Paylaş
İşte içeriden (apar topar) izlenimler:
Binanın girişi ferah ve gayet güzel de; dış cephesindeki tarihi cila o kadar “zorlama doğal” duruyor ki, bu yüzden diğer İstiklal binalarının yanında Demirören AVM hayli “üvey evlat” duruyor.
Daha çok Satürn adlı elektronik mağaza için açılmış gibi burası. Çünkü üç katı Satürn’e ayırmışlar!
Satürn dışında göze çarpan, kendini gösteren mağaza pek yok. Bir de GAP diyelim, o kadar.
Ve tabii merakla beklenen Virgin. Demirören’in en büyük kozu. Ancak Virgin’in müzik katı şu an beklentileri karşılayacak düzeyde değil. Her yerde bulabileceğiniz albümler burada da var. Mesela single’lar yok.
Hatta Universal’in albümleri de... Öyle ki, popülerin popüleri Rihanna’nın son albümünü bile bulamadım.
Virgin’in bir tek kitap katındaki içerik geniş. Özellikle İngilizce kitap içeriği. Galiba onlar da Türkiye’de albüm satışından çok kitap satışından para kazanıldığını keşfettiler.
Virgin’in içi elektrikli sobalarla ısıtılıyordu! Apar topar açılınca Demirören AVM, böyle olmuş tabii. Daha ısıtma bile tam oturmamış.
Demirören’in İstiklal’i seyre dalabileceğin kafesi ise Nosta. Ne yazık ki o da özelliksiz ve sıradan bir kafe olmuş.
İki farklı dergi ve partileri
XOXO ve 46; içerikleri, tarzları ve hedef kitleleri farklı iki dergi. İkisinin de perşembe gecesi aynı anda birinci yaş günü partisi vardı.
Her iki dergi de kendi kimliklerini yansıtan mekanlarda kutladılar partilerini. XOXO Otto Santral’de, 46 ise Roxy’de...
XOXO’nun partisinde ortam house müzikle sessiz ve derinden, cool bir şekilde ısınırken 46’nın partisinde ise kitle çoktan rock müzikle ateşini yükseltmişti.
46’nın gecesinde ilginç olan şey, ünlü grup ve şarkıcıların tarzlarının dışına çıkıp daha önce söylemedikleri şarkıları seslendirmeleri oldu.
Bu uğurda Gripin, Mory Kante’nin meşhur ve de matrak “Yeke Yeke”sini söyledi.
Funda Arar “Knocking’ On Heaven’s Door”u müthiş bir performansla şakırken, Ziynet Sali de “The Final Countdown”la sürpriz yaptı ve Roxy’yi inletti.
En olmamış sürpriz ise Fatih Ürek’ti. “I Love Rock’n Roll”da karaoke yaptı. Niye böyle bir şey yaptığı anlaşılamadı...
NOT 1: 46’nın yaratıcısı Mehmet Turgut’un yakın zamanda TV programı yapacağını hissediyorum nedense. Çünkü partilerini TV programı gibi tasarlıyor.
Bu son fikri de çok TV’lik mesela. Yeni Okan Bayülgen olabilir...
NOT 2: XOXO’nun Murat Türkili’yi kapak yaptığı son sayısı en iyi sayılarından biri olmuş. Elimden düşmüyor, dönüp dönüp okuyorum.
Rüzgar Çetin’in Rook’u
Sinan Çetin’in dönemi bitti, artık sıra oğlu Rüzgar Çetin’de.
Ama Rüzgar’ın alanı sinema ya da reklam değil, gece hayatı oldu. En azından şimdilik.
Tünel’de, Big Chefs’in iki adım ilerisinde küçük bir mekan açmış Rüzgar Çetin, adı Rook.
Perşembe gecesi uğradım, tıklım tıkıştı. Mekan sade olmuş, çok lüks bir yer değil. Tam müdavim mekanı...
Çalan müzikleri beğendim o gece. Tek bir türde değildi, rockla dans hitleri arasında gidip geliyordu ustaca.
Sibel Can’ın uyku bantlarının sırrı
Sibel Can aradı ve tüm zarifliğiyle leopar desenli uyku bantlarıyla neden fotoğraf çektirdiğini anlattı.
Meğer bir uyku bandı koleksiyonu varmış.
Onlarsız asla uyuyamıyormuş. Arkadaşları da bu özelliğinden dolayı ona çeşit çeşit uyku bandı almışlar bugüne dek.
Albüm kapağı çekimleri sırasında espri olsun diye bu bantlardan birini takınca fotoğrafçı Zeynel Abidin Ağgül, “Bir de böyle çekelim” demiş ve uykucu Sibel Can’ı fotoğraflamış bir anda.
Paylaş