Paylaş
DEFİLEDE NAMAZ
Arkadaki ekranda ise tesbih, takke görüntüleri dönmeye başlamış. Hiç de şaşırtıcı değil.
Hem markanın kendisi itibariyle hem de şu açıdan:
Nasıl Hıristiyanlığa dair şeyler popüler kültürde sıkça kullanılıyor, malzeme ediliyor -malzeme olması ayrı bir tartışma konusu tabii- bu da öyle bir şey işte.
Ama tabii şöyle bir sorun var. Neden cenaze namazı?
Yoksa amaç sadece “cenazede de şık olun ey cemaat!” mesajı vermek mi?
Ya da: “Bu takım elbiseleri giy, hakkın rahmetine tez elden kavuş” filan mı deniliyor alttan alta/üstten üste.
Çözemedim. Galiba çözmek de istemedim.
DÜĞÜN DERNEK
Evet, hafta sonu Ali ve Ayşe’nin düğünü konuşulmaya devam edildi.
En “aman banane canım” diyen bile şöyle bir geyiğini çevirmeden edemedi, kabul edelim.
Hatta, “şu kadar süre evli kalırlar” bahisleri oynandı, e onu da kabul edelim.
Konu hakkındaki en dikkat çekici yazı Ertuğrul Özkök’ten geldi. Taran çiftinin Ayşe Arman’a birkaç yıl önce verdikleri röportajdaki sorulara verdikleri yanıtlarla bugün yapılanların/olan bitenin tamamen zıt olmasına dikkat çekiyordu Özkök.
Ve herkesin kafasındaki soruyu soruyordu: Kanserli kadın bırakılır mı?
En sıkıcı ve samimi olmayan şey ise “aşk işte, bırakalım onları kendi hallerine, konuşmayalım. Mutluluklar” diye yazıp çizenlerdi.
İyi de elbette konuşulacak. Olaylar TV dizisi gibi çünkü.
Hazır tüm diziler sezon finali yapmışken.
Halka pembe bir malzeme gerekiyordu.
YAĞMURLU “KARDEŞ TÜRKÜLER”
Grubun tüm elemanları cumartesi gecesi beyazlar içinde sahneye çıktı. Onlar çıkar çıkmaz da muhteşem bir yağmur başladı.
Ama öyle böyle değil. Durmak bilmedi yağmur.
Neyse ki tüm seyircilere hızlı bir şekilde yağmurluklar dağıtıldı. O hengamede benim cüzdan kayboldu gitti...
Sonuç olarak kimse terk etmedi Kuruçeşme Arena’yı.
Hani başka birinin konseri olsa eminim kendiliğinden iptal olurdu organizasyon. Seyirci hemen dağılırdı.
Ama Kardeş Türküler seyircisine bravo!
Sonuna kadar direndiler, hatta bir süre sonra yağmurluktan da sızmaya başlayan yağmura bile umurlarında olmadı. Yağmurlukların kimisi yeşil kimisi pembe filan olduğu için uzaktan bakınca Arena’daki görüntü nefisti, rengarenk ötesiydi.
Konseri izleyenler arasında “Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisinde oynayan Fırat Çelik de vardı.
Bir ara Fırat’ın da içinde olduğu kalabalık bir grupla kendimi halay çekerken buldum.
Islak, her dilden şarkı söylenmesiyle “mozayik” ve gayet halay bir geceydi nitekim.
Hayli ‘şirin’ bir mail
Şirinler’in seksüel durumları nedir, ne olacak bu mavişlerin hal ve gidişatı diye sormuştum.
Hayli şirin bir mail geldi, bayıldım.
Aktarmadan içim rahat etmez:
“Şirinler ile ilgili dikkat edilmesi gereken nokta cinselliklerinden ziyade onların magic mushroom’ların içinde yaşadığıdır.
Bu yüzden hepsinin ayrı bir modu vardır. Belki Şirine de aslında bir Şirin ve kendini kız sanıyor, bilemiyorum.
Tabii Alice Harikalar Diyarında filmini de aynı gözle izlemek lazım. Aslında çocuklar için yazılmış gibi gözüküyor ama mevzunun çıkış noktası bambaşka...” (İpek)
Şehir Atlası
NU TERAS... Burada sadece akşamüstü gün batarken Haliç manzarasına karşı demlenilir ya da gece geç vakit dans edilir. Ama asla yemek yenmez.
Çünkü üç arkadaş geçenlerde gittik, yedik.
Benim somonun yanındaki garnitür fenaydı, içinde çilek bile vardı ne alakaysa.
Peynir tabağı desen acilen revize etmeleri lazım. Şarabın yanında ezine peyniri hiç ama hiç olmuyor.
BALKON... Asmalımescit’in en güzel terası. Manzarası inanılmaz. Sırf bunun için gidilir, fazla beklenti olmaksızın gayet güzel bir yaz akşamüstü geçirilir burada. Tavsiye ötesi.
Paylaş