Şu sıralar dinlediğim iki iyi albüm var. İlki, Hayko Cepkin’in "Tanışma Bitti" adlı ikinci albümü.
Öncelikle albümün kartonet tasarımı nefis.
Albümün karanlık, sert, ironik havasına tastamam uyuyor.
Murat Doyran yapmış hepsini, ruhuna sağlık gerçekten... Ki bu tarz, fotomanipülasyon denen çalışmalar çok tuttu son zamanlarda (eğer konuya merakınız varsa bir isim daha önermeli hemen: Boğaç Dalkıran. Elle dergisinin son sayısına Boğaç’ın yaptığı "modacılar ve küresel ısınma" adlı projeye bir göz atın).
Neyse, dağılmayalım... Hayko’nun bu albümünde dikkatimi çeken şeylerden biri şarkı sözleri.
Neredeyse hiçbir dizede boş yok. Misal vermeden olmaz:
"Akıllanıyor akıllanıyor fikrim, akıllanıyor az kıllanıyor zihnim" ya da "Sen insansan o insansa, ben de sansam, ne olur ki".
Bazı şarkıların başına şarkıdan ayrı introlar konulması, albümün bir başka hoşluğu. Bu da herhalde daha önce hiçbir Türk şarkıcının yapmadığı bir şey.
Favori şarkım ise "Yalnız Kalsın" ile "Sonra Görüşelim".
Sözün özü, zaten kendine has bir adam olan Hayko’nun bu albümü de kendisi gibi: Fena halde orijinal, yenilikçi ve dobra...
Bir diğer albüm, Onno Tunç Şarkıları. Albümün sürprizlerinden biri Nilüfer’in "Tutsak"ı söylemesi. Sezen Aksu’nun "Gülümse" albümünde yer alan bu nefis baladı o kadar güzel yorumlamış ki Nilüfer. Bir kez daha şu gerçeği hatırlattı bana: İyi şarkılarda Nilüfer’in sesini dinlemek başka oluyor.
Zıpır "Mavilim"leri ya da benzerlerini söyleyince ise tüylerim diken diken oluyor şahsen.
Albümün en kötüsü ise "Hep Bana". Bu şarkı yıllar önce çıktığında da sevilmemişti.
Niye albüme koymuşlar anlamadım. Zerrin Özer’e başka bir şarkıyı okutabilirlerdi.
Sertab Erener’in seslendirdiği "Sen Ağlama" ise bildik versiyondan farklı. İlk başta soğuk geliyor kulağa, sonra alışıyorsunuz. Gerçi amaç şarkıları farklı yorumlamaksa, Sertab bunu yapmış işte.
Ve tabii Sezen Aksu’nun söylediği "Yine Yeni Yeniden". Zamanında Nilüfer, Onno Tunç’la çalışırken kıskandığı tek şarkı bu olmuş Sezen’in. Nitekim bir konserde Nilüfer’e çıtlatmıştı bu mevzuyu...
Haftanın partisi Suada’da
Haziran ayı İstanbullu eğlencesever için çok yoğun. Neredeyse her gece bir konser var. Yazlık mekanlar cabası.
Bir de ünlü markaların yaptıkları partileri eklerseniz... Her şeye yetişmek mümkün değil.
Perşembe gecesi herkesin beklediği bir parti var mesela. Absolut’un armutlu yeni votkası Pears’i tanıtacağı Suada’daki parti. Eğlenceli olacağı kesin, çünkü Absolut’un lansman partileri başarılı geçiyor (bakınız: Mikla Teras ve Pera Palas).
Bu son partinin asıl dikkat çekici yanı ise 17 metre boyundaki dev bir şişme kürenin Suada’ya yerleştirilecek olması. İçine 200 kişinin rahatlıkla girebileceği küre İstanbul’un her iki yakasından rahatlıkla görülebilecek. Küre üzerinde yapılacak görsel şovlar da öyle...
En tepeden poğaçacı reklamı
Geçenlerde The Marmara Pera’nın tepesine konuşlanmış dev ekrana dikkat kesildim. Malum, burada çeşitli firmaların reklamları dönüyor.
Ne kadar uzakta olursanız olun, her yerden görünüyor verdiğiniz reklam.
Ekrana dikkat kesilmemin nedeni ise başka: Bir baktım, Odakule’nin poğaçacısı reklam vermiş. "Her tür poğaça vardır bizde, acıkan arasın" diye koca harflerle tanıtım dönüyor ekranda.
Ve muhteşem poğaça çeşitleri alt alta sıralanıyor: Peynirli, patatesli, kıymalı...
Hemen ardından Odakule geçidinde şarkı söyleyen sokak müzisyenlerinin reklamı var. Onların sloganı da şu: Gelin, birlikte şarkı söyleyelim!
Çevre sakinlerinin reklamları bu şekilde devam ediyor dev ekranda.
Ya diyorum bir kıyak yapıldı Pera emekçilerine ya da çok ucuz bu reklam ekranı. Hani başka bir seçenek gelmiyor akla.