tabii...
Polis çevirmesinden sonra taksici anlattı.
Aynı gün içerisinde ikinci kez maske çevirmesine denk gelmiş.
Hatta bir başka taksici arkadaşı maskesiz yolcu aldığı için ceza ödemek zorunda kalmış.
Hâlâ maskesiz taksiye binen varmış yani, pes diyorum...
Neyse ki bu maske çevirmeleri maske takmamakta direnen şuursuzları nihayet kendine getirecek gibi.
Eski dizilere dönüş
İzleyecek bir şey kalmadı, ben de eskilere döndüm.
Şu sıra favorim “Six Feet Under”, “Nip/Tuck” ve “Fringe” gibi eski şahane diziler.
Hatta bulursam bir ara “Ally Mcbeal”e bile tekrar dadanma niyetindeyim.
O berbat deyişle: Başını sonunu bildiğin eski diziler candır.
Paylaş