Paylaş
Sağımdan Bella ve Gigi Hadid geçiyor. Solumdaki “korumalı” lounge’da Kim Kardashian ve Kendall Jenner selfie çekmeye doyamıyor. Cindy Crawford’ın 16 yaşındaki kızı Kaia Gerber tüm bakışları üzerinde topluyor.
Adriana Lima “yengemiz” Metin Hara’sız bir köşede arkadaşlarıyla sohbet ediyor. Belki de Türkiye’nin halini konuşuyorlar, kim bilir? Irina Shayk-Doutzen Kroes- Candice Swanepoel-Lily Aldridge dörtlüsü ortamı yakıp geçerken koca poposuyla Nicki Minaj çıkıp geldiğinde partide artçı depremler oluyor.
Tüm bunlar nerede mi gerçekleşiyor? Moda dünyasının ikonik ikilisi Mert Alaş ve Marcus Piggott’nun ilk kitaplarının New York’taki Public Otel’de gerçekleşen tanıtım partisinde.
Bendeniz de oradaydım. İşte o parıltılı partiden izlenimler...
◊ GECENİN EN BAŞI
Perşembe günü saat 17.30. İstanbul-New York uçağından iniyorum ve şansıma pasaporttan gayet hızlı geçiyorum. Aynı hızla otele yerleşiyor, duş alıyor ve hoop taksiye atladığım gibi saat 21.30’da soluğu Lower East Side’da alıyorum. Çünkü parti orada, haziran başı açılan ve yaz boyu çok konuşulmuş Public Otel’de!
◊ SEKS MANZARALARI VE IAN SCHRAGER
Otelin dile düşmesinin iki nedeni var.
İlki, Ian Schrager. Efsanevi Studio 54’ün kurucularından.
Schrager yeni otel markası Public’i ilk kez Chicago’da açmış. Haziran başında ise markayı New York’a taşımış. Public açılır açılmaz da bir dönem The Standart Otel’in yaşadığı türden bir şöhrete sahip olmuş!
Evet, Public’in şöhretinin ikinci sebebi bu: Penceresi yere kadar cam olan otel odalarında dönen seks manzaralarının çevre sakinleri tarafından rahatlıkla dikizlenmesi ve bu bedava şovun medyaya dahi haber olması!
◊ İLK İZLENİM
Tüm davetlilerle beraber Public’in en üst katına çıktığımda saat 22.00 civarı...
Burada önce tanıtım kokteyli var, daha sonra da otelin en alt katındaki gece kulübünde after party.
Kokteylden ilk izlenim: Uzun bacaklılar diyarındayım!
New York Moda Haftası’nın mankenleri birer birer gelmeye başlıyor.
Neyse ki az sonra boyuma göre biri geliyor: Kim Kardashian!
◊ KIM VE KENDALL
Kim, siyah kürkünü bir an olsun çıkarmayan annesi Kris Jenner ve az sonra yanlarına gelecek ‘bebeksi’ Kendall Jenner özenle korunan bir lounge alanına kuruluyorlar. Medya içeride, onları fotoğraflıyor.
Müthiş bir karmaşa, itmece kakmaca hali ve ağızlarda sürekli aynı cümle:
“Pardon, geçebilir miyim?”
Ana kraliçe Kris fazla kalmıyor, kaçıyor. Kim ve Kendall ise sürekli cep telefonlarına bakıyor, selfie çekiyorlar. Lounge etrafına biriken davetliler ve medya ise onları flaş flaş fotoğraflıyor.
Açıkçası durumumuz tuhaf: Sirke, gösteriye gelmiş gibiyiz. Onlar kendini teşhir etmekten mutlu, biz de onları fotoğraflamaktan...
◊ BANA GÜLÜMSEYEN O KADIN KİM
Derken durumu çakıyorum, meğer tam da VIP davetlilerin arka kapıdan giriş yaptığı yerin önündeyim! Tanrım, hepsi peş peşe geliyor:
Bella-Gigi Hadid, Irina Shayk, Doutzen Kroes, Candice Swanepoel, Lily Aldridge, Cindy Crawford ve kızı Kaia Gerber...
