Paylaş
Nilay Örnek imzalı.
Yazıya görüş veren isimlerden biri de Perihan Mağden.
Özetle şuna değiniyor Mağden:
“Eski starların kaybedecek bir şeyi yoktu, alt sınıftan geliyorlardı.
Çoğu ilkokul-ortaokul mezunuydu. Çok vahşi bir şekilde ünlü olmaya çalışıyorlardı...
Mesela Seda Sayan için ünlü olmak o kadar önemliydi ki... Şimdi bir Fahriye Evcen için aynı şey söz konusu olamaz. Boğaziçi Tarih Bölümü mezunu kız.
Şu anki oyuncular ya da televizyon dizisi yıldızlarının çoğu konservatuvarlı, orta sınıf ailelerin çocukları...
Yani oyuncu çocuklar bir sınıf atladı Türkiye’yle birlikte ve bu onlara bir hijyeniklik getirdi.”
Kısacası, “Artık yeni nesil bir ünlü insan var” diyor Mağden, onların da kendilerini çok açmadığını, kontrollü olduklarını belirtiyor.
Çağatay Ulusoy örneğini veriyor Mağden.
“Yeni nesil içine kapalı star” diyor onun için.
SERENAY, BUGÜNÜN HÜLYA AVŞAR’I
Aslında sadece Çağatay değil, tüm yeni nesil oyuncular kapalı kutu, kendi hallerinde olmayı seviyor. Hatta mümkünse hiç gündeme gelmeyelim derdindeler.
Serenay Sarıkaya mesela. Aslında tam star.
Günümüzün Hülya Avşar’ı. Ama ondan farkı, tamamen kendi halinde olması.
Hiç konuşmaması.
Ortalıkta olmaması.
Bırakın skandalı, sevgilisiyle el ele bile pek az görülmesi...
YAŞAM TARZLARI YENİ BİR MAGAZİN
Acaba olaya şöyle mi bakmalı:
Magazinin eski tadı yok diye değil, magazinin artık yeni bir tadı var diye...
Çünkü yeni nesil ünlüler yaşam tarzlarıyla yeni bir magazin sunuyor bize.
Özge Özpirinçci ile sevgilisi Burak Yamantürk’ün Afrika seyahati, Özgü Namal’ın Köyceğiz’e gidip orada kendine organik bir yaşam kurması, Cansu Dere’nin dünya üzerinde gezilmedik nokta bırakmaması, Tuba Büyüküstün’ün sevgilisinin barını bizzat dekore etmesi, Şeyma Subaşı’nın boşanma sonrası ağırbaşlı takılıp sosyal sorumluluk balolarına gitmektense Tulum partilerinde eğlenmeyi tercih etmesi...
Magazinin yeni tadı bence gayet ilham verici.
Pazartesi lokantası: Kru
Biraz Civan Er’in Beyoğlu’ndaki Yeni Lokanta’sı biraz da Karaköy Lokantası havası...
Ama daha çok bildiğimiz esnaf lokantalarının modern hali.
Nişantaşı Topağacı’nda açılan Lokanta Kru’dan bahsediyorum.
Hemen karşısında yer alan Kruvasan’cıların yeni projesi olan Lokanta Kru’da, yemekleri esnaf lokantasındaki gibi büfeye gidip kendin seçiyorsun.
Yemekler arasında klasik şeyler de var (domatesli pilav, mücver gibi) havalı şeyler de (pancarlı salata yahut beğendili ahtapot gibi).
Kru’nun ortaya çıkış fikri gayet hoş.
Makul fiyatları da öyle.
Ama bir lezzet sorunu var sanki.
Bir ‘gurmecan’ olmasanız da anlıyorsunuz, özellikle başlangıç niyetine yenilenler hayli tatsız tuzsuz.
Favorim domatesli pilav ve ahtapot oldu, bir de dondurmalı irmiği.
Bir doz Şeyma
Evet, biz Türkiye gezegenindeki takipçileri durumun farkındayız:
Şeyma Subaşı evliyken bu kadar (hatta hiç) bikinili fotoğraf paylaşmıyordu.
Şimdi gün aşırı (eh, Tulum’da jean’le dolaşılmaz tabii) bir bikinili fotoğraf savuruyor üzerimize gök taşı misali.
Şeyma zaten gizlemiyordu Acun’un sosyal medyasına koyduğu dans videolarından rahatsız olduğunu.
Şimdi rahatladı, bekarlığın hulahop çemberi çevirircesine uçuş uçuş hafifliğiyle.
Bir de neredeyse kızı Melisa gözümüzün önünde (tatil yapa yapa) büyüyor.
Ana-kız değil, iyi bir ikili olup çıktılar.
Bakalım Melisa ne zaman bağımsızlığını ilan edip ayrı bir Instagram cumhuriyeti kuracak?
Bir başka mesele de şu:
Şeyma’yı Tulum’larda, Burning Man’lerde, yani yurtdışı noktalarında izlemek keyifli.
Peki ya Türkiye’de?
Burada da aynı heyecanı verecek mi?
İstanbul’da bir uzun kalabilse anlayacağız...
Paylaş