UPUZUN DEMODE ÇİZMELER... İstanbul Fashion Week’teki ilk defile Gamze Saraçoğlu’na aitti. Saraçoğlu’nun “Kuzey Yamacı” adını verdiği defilesi biraz uzun sürünce haliyle sıkıldım ve bir moda büdütörü filan da olmadığım için koleksiyonu değil gelen konukları dikizlemeye başladım. Ön sıralarda oturan kadınların çoğu upuzun Pretty Woman çizmelerinden giymişti. Nefise Karatay’ın çizmesi en abartılı boya sahip olanıydı. Moda manyağı değilim, ama bunlar çoktan demode olmadı mı?
TEZ KONUSU... Modellerin yürüyüşündeki ritimle kendilerine olan güvenleri arasındaki yakın ilişki kesinlikle sorgulanmalı, hatta bu konuda tez yazılmalı. Tez yazılırken bu işlerin piri Uğurkan Erez’e de danışılmalı, o bilir. Neden mi? Gamze Saraçoğlu defilesinde Muhteşem Yüzyıl dizisinin oyuncusu Selma Ergeç de podyumdaydı. Ve Selma Hanım öyle bir yürüyordu ki, podyuma bastığı her sert adımda maşalanmış saçları dahil tüm vücudu 8.9 şiddetinde sallanıyordu. Diğer modeller ise Ergeç’in tam aksine sessiz sakin, boyunları bükük, gayet mazlum bir ahenkte yürüyorlardı. Bu arada Ergeç’in yüzüne yerleşmiş gülümseyen Chucky bebek ifadesini de es geçmeyelim hani. O da ayrıca bir tatlı tatlı ürkme vesilesi oldu kendisinden.
YER GÖSTERİCİ ENFLASYONU... Malum, her İFW sırasında bir “kim nereye oturacak” krizi yaşanır, özellikle organizasyonu yapanlar gelen davetlilerin şahane lakaytlığı, yerini beğenmemesi karşısında saçlarını tel tel yolardı. Bu kez öyle bir durum yaşanmasın diye dört bir yana yer gösterici arkadaşlar yerleştirilmiş. O kadar çok ki bu yer gösterici arkadaşlardan, metrekareye beş tane filan düşüyor diyebiliriz. Bu kez de şöyle bir karışıklık oluyor. Bir yer gösterici sizi bir yere oturtuyor. Öteki gelip, “Buraya sizi kim oturttu?” diyebiliyor.
SANDALYE KRİZİ... Atıl Kutoğlu defilesi... Gidip bizzat izlemedim. Ama sonradan W Otel’deki defileye gelenlerden haberleri aldım. Efenim, bir sandalye krizi yaşanmış meğer. Kutoğlu’nu izlemek üzere gelenler çadırı hıncahınç doldurunca ön sıranın da önüne, yani podyumun dibine plastik sandalyeler koymak zorunda kalınmış. Ve bu sandalyelere Ali Ağaoğlu, Haluk Akakçe gibi isimler oturmuş. Ön sırada oturan Vogue editörleri de bu duruma doğal olarak kıl olup salonu terk etmiş.
ÇAPA’YI KİM EZDİ? Kutoğlu defilesinden çıkanların etrafa ışık hızıyla yaydığı bir başka haber de Ceylan Çapa’nın ezildiği haberiydi! Haber anında sosyal medyada yayıldı. Sonradan gerçek ortaya çıktı. Meğer Erkan Özerman, Ceylan Çapa’nın yanındaki daracık yere sıkışıp oturmak istemiş. Bu görüntüyü görenler de “Vah yavrum, Çapa resmen ezildi” yorumunu yapmışlar. Ah ah, çok fenasınız!
BARDA DEFİLE NE ALAKA? Ve W Otel’de gece vakti yapılan (saat 22.30 dolaylarında) Zeynep Erdoğan-Günseli Türkay defilesi... Bir kere barda defile yapıyorsan bir amacın, bir konseptin olmalı. Kalabalıktan nefes alamayan insanların arasına halı serip modelleri onun üzerinden yürüteceksen, git defileni çadırda yap! Sonuçta kimse kıyafetleri tam anlamıyla göremedi. Görmek için çabalamak da manasız olunca herkes yanındakiyle sohbeti ya da karşısındakiyle göz flörtünü tercih etti.
Bırakın beyaz kalsın
Teoman’ın saçları müziği bıraktıktan sonra mı hızla kırlaştı? Ya da o muhteşem masalsı tabirle “saçına aklar” son altı ayda mı düştü? Sanmıyorum, demek ki Teoman boyatıyordu aklarını/kırlarını, her neyse işte adı... Geçenlerde Piyasa’dan çıkarken Mehmet Ali Erbil’i gördüm. O da belli ki kırlarından sıkılmış, siyaha boyatmış saçlarını. Ama ı-ıh, hiç olmamış, yakışmamış. Bence bırakın olduğu gibi kalsın. Yanlar kır, üstler siyah, öyle alaca bulaca... Bakınız, müdürümüz Selim Akçin’le bendeniz yıllardır bu kategorideniz. Saçların doğal ve de kır kalmasından yanayız. Gerçi zaman zaman bal sarısı Brad Pitt saçlarına özenmiyor değilim. Ama her seferinde gittiğim kuaförler bu hayalime anında set çekip diyorlar ki, “Saçmalama dostum, saçmalama”.
Vega’yı özleyenlere
Ben şahsen özledim. Vega’nın şarkılarını (Tamam Sustum, Alışamadım Yokluğuna, Elimde Değil, Bu Sabahların Bir Anlamı Olmalı) ve tabii Deniz Özbey’in kendine has benzersiz vokalini... Eğer siz de özlediyseniz Vega bu akşam Beyoğlu’ndaki Olimpia Event Hall’de sahne alıyormuş. Haber vereyim dedim...
Mutlaka tatmalı
W Oteli’nin içindeki OKKA’nın tahinli dondurmasını... Ulus 29’un leziz küçük köftelerini... (Özellikle gece yarısı mide kazındıktan sonra tavsiye.) Bomonti’deki Aztek’in pazı dolmasını...