Paylaş
Derken içimizden biri telefonuna gelen bir mesaj sonrası “Eyvah vakit geldi!” dedi.
“Neyin vakti?, n’oldu?” diye panikledik tabii.
Meğer olay şuymuş: HQ Trivia adında bir aplikasyon ve bu aplikasyonda her gün canlı olarak oynanan para ödüllü bilgi yarışması!
“Şaka mı bu?” oldum, “Eskiden televizyonlarda vardı böyle şeyler...”
Valla şaka değildi.
Arkadaşım aplikasyonu açtı.
Aplikasyonda geri sayım başladı ve zırt diye Amerika’daki sunucu canlı yayında önümüze çıktı. Hemen ardından da soruları peş peşe takipçilerin üzerine yağdırdı.
Sistem basit: Soruları bilemeyen eleniyor.
12 soruyu bilerek finale ulaşanlar da o gün vaat edilen para ödülünü paylaşıyor.
Onca uğraşa, çıldırmaya değer mi bilemedim.
Ama komikti, eğlenceliydi.
Sorular hayli abuktu, fazla Amerikandı, hangi konuda sohbet ettiğimizi tamamen unutturdu; orası ayrı.
Bir kez daha: Kahrolsun şu elimizdeki telefonlarla olan bitmeyen ilişkimiz...
Gökhan Kırdar’ın performansındaki o sesler
Gökhan Kırdar’ın Zorlu PSM’de verdiği konserde en çok öne çıkan şey, sanatçının hastaları müzikle iyileştirdiğini iddia ettiği “biofrekans” performansı olmuş.
Doğrusu hastaları iyileştirmek kısmı bana iddialı ve abartılı geldi.
Nitekim biofrekans diye tabir edilen şey eski zamanlardan beri var.
Üstelik halihazırda merakı olan kentli insan da sıkça bunu deniyor.
Mesela: Şamanlar’ın düngür adını verdikleri davulla yapılan şifa seansı.
Bu seansı bizzat deneyimlemiş, hatta birkaç yıl önce yazmıştım bu köşede.
Mesela: Uzak Doğu öğretileriyle ilgilenenlerin yakından bildiği mantralar.
Sık tekrarlandığında onlar da bir tını, bir frekans oluşturuyor.
Bedeni ve enerjiyi yeniliyor.
Yine de ön yargılı olmayayım, Gökhan Kırdar’ın tüm bu eski, varolan bilgilere nasıl bir yorum kattığını merak ettim.
Buz Kırağı ve buz pateni
Yıldızlı Şarkılar albümünde Edis’in pek güzel yorumladığı “Buz Kırağı”na klip çekilmiş. Nerede? Buz pateni pistinde!
Şarkının adı Buz Kırağı olunca akla buz pateninin gelmesi herhalde en kolay en düz şey olsa gerek.
Neyse, Edis klibin sonunda bayağı iyi paten yapıyor.
En azından onu görmüş olduk.
O dizinin yan etkileri
İlk sezonunu soluk soluğa izlediğim “The Handmaid’s Tale”in ikinci sezonuna yeni başladım.
Bu dizinin şöyle yan etkileri oluyor:
◊ Gece geç saatte izlersen kabus görüyorsun!
◊ Öyle peş peşe tüm bölümleri izlemeye kalkarsan içine kapanıp hayli depresif oluyorsun.
◊ “Ya bunlar bir gün gerçek olursa?” diye diye kendi kendini yiyip bitiriyorsun.
Unutulmaz sahne
“The Handmaid’s Tale”in ikinci sezonunda unutulmaz bir sahne var.
Bir gazete binasında (The Boston Globe) geçen bu sahnede tüylerinizin diken diken olmaması, içinizin ürpermemesi imkansız.
Özellikle medyada çalışıyorsanız etkisi bin kat filan...
Paylaş