Paylaş
Google’a kısıtlamaların getirildiği, YouTube’un bilmem kaç zamandır yasaklı olduğu ülkenin Bakan’ı tepkilere çok kızıp “Google mı Türkiye’yi yönetiyor” diyor.
Ya da Başbakan, internet medyasıyla yaptığı açılım toplantısında her şeyi bırakıp internetteki haberlerin altına yapılan “okur yorumları”ndan şikayet ediyor.
“Okur yorumları” böyle ciddi bir toplantıda gündeme getirilmesi gereken bir konu olabilir mi? Daha önemli, acil çözüm gerektiren, vizyon açıcı/kapayıcı onca mesele varken tek derdimiz okur yorumları mıdır?
Evet, doğru. O yorumlara çoğu zaman yorum dahi denemez.
Kimisi hakarete kadar vardırır işi, kimisi tipik kahvehane tepkisinden ibarettir. Ama zaten kimse okurdan “makale tadında” tepkiler beklemiyor ki.
ınternet dediğin anlık tepkiler/gelgitler diyarı... Takılmanın alemi yok ki bu kadar...
Bu arada Google meselesiyle ilgili Mutlu Tönbekici şahane bir yazı yazdı önceki gün. Canına tak etmiş Mutlu’nun ve bir öneride bulunmuş.
Hoşuma gitti, aktarıyorum aynen:
“şu an yapılması gereken tek şey; topluca ADSL’yi bırakıp uyduya geçmek. Sadece TTNET aboneliğini değil, TTNET’ten hizmet satın alıp satan firmaları da bırakacaksın. Siteler, apartmanlar toplanıp uydu alsın. Dört beş komşu birleşip bitireceksin olayı. Bu hakikaten bir rezalettir. Kaç paradır en ufak bir fikrim yok ama dünyanın sonu olacağını da sanmıyorum. Ayrıca özgürlüğüm için kaç paraysa da veririm”.
? VE AJDA PEKKAN...
Yaz aylarının en güzel yanı bu. Açık alanda konser izleme zevki.
Aslında konser izlemek her zaman zevkli. Keşke ama keşke kışın da büyük arenalarda konser izleyebilsek. Buna kafayı takmış durumdayım.
şu koskoca şehrin neden kapalı bir konser arenası yok?
Kuzum, Abdi ıpekçi’ye ne oldu? Eskiden konserler için kullanılırdı oysa.
Zincirleme sorulardan sonra elbette bir konserden bahsedeceğim, Açıkhava Tiyatrosu’ndaki Ajda Pekkan konserinden.
Pekkan değişikliği, değişmeyi seviyor. Onu enerjik kılan da bu.
Repertuvarıyla yine oynamış. Bambaşka şarkılar eklemiş.
Mesela “Eline Gözüne Dizine” şarkısını seslendirdi yeni versiyonuyla.
Bu şarkı eminim “Eğlen Güzelim” ve “Oyalama Beni” gibi yeniden hit olacak.
Kostümleri de üç bölüme ayrılan konsere gayet uygundu.
Fransızca bir şarkıyla açılış yapılan, dans şarkılarının arka arkaya söylendiği ilk bölüm için Moulin Rouge esintili, gösterişli bir streç tulum seçilmişti.
Akustik bölümde romantik bir sarı tuvalet. Ve rock şarkıyla giriş yapılan son bölümde ise jartiyerli, uzun çizmeli, tatlı-sert bir adet “taş” kostüm.
Yoğun ilgi üzerine konserin 19 Haziran’da tekrarı var, şimdiden hatırlatması.
Bu arada yazmadan duramayacağım bir husus: Konserin sponsoru olan Carte d’Or, konser öncesi sahnede bir adet dondurma çekilişi yaptı.
Bir soru sordular, o sorunun doğru yanıtını anında sms’leyene bir yıl boyunca dondurma dağıtacaklarını söylediler.
Konser öncesi böyle bir şey olur mu yahu? Çekilişi sunmak üzere sahneye çıkan Ebru Akel’e de üzüldüm. Çok az insan ona kulak kesildi diye.
Bence hiç yakışık almadı. Onun yerine Açıkhava’da herkese mini kaselerde dondurma ikram etselerdi. Daha etkili bir promosyon olurdu...
? VE HÜLYA AVşAR...
Hülya Avşar kıvırmamış, bikinili fotoğrafları için “gazetecilik başarısı” demiş. Fotoğrafları görünce eğlenmiş üstelik. Ama tabii hemen dört kilo vermiş fotoğrafların ardından, filan.
şimdi düşündüm de, şu Ricky Martin’in poposunu filan ellediği o eski Hülya Avşar şov ne güzeldi.
Neden tekrar yapmaz Hülya Avşar öyle bir şov? O rahatlıkta, o hafiflikte, o tatta tekrar olabilir mi bilemem. Ama yapsa, hem onun hem de seyircinin çok eğleneceği kesin...
Üstelik erkek egemen talk show dünyasına da güzel bir gol olur.
? FETıH BıTTı, SIRA GRUP YORUM’DA...
ınönü Stadyumu’nun dili olsa da konuşsa! Daha geçen hafta sonu Fetih Kutlamaları vardı burada.
Önümüzde hafta sonu ise bambaşka bir etkinlik var burada: Grup Yorum’un 25. yıl konseri. Senfoni orkestrası eşliğinde verilecek bu iddialı konserin nasıl geçeceğini merak ediyorum.
Bir de eski ve yeni nesil solcular bir arada olacaklar.
ılginç bir karma olacak. Her açıdan: Giyim kuşam, söylem, duruş...
Paylaş