Nasıl da hızlı geçti habersiz hafta sonu

DOT’UN YENİSİ ‘SARI AY’ NASIL?

Haberin Devamı

DOT’un yeni oyunu Sarı Ay, geçen sezonun bir Supernova’sı ya da geçmiş sezonların Punk Rock’ı, Öksüzler’i ya da Shopping&Fucking’i kadar sert ve kışkırtıcı bir oyun değil.
Hatta anlatım tarzı itibariyle yer yer ve orta şiddette tebessümlere, kahkahalara boğuyor insanı.
Belki de bu yüzden, yani DOT oyunlarındaki sertliğe bünyenin fena halde alışması nedeniyle, Sarı Ay’a çok bayıldığımı söyleyemem.
Ama yine de DOT oyuncularının zıpkın/ateşli performansına bir kez daha hayran olduğumu belirtmem gerek.

- CEM ADRIAN VE JEHAN BARBUR

Jehan Barbur’u Ghetto’da, Cem Adrian’ı ise Jolly Joker Balans’ta izledim. Ve hiç abartmıyorum, her iki mekan da ağzına kadar doluydu. Her ikisinin de kitlesi gayet sadık ve bu açıdan oldukça şanslılar... Gelelim performanslarına:
Barbur’un performansı hayli pürüzsüzdü, romantikti, bir tatlı hüzündü, Birsen Tezer’le beraber söylenen “Gidersen”de yapılan doğaçlama finalin akıllara kazınmasıydı...
Adrian’ın performansı ise fazlasıyla depresifti, kendine has bir karanlığa sahipti, diplerde dolanmanın alasıydı ve her şarkı arasında en ince sesle söylenen mahcup bir “teşekkür ederim”di...

Haberin Devamı

- BİR UĞRAYIP ÇIKIYORUM!

O kadar çok yere uğradım ki hafta sonu.
Sırasıyla sizi de gezdirirsem:
- FRAPPE’DE: Seks oyuncakları satan bir internet sitesinin partisine denk geldim. Yazar-DJ Murat Renay güzel Türkçe poplar çalıyordu. Sepetlere konulmuş prezervatifler gelenlere hediye ediliyordu.
Bir de niyeyse, çikolata ikramı vardı...
Site sahibesi bir ara yanıma gelip en çok satan seks oyuncağının adını da söyledi. “O ne yahu?” oldum. Fifty Shades’in yazarı bir sonraki üçlemesinde bu oyuncağı kullandırsın derim Bay Grey’e.
Bu arada hayır, ısrar etmeyin, oyuncağın adını burada yazamam, cıss.
- AZTEK’TE: Bir zamanlar ağırlıklı olarak müzisyenlerin takıldığı, mantısı ve sarması afiyet şekerlik kendi halinde bir klasikken, şimdilerde ikinci bir Scotch vakası olarak kariyerine devam eden Aztek; bugünlerde herkesin son gece durağı.
Orada dağıtılıyor, orada kendinden geçiliyor. Dağıtırken arada mantı da yeniyor. İşte ona nasıl fırsat bulunuyor, onu anlamıyorum.
- MİNİMÜZİKHOL’DE: Kulüp sevenlerin hâlâ en gözde adresi olan MiniMüzikhol, geçen yıl yaşanmış “kadın müşteriyi taciz/tartaklama” olayını çoktan unutturmuş: Sünger çekmiş, geçmiş gitmiş özetle...
İçerideki kalabalık kadar dışarıda sigara içen kalabalığın da yoğun olduğu cumartesi gecesi Mini’nin en sıkıcı yanı, kapıdakilerin kibarlıktan nasibini almamış olmaları, “Arkadaşım, bak” diye başlayan o meşhur tehditkâr cümleyi kurmalarıydı.
- REHAB’TE: Alternatif bir Nu Pera olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Rehab’te sanki müzik, müdavimler ve ambiyans daha oturmuş gibi. Söylemeden geçmemeli, garsonların laboratuvar görevlisi kıyafetleri de çok iyi olmuş.
- BIRD’DE: Cumartesi gecesi herkes oradaydı, Londra’dan kısa bir tatil için İstanbul’a gelen Cüneyt Özdemir de, Ertuğrul Özkök de, androjen model Andrej Pejic de...
Taşlı/bol parıltılı dar pantolonu ve sarı saçlarıyla gece boyu meraklı bakışlara maruz kalan Andrej ise romantik ve dertliydi: Çünkü sevgilisinden ayrılmıştı.
Bu arada Andrej’yi dünya gözüyle yakından görmek isteyenler bu gece Frankie’ye sızabilirler. L’Officiel Dergisi’nin davetinde olacak kendisi. Malum, derginin ilk sayısının kapağındaydı Andrej.
Davette gayet şık bir tuvaletle ortalıkta salınacağından şüphem yok.

Haberin Devamı

- ADİDAS’IN HASKÖY ÇIKARMASI

Santralİstanbul’daki partilere/konserlere alkol meselesi yüzünden buruk bir şekilde veda edilmiş olunabilir.
Ama heyhat, o civarda yeni bir parti/konser adresi var artık:
Hasköy’deki Yün İplik Fabrikası!
Rahmi Koç Müzesi’ne çok yakın olan bu eski fabrika, özellikle kış organizasyonları için şahane bir mekan.
Cumartesi gecesi burada Adidas’ın All Originals partisi vardı.
Trafikten şundan bundan dolayı Multitap’i kaçırdım, Solardip’i de...
Ama Mark Ronson’un zıplatan DJ performansına ve Sam Sparro’nun enerjik sahnesine şahit oldum.
Yine de söylüyorum: Gecenin başrolünde iplik fabrikası vardı.
Her yerinden bir kullanılmış makine, bir uyarı levhası, eski püskü bir şeyler fırlıyordu çünkü. Gözünüzü alamıyordunuz...

Yazarın Tüm Yazıları