“Sana çorba yapmayan biriyle olma!”

“BÖYLE PİSLİK DAVRANDIĞIN İÇİN...”

* Evet, birçok insan Kalben’in Saçlar şarkısına takılıp kaldı, hep beraber nakaratı sayıklıyor:
“Ben olsam bakmam bana, bir çorba bile yapmam bana, tüm bunları sen öğrettin bana sevgilim.” Kalben’le karşılaşır karşılaşmaz konuya çorbayla girmem haliyle kaçınılmaz oldu. Kalben dedi ki: “Şunu iyi biliyorum. Hasta olduğunda sana çorba yapmayan biriyle olma! Sana çorba yapamayan dostların varsa onları da hayatından çıkar...
Bu şarkı benim kibirli olmama isteğim ve yalnızlığımla kucaklaşmamla ilgili. Bir yandan durumla dalga geçiyorum, değmezmiş bana diyerek. Sen böyle pislik gibi davrandığın için böyle oldu demeyi ihmal etmeyerek...”

“YA ÇOK GURURLU YA ÇOK GURURSUZUZ!”
* Hazır mevzu açılmışken tam gaz aşkı konuşmaya devam Kalben’le.
“İnsanlar arızalı ilişkilere, aşklara daha çok mu tutunup kalıyor?” diyorum. Kalben coşuyor: “Aşkı çiçekler yağdıra yağdıra, sevdiğini söyleye söyleye yaşayan kültürlerden değiliz.
Mesela Danimarka’da aşk Türkiye’deki gibi yaşanmıyor. Gittim gördüm. Bizde acı kültürü var. Yollarına halı olmak, köpek olmak var. Biz ya çok gururlu ya da çok gurursuzuz! Oysa tam arada bir yer var.
Sevdiğini ifade edip bunu paylaşmak ya da seni sevmediğini anlayınca şapkanı alıp gitmek, evinde namusunla aşk acısı çekmek var. Biz sürekli acıyla yükseliyoruz. Mutlu olmayı bilmiyoruz!”

“MATEMATİK YOK”
* Şarkı sözleri çok ağdasız, olduğu gibi ya Kalben’in. Hemen bir itirafta bulunuyor:
“Yazdığım sözlerin hiçbiri matematik işi değil. Elime gitarı alıyorum ve sözler akıyor. Hatta senaryo yazarlığını bu yüzden bıraktım. Çünkü o işte belli bir matematik var. Ben onu sevmiyorum.”

“UFAK BİR GÖNÜL AYRILIĞINA DÜŞTÜK”

* Onu internette ilk keşfedenlerin şimdi mızıkçılık yapmasına, albümdeki kayıttan pek hoşlanmamalarına ne diyor?
İşte Kalben’in bu konudaki hisleri: “Bu eleştirilere hazırdım. Hatta albümle birlikte beni ilk destekleyen kitleyi belki kaybederim diye düşünüyordum. Çünkü onların ezberlediği bir şarkı söyleyiş tarzım var. Aslında sahnede şarkılarımı hiçbir zaman aynı şekilde söylemiyorum.
Neyse, şimdi onlarla ufak bir gönül ayrılığına düştük. Zamanla bu çözülür, albümü dinledikçe alışırlar diye düşünüyorum.”

HEP BERDUŞ OLDUM!

* “Başarısız olmaktan da korkmuyorum. Çünkü toplum standartlarını hedefleyen biri hiç olmadım.
Hani toplum hep nerede çalıştığına, iyi bir okuldan mezun olup olmadığına, kullandığın arabaya, oturduğun eve, hatta semtine göre seni değerlendirir ya...
Ben hep berduş oldum! Hep yaptığım şeyi sevmek istedim. Bunu yaparken de başkalarının omzuna basıp haklarını çalmak istemedim. O yüzden rahatım. Müzik tam bana göre çıktı!”

İSMİMİ RAHMETLİ ANNEM KOYMUŞ

* “Kalben gerçek adım. Rahmetli annem beni çok sevgiyle yaptığı ve beni doğururken ölümü bile göze aldığı (hipertansiyon komasına girmiş) için bu ismi koymuş.
Yıllarımı verdim bu isme! O kadar çok yanlış anlaşıldı ki... Müşteri temsilcilerinden bankalara kadar.”

EĞLENMİYORUZ!

* “Son 10 yıldır eğlenmiyormuşuz gibi geliyor bana. Ben mesela mutlu haber veremiyorum çevreme, utanıyorum filan. Çünkü insanların o kadar ciddi acıları, dertleri var ki... Benim de oldu acılarım. Ama hep kalender bir şekilde yaşamaya çalıştım.”

NELER DİNLEMEDİM Kİ...
* “Hayatım müzik dinleyerek geçti. Çocukken Portishead, PJ Harvey, Sevinç Tevs, Leonard Cohen, Nazan Öncel, Björk, Rolling Stones dinlerdim. Ayrıca Yıldız Tilbe’nin ilk dönemlerini, Deniz Arcak’ı, Mustafa Sandal’ın Suç Bende’sini, Levent Yüksel’in Medcezir’ini, Sertab’ı... Çok dinledim yani!”

70’LER DUYGUSU OLSUN İSTEDİM
* “Albümde 70’lerin duygusu olsun çok istemiştim. Böyle hissettiğin çok teşekkür ederim. Ama bunu bilinçli yapmadık. Bir anda düzenleme öyle ilerledi, biz de çok sevdik.”

BUNDA AYIP BİR ŞEY YOK!
* “İnternette keşfedildikten sonra büyük bir plak şirketiyle anlaşarak albüm yapmak dünyada çok normal. Ama bizde nedense ayıp bir şeymiş gibi sunuluyor.”

O KADAR ÇOK İŞ VE EV DEĞİŞTİRDİM Kİ...

* “Sevgilim Berkant beni bıraksaydı ne hissederim diye düşündüm ve oturdum Taşikardi şarkısını yazdım. Berkant’la çook mutluyuz. Ama bunu bir tek sen bil! (“Neden?” diye sorunca) Çünkü Türkiye mutluluğu sevmiyor! Ama evet ya, yazabilirsin. Yıllarım mutsuzlukla geçti, şimdi mutluyum evet.
O kadar çok işe girdim çıktım, o kadar çok ev değiştirdim, o kadar çok başkaları için kredi borcu ödedim ki...
Aynı zamanda çok sevdiğim insanları kaybettim. Düşün, babam albümüm çıktığı için şimdi beni arıyor.”

ARABA ÇARPTIĞINI BİLE SÖYLEMEDİM

* “Ağlamayana meme yok derler ya. Ben hiç ağlamadım anne babaya. Bir kere araba çarpmıştı. Söylememiştim bile. Çünkü onunla ben uğraşacağım. Aç kaldığımı da bilmediler, hepsini kendim hallettim. Kendi hayatımı kurdum ben.”