Mevzular arası trekking

PLANKING’TE PİS KOKULAR... Ve sonunda olmadık yerlerde yüz üstü yatma, yani “planking” hadisesi bize de sıçramış.

Kadıköy İskele Meydanı’nda toplanan bir grup vatandaş planking yapmak suretiyle kasım ayında çatısı yanan Haydarpaşa Garı’na dikkat çekmişler. Güzel hareket olmuş. Ama bizim sokaklarda planking zor olsa gerek. Düşünsenize yerde bin bir türlü pislik, “dün gece” kalıntısı... Planking sebebiyle burnunuzu dayıyorsunuz yere. Yoldaki tüm kokuları alıyorsunuz. Fena bir durum. Zor iş yani “planking”, öyle her yiğidin harcı değil.

MERYEM’İN “BATILI” YALNIZLIĞI... Ayşe Arman’a konuşan Meryem Uzerli dizi setinin tatil olduğu günlerde otel odasından dışarı pek çıkmıyor, habire masaj yaptırıyormuş. Hiçbir yer bilmediği için. Bildiği yerleri de rahatça gezemediği için.
Ayrıca settekiler dışında pek tanıdığı yokmuş Meryem’in. Bayağı yalnızmış yani koca İstanbul’da.
Haliyle Ayşe de üzülüp sormuş, “Peki Almanya’dan ablan, arkadaşların filan gelip yanında kalsa?” diye.
Meryem’in yanıtına bayıldım: “Orası Almanya, kim işini gücünü bırakıp gelecek? Öyle şeyler Türkiye’de olur. Almanlar gelmez.”
Bize çok duygusuz ve bencilce gelebilir böylesi.
Ama (az biraz) doğru olan da bu işte.
Kendi yaşamın esas önceliğin olmalı.
Biz kendi yaşamlarımızın içeriğini zaten pek sevmediğimiz için bu tarz fedakarlıkları daha çok yapıyor ve adına da “arkadaşlık” diyoruz.

GÜLBEN VE MUSTAFA... Sesleri uymuş, klip siyah beyaz ve de cool’muş, şarkı da tekerleme gibi anında ağza sakız yarı hoş yarı nahoşmuş da; artık düet denen olgudan sıkıldık, bunaldık. Yok mu yeni bir şey deneyen?

Bodrum’daki ELLE buluşması

Durum şu: Ülkenin en gözde tasarımcıları, oyuncuları, reklamcıları, moda editörleri ve ne iş yaptıkları ilk başta çözülemeyen birkaç gizemli insanı daha, her yıl güneyde -önceden belirlenmiş- bir otelde bütün bir hafta sonu birlikte partiliyor.
Genellikle yaz başlangıcı ya da bahar ortasında yapılıyor bu hafta sonu özel partisi.
Bu kez de öyle oldu. Hafta sonu tam 180 kişi uçağa atladı ve Bodrum Akyarlar’ın taze ve taze olduğu için servisi/yemeği henüz pek de oturmamış oteli Xanadu Island’da buluştu. ELLE Dergisi’nin organize ettiği meşhur “Fun&Fashion Weekend” için...
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da birbirinden farklı egoların çarpıştığı bu deli dolu ortama karıştım.
Bakınız bunlar çarpıştı, pardon, oldu...

İki yıl önceki partide topuklularını çıkartıp dans etmişti Nurgül Yeşilçay. Bu kez kendisi yoktu, ama hemcinsleri onun izinden yürüdü cuma gecesi yapılan plaj partisinde.
Parmak arası ya da şıkır topuklularını çıkarıp kumun üzerinde dans şovu yapan hayli fazlaydı.
En çok da Burcu Esmersoy’un dansı dikkat çekiciydi. Malum dans yarışmasında öğrendiği figürleri sergiledi Esmersoy.

Ünlü oyuncular cephesinde ise durum şöyleydi:
Tuba Ünsal iki gün boyunca gayet sakindi. Çocuğuyla beraber Xanadu’ya gelmişti. Sık sık parti arenalarını bırakıp odasına koşturdu. Serenay Sarıkaya’ya ise buradan söyleyeyim: Kadınlar en çok sizin bacaklarınızın güzelliğini konuştu...

Bence sıkıcı, ama moda konuşanlar da çoktu.
En çok da Deniz Berdan’ın bir akşam yemeği sırasında “kim hangi modacıdan neler kopyalıyor” konuşmasına kulak kabarttım. Ama itiraf ediyorum, hiçbir şey aklımda kalmadı.

Tıpkı malum içki reklamındaki gibi burada da “avcılar” vardı. Yapılan partiler boyunca stratejileri şuydu: Önce toplu halde gezinme, ortalığı kesme.
Sonra dağılma, tek başına ortalığı kesme.
En sonunda yeniden bir araya gelip son bir kez daha ortalığı kesme ve “eldekileri” değerlendirme!

Grup dışından, yani aslında davetli olmayan “tanınmamış” birisi her zaman daha çok dikkat çeker. Özellikle “arzu nesnesi” kıvamındaysa. Bir sosyal kanun bu, değişmez.
Nitekim ilk gece yapılan plaj partisinde bu tanıma uyan biri vardı. Sonradan Hırvat olduğu öğrenilen genç adam, partideki kadınların ilgisine fazlasıyla mazhar oldu.
Yazarın Tüm Yazıları