Paylaş
İLK YA DA SON BULUŞMA FARK ETMEZ, HESABI ERKEK ÖDER!
“Bu tip konuların gündeme gelmesi kadar saçma bir şey yok.
İlk buluşma ya da son buluşma, hesabı erkek öder. Bu geçmişten gelen bir şeydir.
Evrilerek günümüze hesap ödemek olarak gelmiştir. Mağara döneminde bile erkek, hayvanı öldürüp yemeği bayana getirendir. Yeni yeni polemiklerle ilişkilerin rengini değiştirmek nedir? Bir erkek hesap ödeyemeyecek kadar acizse bayanı dışarı çıkartmayacak, nokta! Bütçe olayıdır bu. Kimi Lacivert’e götürür, kimi Burger King’e.
Hayatımda ilk kez böyle bir şeye yorum yazıyorum. Ama gerçekten artık ilişkiler maddi manevi çığırından çıktı.” (Buket)
FLÖRT İÇİN ÇIKILIYORSA ADAM BİR ZAHMET ÖDESİN
“Ben yurtdışında yaşıyorum. Birkaç ay önce burada aynı tartışmayı bir arkadaş grubunda yaşadık. Kadınların hepsi ilk buluşmada özellikle davet erkek tarafından geldiyse ve arada flört durumu varsa kadının çantasını almasına bile gerek olmadığını söyledi. Erkekler biraz daha eleştireldi ama kadınlar o erkekleri de ikna etti sonunda!
Az önce bu soruyu ofiste yine sordum, ki uluslararası bir topluluk halinde çalışıyoruz. Yine aynı yanıtı aldım. Yani bunda garip bir durum yok. Adam kadını ‘date’ için çağırdıysa bir zahmet öder hesabı. Bu iş ilişkiye dönerse tabii ki kadın adamı damızlık görmeyecek. Yeri zamanı geldiğinde o da ödeyecek. Sonuçta hepimizin birine yemek ısmarlayacak kadar gücü var.” (Özge)
BANA ÖDEME YAPTIRAN ERKEKLE BİR DAHA BULUŞMAM
“Bence de ilk buluşmada hesabı erkek öder. Bu durum kadın-erkek eşitliği anlamında değil, kadın ve erkek rollerinin üstlenildiği adabımuaşeret kurallarından gelir.
Ben ilk buluşmalarımda samimiyetle ödeme yapmak için cüzdanıma yeltenirim, ancak hemen bana ödeme yaptıran erkekle de bir daha buluşmam!
Böyle üç olay geçti başımdan, üçüyle de bir daha buluşmadım. Ancak ilk buluşmada ödemeyi memnuniyetle yapan erkeği, diğer buluşmalarda evime davet etme seviyesine geldiysem, evime çağırdığım erkeğe de kendi ellerimle mükellef bir sofra hazırlarım.” (Nafiye)
ERKEKLERE CÜZDAN MUAMELESİ YAPILMASI GÖRGÜSÜZLÜK!
“Burcu Hanım’ın videosunda ilk buluşmadan bahsetmediğini, ‘ilk buluşma, onuncu buluşma veya yüzüncü buluşma da olabilir’ dediğini hatırlatmak isterim.
O yüzden Burcu Hanım tepkiler nedeniyle sanırım ilk buluşmayı kastettiğini söylemiş.
Diyelim ilk buluşmayı kastetti. Yine de katılmıyorum.
Görgü kuralı da ne demek? Görgü kurallarını ataerkil bir zihniyet üzerinden mi belirliyoruz?
İlk buluşmada kim müsaitse o ödesin veya Alman usulü olsun.
Şart mı buluştuğumuz erkeğin yediğimiz içtiğimizi ödemesi?
Belki bir daha hiç görüşmeyeceğiz veya görüşeceğiz, fark etmez.
Bir yandan kadın hakları deyip bir yandan da bu şekilde toplumsal cinsiyet tarifleri yapmak bana çok samimiyetsiz geliyor!
Ben erkek olsam ilk buluşmada elini cüzdanına atmayan, bir ödeme çabası göstermeyen bir kadının sırf bu davranışından dolayı kendi yediğimi içtiğimi öderim ve giderim, bir daha da buluşmam.
Asıl bu, yani kadının bu davranışı görgüsüzlük! Erkeklere cüzdan muamelesi yapılmasını gerçekten anlamıyorum”. (Ezgi)
Soğan kokusundan parfüm kokusuna... Arka sokaktaki o partinin anatomisi
Hemen bir arka sokakta müzikholler sokağı var. Dallas isimli müzikhol mesela, ilk gözüme çarpanlardan.
Bir de sokağın havasında bitmeyen bir soğan kokusu var!
Oksijen değil adeta soğan soluyor gibiyim. Müzikhollerin yanındaki kebapçılardan dolayı... Burası, 4. Levent’teki Sanayi Mahallesi’nin arka sokakları.
Neden buradayım?
Çünkü Arada filminin ‘after’ partisi var. Mu İstanbul diye bir kulübü arıyorum. Parti orada.
Derken kapısının önündeki hareketlilikten Mu’ya geldiğimi anlıyorum. Mu’nun kapısı azıcık ürkütücü. Badigart abiler Dallas Müzikholü’ne gelmişsin gibi hayli sert buyur ediyor içeri. Ama içeri bir giriyorsun, hoşgeldin Sanayi Mahallesi içindeki Berlin’e!
Dışarıdaki soğan kokusu bitiyor, cool parfüm kokuları birbirine karışıyor. Mekan yüksek tavanlı, ferah. “Arada” filminin galasından kopup gelen herkes burada. Genelde film ve dizi sektörü. En ünlü sima Serenay Sarıkaya. Mu’nun tribünlerine konuşlanıp karanlıklar içinde insanları seyrederken dahi beni seçip buluyor ve selamını çakıyor. Seviyorum/seviyoruz kendisini ve öz samimiyetini.
O zaman geceyle/mekanla ilgili diyeceğimi diyeyim:
Ufaktan ufaktan yeni bir dalga geliyor, yayılıyor. Mu İstanbul gibi ters köşe yerler giderek çoğalacak, çünkü buna ihtiyaç var. İstanbul yine yeniden yenileniyor, bu güzel bir şey!
Paylaş