Mevzular arası trekking

Geçip gitmesine pek az kalan 2011’in düşük bütçeli şahane filmlerinden biriydi Another Earth. Gösterime filan girmedi tabii.
Festivallerden birinde denk gelip izlemiştim.�
Peki neden şahaneydi bu film? İçindeki şu fikirden dolayı: Bir akşam ansızın dünyaya tıpatıp benzeyen bir gezegen gökyüzünde beliriverir. Sonradan anlaşılır ki, gökte beliren bu gezegende yaşayanlar da aslında dünyadakilerin tıpatıpıdır. Yani aynı insanlar!
Aslında bu “dünyanın ikizi” meselesine yabancı değiliz.
NASA sağ olsun, sürekli bu tarz haberlerle karşımıza çıkıp heyecanlanmamıza yol açıyor.
İşte önceki gün yine o “dünyanın ikizi” haberlerinden biri daha vardı. Evet, dünyamızın koşullarına çok benzeyen bir gezegen daha bulunmuş. Ama ne yazık ki yine güneş sisteminin dışında!
Evrenden umut kesilmez tabii, bir gün o tıpatıp Dünya gibi olan gezegen filmdeki gibi gökyüzünde tabak gibi belirecek.
Belirince ne olacak?
Bizde en fazla şu tarz ilanlar artacak söyleyeyim: “Dünyanın ikizi manzaralı, göğe yakın residence’larımızda HAYAT yakında başlıyor.”

 - RESIDENCE’DA HAYAT NASIL BAŞLAR

Geçenlerde şehrin dışına konuşlanmış o konforlu residence’lardan birine taşınan arkadaşımı ziyarete gittim.
Kapıdaki dev panoya şöyle yazmışlardı işte:
“X Kent’te hayat başladı.”
Oysa içeride hayat filan başlamamış. Bloklar neredeyse boş. Henüz çok az kişi taşınmış. Peyzaj desen o da bitmemiş.
Dahası market filan da yok ortada, açılmamış. Tam hayalet kent yani...
Ama yine de arkadaşım mutluydu dairesinin konforundan.
Artık böyle ama. Hayat konforlu, lüks dairende başlasa yeter. Dışarısı istediği kadar çirkin, bakımsız, ruhsuz ve hâlâ dozer manzaralı olsun. Hayat dışarıda başlamasa da olur yani...
Herkes hayat anlayışlı farklı...

- YA ŞOKE ETMEDİYSE?

Hayko Cepkin Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki konserde seyircilerden birine küfretmiş.
Haberi böyle sunuluyor, “Şoke eden küfür” diye.
İyi de, belki konserdekiler şoke filan olmadı.
“Hayko’dur ne yapsa yeridir” deyip geçtiler, hiç aldırmadılar bile.
Niye bizim adımıza karar veriyorlar ki haberi verirken?

- KLİP ONUN İŞİ

Lady Gaga sanki klip çekmek için şarkı yapıyor ya da şarkılarını kafasında tasarladığı kliplere göre yazıyor.
Birinden biri. Ama bir gerçek var.
Tüm kliplerine acayip kafa yoruyor ve sonunda ortaya çok iyi işler çıkartıyor.
Bizzat kendi yönettiği, neredeyse 14 dakikaya varan son “Marry The Night” klibi de öyle olmuş Gaga’nın.
İzlemeye doyamıyorsun.
Akıl hastanesi sahnesini, Fame tadındaki dans provası karelerini, kaza yapmış araba içinden çıkmasını, küvetteki çıplak sahneleri ve en sondaki NY sokaklarını...

- BORA UZER ŞİMDİ GİTMİYOR

ELLE Stil Ödülleri gecesinde konuşmuştum Bora Uzer’le.
Uzun uzun gelecekteki Los Angeles planlarından bahsetmişti bana. Ben de pazartesi günü yazmıştım bunu.
Ama Bora sanki hemen gidiyor gibi anlaşılmış.
Öyle bir şey yok tabii. Bora daha uzun süre burada, merak etmeyin. Üstelik yakında albümü çıkıyor, sonra da konserleri başlıyor. Bir yere kıpırdamasına imkan yok.

‘Bizi buluşturun!’

Her gün şahane mailler geliyor okur tribününden.
Doğum günümü/evlilik yıldönümümü sizce nerede kutlasam diyen de çıkıyor, şu aşağıda okuyacağınız mail gibi daha farklı istekleri olanlar da!
Buyrunuz, o mailden aktarıyorum bir kuple
- “İstanbul’un göbeğinde swinger partisi...
Aralık 2006’da yazdığınız makalenin adı bu, evet.
Ben o zaman 18 yaşını yeni doldurmuş muhafazakar bir gençmişim.
Şimdi ise 23 yaşında, dört yıllık aşk dolu bir ilişkisi olan ve kadınını paylaşmayı, kadının da erkeğini paylaşmayı en az erkeği kadar istemesini arzu eden genç bir delikanlıyım. Ama sorun şu, Türkiye’de bunu nasıl yapacağız?
Derken google’ladım ve iletişim kurabileceğim, bu konuya dikkat vermiş birini buldum. O da siz!
Sizden ricam; konuşabileceğimiz, gönül rahatlığıyla tanışabileceğimiz insanlar varsa bir şekilde bizi buluşturun.”

- “NE YAZIK Kİ” YANITI:

Her şey bir yana 18’den 23’e kadar olan sürede bu açılımınız nasıl gerçekleşti esas onu merak ettim... Ve ne yazık ki buluşturma/kaynaştırma işi benim işim değil, onu kendiniz bulacaksınız.