Nasıl geçti habersiz

‘Gez gör Mahmutçuk’ kıvamında, bir orada bir burada turlamaya devam İstanbul gecelerinde. İşte bu hafta sonunun raporu: Babylon, Coco a Gogo, Caffe Haus Üst Kat ve oralarda olup bitenler...

MÜZİK DİNLE, BIDI BIDI YAPMA!

Cuma gecesinin en iyisi Nouvelle Vague adlı Fransız gruptu. Babylon’da sahne alan grubun vokalistleri rock ve punk klasiklerini bossanova tarzı yorumladı. Ama ne yorumlama! Özellikle ismini anımsamadığım uzun saçlı kadın vokalistin tarzı da sesi de enfesti.

Bir ara Nouvelle’ciler, dinleyicilerin çok konuşmasından ve şarkılara kulak kesilmemesinden şikayetçi oldu. Haklılardı, nitekim grubun has dinleyicisi ‘bıdı bıdı’ gürültüsünden rahatsız olup konseri terk etti. Bu arada, grup sonrası çalan 80’ler müzikleri için Babylon’culara ayrıca minnettarım. He-man, Dallas görüntüleri eşliğinde anında 80’lere ışınlandık. Süperdi.

NECO’DAKİ RICHARD GERE HAVASI

Levent’teki eski People’ın yerinde bu sezon Coco a Gogo diye bir mekan açıldı. Cuma geceleri Neco, perşembeleri ise Akrep Nalan sahne alıyor burada. Biz Neco’nun sahne aldığı gece uğradık.

Siyah ceketi ve pantolonuyla çok şık olan Neco, kırlaşmış saçlarıyla Richard Gere havasındaydı. Ön masalarda zaten orta yaşlı kadın hayranları çoğunluktaydı. ‘New York New York’u söyledi Neco, sonra ‘Can Take My Eyes Off You’. Peşi sıra diğer klasikleri.

Bir de vokalisti var Neco’nun, adı Gözde Vural. İnanılmaz bir sesi var. Ona da dikkat derim bu sütunlardan.

ENTEL TERTİP BURADA

Yakın zamana kadar hep Kaktüs’te gördüğüm Ziya (bilen bilir kendisini) yeniden işletmeciliğe döndü. Tünel’deki Caffe Haus’un üst katı artık ona emanet.

Hafta sonu açılan mekana gelen isimler buranın rengini az buçuk belli etti: Atıf Yılmaz, Sevda Ferdağ, Arzu Başaran ve gazeteci, oyuncu, yazar tertibinden sürüyle tanıdık isim.

Özü: Caffe Haus üst kat, entelektüel kesimin yeni Safran’ı olmaya aday. Olası sloganı da şu olabilir pekala: Yemekte kitap ve filmlerden bahset, sonra müzik hızlanınca entel zırhtan arınıp danset!

HAYAT AŞK OLUNCA GÜZELDİR

n Ziya’nın yerinde söz dönüp dolaşıp ‘Tuna Kiremitçi’nin beyaz dişleri’ne geldi yine. (Bu arada Kiremitçi, dişlerini yaratan hekimin ismini Okan Bayülgen’in programında açıkladı. Hatta adamcağızın cep telefonunu bile verdi. Gece yarısıydı, arayamadım hekim beyi)

Tuna Kiremitçi’nin diş geyiği bir yana, meğer gözlerinin bu kadar çok (ekstra ekstra) ışıldamasının nedeni yeni bir aşkmış.

Malum, birkaç ay önce boşandı kendisi. Yeni aşkı da İclal Aydın’mış.

‘Hayat güzeldir’ işte, hele aşk olunca daha bir güzeldir. (Ama beyaz dişli olunca daha güzeldir hayat, bence yani)

ARADIĞINIZ NUMARAYA...

n Ve hafta sonu raporunun acı finali. Tam da Ebru Çapa’nın ‘Ne Telli Ne Telsiz’ yazısı üstüne hoşurt diye Cahide’de çalınıveren canım cep telefonum. Nasıl olduysa oldu, hem de vestiyerdeki paltomun cebinden!
Yazarın Tüm Yazıları