Paylaş
İÇKİDE ‘VAZİYETE GÖRE ŞEKİL AL’ DÖNEMİ KAPIDA
Efe Rakı CEO’su Egemen Demirtaş, içkiyle ilgili son düzenlemelerin alkol kullanımını yasaklamaya yönelik olmadığını söylemiş.
Hali hazırda Mey İçki ile birlikte faaliyet gösteren İngiliz alkol devi Diageo ise yasağı hayal kırıklığı olarak değerlendirdiklerini belirtiyor.
Görünen o ki, içki üreticileri de kendi içlerinde ikiye ayrılmış durumda. Ortak bir görüşleri, çözüm önerileri filan yok.
Oysa böyle giderse sonuç belli: Tüketici gelecek yıllarda kayıt dışı yollara daha çok başvuracak.
Hafta sonu Dubai’deyken Kuveytli bir arkadaşım söylüyordu:
“Bir şişe votkayı bizim orada 200 euro’ya satan var. Herkes el altından içki bulup deli gibi içiyor. Özellikle de hafta sonları.”
Yani kısıtlamalar, yasaklar hiçbir şeyi engellemiyor.
Sadece insanlar vaziyete göre davranmaya başlıyor.
Kısacası: Alışıyorlar. En korkunç olanı da bu...
DEVRİMİN ADI: HÜRREM SENDROMU
Bir son dakika sürpriz olmazsa Hürrem geri dönmeyecek, anlaşıldı.
Meryem Uzerli’yi artık yeni sezonda yeni bir dizide oynarken görürüz. Çalışma şartlarını yeni yapımcısına kabul ettirmiş olarak üstelik.
Aslında bir devrim yaptı Meryem Uzerli.
Sonuçta insanlar her ne kadar yüzeyde, “O kadar parayı, şanı şöhreti bırakıp kaçtı” diye vır vırlansa da, alttan alta Meryem Uzerli’nin ansızın kaçıp gitme cesaretinden etkilendiler.
“Demek ki yapılabiliyormuş” oldular.
“Dünyanın sonu değilmiş; kendimi o kadar sıkmama, bunaltmama gerek yokmuş” diye düşünmeye başladılar.
Tükenmişlik sendromu sonrası her şeyi bırakıp gitmek olarak tanımlanabilecek “Hürrem sendromu” da gündelik hayat sözlüğüne pekala girer artık.
GÜNÜMÜZÜN 65 YILI SADECE BİR AY!
Süleyman ve Nazmiye Demirel 65 yıldır beraberlermiş.
Dile kolay 65 yıl!
Günümüz 20’likleri ve 30’luklarının artık pek erişemeyeceği türden bir ilişki ömrü bu.
Çünkü ilişkisi bir ay süren, sanki 65 yıllık ilişki yaşamış gibi hissediyor kendini.
“Ama bir ay sürdü ya, az mı?” diye dert yanıyor mesela.
O bir ayı anlata anlata bitiremiyor.
Şöyle oldu, böyle oldu, o bana şunu yaptı ben ona böyle davrandım. Vıdı vıdı yani.
Tamam, eminim o bir ay ilişkinin içindeyken 65 yıl gibi gelmiştir. Ama abartmayın arkadaşlar, bir sakin...
Bir mekansal şikayet: ‘Erkeksiz giremezsiniz dediler!’
Şikayet edilen mekan: Aztek.
Şikayet eden: Pınar adlı okurum.
Şikayet konusu: İlginç bir içeri alınmama mevzuu.
Ben okuyunca Pınar’a hak verdim, bakalım siz ne düşüneceksiniz?
“Arkadaşımla Nu Teras’tan sonra daha önce de birkaç kez gittiğim Aztek’e uğramaya karar verdik.
Saat dört sularında kapıya gittiğimizde genellikle kuyruk olan mekanın kapısı boştu.
Kapıdakiler önce rezervasyonumuzu sonra da içeride tanıdığımız olup olmadığını sordu.
Her iki soruya da yanıtımız olumsuzdu.
Bunun üzerine mekanın dolu olduğunu belirttiler.
Bu kabul edilebilir bir şey. İtiraz etmeyi gerektirecek bir durum yok.
Fakat o esnada kızlı erkekli kalabalık gruplar geldi ve anında içeri alındılar! Bunun üzerine şaşırdık.
‘Kalabalık olduğu için bizi alamadığınızı söylemediniz mi?’ sorusunu yönelttiğimizde mırın kırın ettiler.
Sonra da bize damsız girilmez uygulamasının bu mekanda sadece erkekler için geçerli olmadığını, yanımızda erkek olmadığı için içeriye giremeyeceğimizi saygısız bir tavırla belirttiler!
Kusura bakmayın, bunu söylemek zorundayım ama resmen orospu muamelesi gördük, şok olduk ve sinirlerimiz bozuldu.
Şunu da vurgulamam gerekiyor: Ne ayakta duramayacak halde bir sarhoşluğumuz söz konusuydu, gayet ayıktık ne de herhangi bir dresscode’a uymayacak bir halimiz vardı.
17 yaşından beri gece hayatını az çok tanıyan 28 yaşında bir kadın olarak hayatımda ilk kez böyle aşağılık bir tavırla karşılaşıyorum. Üstelik bu tavrı sergileyen gece kulübü 30 küsur yıldır bu sektörde olduğuna bakıp böyle bir terbiyesizlik beklemeyeceğiniz bir mekan”.
Paylaş