Paylaş
Bugün sıra moda haftasında olup biten diğer şeylerde.
Önden catwalk yaparak buyrunuz lütfen...
- Niyazi Erdoğan’ı sünnet temalı koleksiyonundan beri ilgiyle takip ediyorum. Son koleksiyonunu da merak ediyordum.
Çünkü bu kez de Hun İmparatoru Attila’dan ilham aldığını okumuştum.
Gel gör ki bu ihtişamlı ilhamı çok sakin bir şekilde aktarmış Niyazi Erdoğan.
Ya da çok fazla günümüze uyarlamış. İkisinden biri.
Bu yüzden biraz sıradan geldi yeni koleksiyon.
- Kadın koleksiyonlarında arka arkaya en çok gördüğüm detay ise şu oldu: Kafes! Moda evreninde/dilinde bunun başka bir adı var mıdır, bilemem.
Ama en güzel tasvirleme biçimi “kafes” diye anlatmak işte...
Kafes detayını kadın modacılar (Tuvana Büyükçınar, Gamze Saraçoğlu ve Elif Cığızoğlu) en çok elbiselerin bacak ve popo dekoltesi taraflarında kullanmıştı.
- İstanbul Modern’in kafesi, defile ortamından sıkılanlar için en iyi adres oldu.
Çünkü yürüyerek ulaşılabilen en pratik mekandı.
Bu nedenle Modern Cafe tasarımcı ve mankenlerle dolup taştı. Özellikle de akşam saatlerinde...
- Muhafazakâr medyanın türbanlı moda yazarları/editörleri çok az takip edilen, en yeni tasarımcıların işlerinin sergilendiği Studio’yu bile anbean takip ettiler.
Karınca gibi çalışkandılar yani.
Ve gayet topuklu, gayet dar pantolonlarıyla onlar da kendi catwalk’unu yapmayı ihmal etmedi tabii Antrepo semalarında...
- Defilenin başlamasını beklerken ne yaparsın?
Tabii ki karşı tarafta oturanlara bakarsın çatırmadan. Ya da gayet çaktırarak...
Elif Cığızoğlu’nun Pera Palas Oteli’nde yapılan defilesinde ise bu karşı tarafı süzme hali hayli sertti!
Şu açıdan: Karşı tarafta oturanlarla mesafemiz çok ama çok azdı.
Neredeyse birbirimizin kucağındaydık.
Hâl böyle olunca, bırakın oturan kişinin kıyafetine bakmayı, son botoksu tespitlemek, hatta gözenekleri saymak bile mümkündü...
- Altı saniyelik video çılgınlığı olarak özetlenebilecek Vine, Moda Haftası’nın başrolündeydi denilebilir.
Twitter’dan çok Vine’a ilgi vardı. Özellikle de Vine’ın hızlı kurgu yapan özelliği sayesinde defileleri bu şekilde çekip takipçisiyle paylaşan hayli çoktu.
Ve İdo ve Zehra
Ünlü şahsiyetin çocuğu olmak zor iş.
Emekleme anından itibaren gözetleniyorsun.
Hiçbir şey yapmadan ünlü oluveriyorsun.
Ünlü olan anne ya da babanın ağırlığı altında rahat hareket edemiyor, kendini doğal bir kafeste gibi hissediyorsun.
Sonra da bu duruma alışıyor ve ister istemez sürdürmek istiyorsun.
Herhalde böyle olsa gerek yani, empati yapınca böyle hissettim.
İdo ve Zehra ise şu anda en popüler iki evlat.
İdo’nun DJ’liği, leopar ayakkabısı, kalın kaşları, Twitter’a yazdığı tuhaf ayrılık mesajı yeterince dile dolandı.
Şimdi sıra Zehra’da...
O da hayli şiddetli bir atraksiyon sergileyerek listelere 10 numara bir giriş yaptı.
Sevgilisini elinden alan kız arkadaşına demlik fırlatarak...
Şu bir kehanet değil:
Özellikle iki-üç yıl sonra filan İbrahim Tatlıses ve Hülya Avşar haberleri eskisi kadar seksi olmayacak.
İdo ve Zehra ise en sürükleyici ve kafası karışık popüler kültür figürleri olacak, demedi demeyin...
Paylaş