Paylaş
İstanbul için zaman daralıyor...
İstanbul depreminin eli kulağında...
Deprem profesörlerinin son 15 gündür verdiği röportajlarda en çok söylediği şeyler bunlar.
“Yeter” diyemiyorum, çünkü haklılar. İyi bir doktor hastasına doğruyu söylemek zorunda.
Ardından da nasıl tedavi olacağını.
Ama burada fark var.
Nasıl tedavi olacağımız konusunda kafalar karışık.
En çok da eski apartmanlarda oturan kiracılar olarak...
Şimdi biz ne yapalım?
Ev sahibi değilseniz binanızın sağlam olup olmadığına dair bilgi almanız -özel bir şirkete başvurmazsanız eğer- imkansız.
Koşarak yeni binalara mı taşınalım?
Kiralar o kadar fahiş rakamlara ulaştı ki, bu da imkansız.
Geçiniz yani.
İstanbul’u terk edip Konya Ovası’na mı taşınalım?
Çalıştığınız sektörler bu şehirdeyse o da imkansız bir fantezi.
O zaman geriye iki şey kalıyor:
Ya deprem çantasını hazırlayıp o günü beklemek ya da önlem alınması için yetkililere baskı yapmak.
Bunaltan komplo teorileri
Bu dönemin bir diğer yanı da kıyamet-komplo teorisyenleri.
Peş peşe depremler sonrası öyle komplolar üretiliyor ki...
Tamamen insanları daha çok endişenlendirmek ve korkutmak üzerine kurulmuş teoriler.
Özellikle YouTube bunlarla dolmaya başladı.
Oysa şu an bu psikolojide komplo teorisine değil, sadece bilime ihtiyaç var.
Normale dönmenin tam anlamı ne
Herkesin birbirine kızıp söylendiği, kendi doğrusunu dayatmaya çalıştığı bir diyar burası.
Şimdi de bu tartışılıyor: Normale dönüp dönmemek meselesi. Nasıl da kısır bir tartışma.
Normale dönmeyi Instagram’dan deprem gündemi dışında bir şey paylaşmak sanıp ona buna çemkiren var.
Oysa normale dönmenin önemli bir kısmı yaptığın iş her neyse ona devam etmek aynı zamanda.
Kalan kısmı ise kafada bitiyor.
Kafalar sersemlemiş ve psikolojik olarak yorgun olduğuna göre normale zaten dönmemişiz demektir.
Yani bu anlamsız tartışmanın kimseye bir yararı yok.
Laf sokma girişimi
Arabasına binerken Danla Biliç’e muhabir mikrofonu uzatıp şöyle diyor:
“Gayet iyisiniz, bu süreci de hızlı atlatıyorsunuz...”
Bu tam da iyi bir şey söylermiş gibi yapıp karşı tarafı kışkırtmaya yönelik bir laf sokma girişimi.
Kimse bir başkasına bu şekilde yargı dağıtamaz.
Buna hakkı yok.
Nitekim Danla Biliç de bu laf sokmayı şık bir şekilde savuşturdu zaten.
Paylaş