Tam o sırada bir kadın bana uzun uzun gülümsüyor. Üç-beş adım ötemde.
“Hangi modeldi acaba ve gerçekten bana mı gülümsedi?” diye salak salak düşündükten 20 saniye sonra o kadının kim olduğunu anlıyorum: Özlem Önal.
Uzun süredir New York’ta yaşayan Özlem Önal’ı bir ara partide yine görüyor ve kaybediyorum. Baran Süzer’le beraber gelmişler partiye.
◊ LİSTELERE GİRMEK KOLAY DEĞİL
Saatler 00.30’u gösterdiğinde otelin tepesinden aşağı iniyoruz.
After party için kulübe gidiyor tüm moda haftası insanlığı...
After party için tekrar isim soruyorlar. Zaten bu davetli listesinde isminin olması bir başarı hikayesi New Yorklu için. Çünkü çok zor o listelere dahil olmak.
Bu arada after party ikiye ayrılmış durumda.
Yukarıdaki asma kat VIP, aşağıdaki bar kısmı herkese açık.
VIP kısmı için listede adının olması yeterli değil, ayrıca siyah bir bileklik gerekiyor!
Çile bitmiyor yani. Neyse, onu da buluyor ve takıyorum koluma nitekim...
◊ MADONNA NEREDE
Tam VIP kısmına merdivenle çıkarken Mert Alaş ve Nicki Minaj’ı görüyorum. Beraber fotoğrafçılarına poz veriyorlar. Gözler bir de Madonna’yı arıyor tabii. Ama o yok. Lizbon’daki yeni evinden çıkıp gelememiş belli ki...
◊ BURASI BİN TAVSİYE!
Doğrusu Public’te en çok after party’nin de yapıldığı diskoyu seviyorum. New York’a gideceklere yahut şu an orada olanlara tavsiye. Keşke böyle bir yer İstanbul’da da açılsa...
◊ ECE SÜKAN’SIZ OLMAZ
VIP katında Ece Sükan’la karşılaşıyorum. Ve Melisa Mızraklı’yla. Minik İstanbul dedikoduları yapılıyor, Ece gittiği New York Moda Haftası defilelerinden bahsediyor.
Hafta içi koştur koştur İstanbul Moda Haftası’na gelecekmiş. Aynı hafta hem Contemporary, hem Bienal, hem de moda haftası yapılmasının aslında iyi bir şey olduğunu konuşuyoruz.
Bu arada gecede hangi Türk’le konuşsam aynı cümle dökülüyor ağızlardan: Mert’e bravo!
◊ VE MERT ALAŞ
Daha önce hiç tanışmamıştım Mert Alaş’la.
Partide yakın arkadaşı Ateş Gündoğdu tanıştırdı ve kendisini başarısından dolayı tebrik ettim. Gecenin iyi geçmesinin getirdiği haklı zafer sarhoşluğu nedeniyle öyle uzun uzun sohbet filan edilmedi tabii, ama gece boyu onu gözlemledim.
Gördüğüm şu: Mert tüm ünlü davetlileriyle teker teker ilgilendi, bazılarını kapılarda karşıladı. Marcus’u ise çok az gördüm. O hep geri planda ve daha utangaçtı.
Sanki aralarında kendiliğinden bir rol dağılımı yapmış gibiler. Sanırım en başından beri durum böyle.
Çok prestijli
Bu yıl moda sektöründe 20’nci yıllarını kutlayan Mert Alaş ve Marcus Piggott’nun Taschen’den yayınlanan bu ilk retrospektif kitapları onlar için çok önemli bir aşama.
Çünkü sektör içinde hem daha prestijli bir duruma yükseliyorlar hem de güçlerine güç katmış oluyorlar.
Bu partiden sonra karar verdim
İstanbul partilerindeki kaosa, insanların itip kakmasına artık laf etmeyeceğim. Çünkü Mert ve Marcus’un partisinin ilk kısmı, yani kokteyl alanı ünlülerin yoğun katılımı nedeniyle hayli kaotikti. Bir ara uzun boylu Amazon kadınları ve moda sektörünün hırslı tipleri arasında ezilme tehlikesi geçiriyordum.
Paylaş