Paylaş
Ama gel gör ki sonuç kötü.
29 ünlü ismin “Alo 183 Hayat Kurtarır/Kadına Şiddete Son” hattının tanıtımı için tek tek fotoğraflanması projesinden bahsediyorum.
Beren Saat’in fotoğrafına bakıyorum mesela. Saçları az önce duştan çıkmış gibi ıslak. Bir omzunu açıkta bırakan bluzu ve öyle yan yan, yavru köpek bakışıyla bir hayli seksi.
Saat’in ağzı ise bir güzel bantlanmış.
Neden? Çünkü Alo 183 hattı için çekilen bir fotoğraf bu. Bir tek bu bantla Alo 183 hatırlatılıyor yani!
Bir başka fotoğrafa, Özge Uzun’un fotoğrafına bakıyorum.
Uzun, sanki çıplakmış gibi. Onun da bakışları seksi. Hatta ellerini yüzüne götürmek suretiyle yaptığı artistik hareketlerle filan seksi ötesi. Nedense Özge Uzun’un ağzına bant yapıştırılmamış.
Elleriyle ağzını kapatması yeterli bulunmuş.
Ama bu fotoğrafın mesajının da “kadına şiddete son” olduğundan pek emin değilim.
Tam aksine kadını metalaştıran o sıradan seksi fotoğraflardan biri işte.
Demem o ki, ünlüleri böyle faydalı bir iş için ikna etmek en kolayı.
Zor olan böyle şiddetli bir meseleyi fotoğrafta doğru anlatabilmek.
Gecelerden serseri notlar
- SNATCH’İNE BANDIM...
Garajİstanbul’da yapılan Jameson Cult Film Club partisinde Guy Ritchie’nin “Snatch” filminin atmosferi yaşatılmaya çalışıldı. Mekanın girişindeki ipe asılmış çamaşırlar ve tiyatrocular tarafından canlandırılan boks maçı, sanırım bu sebeptendi.
Çok sorguladığım söylenemez aslında.
İşin ilginci, partiye gelenler de “Snatch” atmosferine kendiliğinden uyum sağlamış gibiydi: Salaş, savruk, grunge, tişört, kirli sakal, dövme...
- 8.15 VAPURU?...
“Snatch” atmosferi sonrası şok şok şok, Billionaire’in steril ortamına ışınladım kendimi. Takside çalıp duran Ankara Seymen oyun havası eşliğinde.
Billionaire’de 90’lar Türkçe popunu sevenler ve o günleri bir türlü unutamayanlar bir aradaydı. Çünkü o günlerin Türkçe’leri çalındı Özgür Aras tarafından. Güzel çaldı Özgür. Yonca Evcimik’in efsanevi “8.15 Vapuru”nu çaldığında ise ben ufak ufak uzamıştım çoktan...
- KANIMI EMDİRMEM TABİİ...
Ve Piyasa... Uzun süredir ortalıklarda görünmeyen Türkçe popun kadife sesli vokali İzel oradaydı. Yeni şarkıları çalıyordu mekanda.
Hemen çıtlatmalı; İzel’in şarkılarının isimleri bile dikkat çekici: Amerika, Drakula.
Şahsen ve hiçbir etki altında kalmadan “kanımı emdirmem” şeklinde kışkırtıcı sözleri olan esprili “Drakula”yı beğendim.
Yazlık, kıpır kıpır, kop kop kopella bir hit...
- REKLAMCI DEDİĞİN...
İki arada ve birçok derede Hilton Oteli’nde yapılan Kırmızı Reklam Ödülleri’nin dokuzuncusuna da uğradım.
Geceye ilişkin ilk izlenimim şu oldu: Reklam dünyası erkeklerinin çoğunluğu sakallı mıdır? O gece gördüm ki, evet öyledir!
Ödül töreni için salonu dolduran reklam dünyası erkeklerinde sakalsızlar azınlıktaydı.
Bu arada Hürriyet Gazetesi Reklam Grup Başkanı Ayşe Sözeri Cemal hoş bir konuşma yaptı. Özeti, “Kırmızı hep uçan ve uçuran reklam yaratıcılarının yanında oldu ve olmaya devam edecek” şeklinde olan. Bu cümleye bir şey daha eklemek istiyorum:
Hem uçan hem de kışkırtan.
Çünkü nedense bizden -Benetton’un imamla papayı öpüştürdüğü reklamı gibi mesela- kışkırtıcı şeyler pek az çıkıyor.
Ya da hiç çıkamıyor.
Unutmadan, büyük ödül Kıpkırmızı’yı CNN Türk için hazırladıkları ilanla DDB&Co. İstanbul aldı.
İlk gördüğümde gayet eğlenceli ve akılda kalıcı bulmuştum bu ilanı.
Hâlâ da eğlenceli; Merkel, Sarkozy, Obama gibi dünya liderlerini kendi başkentlerinde CNN Türk için muhabirlik yaparken görmek...
Paylaş