İnternette tıklandılar, şimdi Ajda’yla aynı albümdeler
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Sıkça şöyle mailler geliyor: “şarkılarım var, ünlülere ulaştırma konusunda yardımcı olur musunuz?” ya da “Myspace’de grubumuzun yaptıklarını mutlaka dinleyin, plak şirketlerini aşındırdık, ama bir sonuç alamadık...”
Hepsine tek tek yanıt vermek, “şöyle yapın, böyle ilerleyin” demek her zaman mümkün değil. Ama hep söylediğim bir şey var. şarkınız mı var, hemen internette yayın. Sesiniz mi güzel, yine internette yayın. Ya da plak şirketlerinin burun kıvırdığı türde (trip hop, alternatif rock filan) grup mu kurdunuz, en iyi mecra internet. YouTube, Myspace, artık hangisi olursa olsun... “Beğeniliyorsa sadece çok tıklanıyor, herkes Öykü-Berk gibi olamaz ki” demeyin. Olabilir, her şey olabilir. Geçen gün DMC’nin genel müdürü Samsun Demir’le konuşuyordum. Bir baktım, habire You-Tube’da geziniyor. “Bak sana birini dinleteceğim” dedi. Dinledim, sesi çok güzel bir genç kadın. Arabesk bir şarkıyı ellerini dizine bağlamış rahat bir vaziyette, okuldaki dersliklerden birine oturmuş, gayet şahane söylüyor. “ışte” dedi Samsun, “Bu genç kız ENBE’nin yeni albümünün solistlerinden”... Trabzon Devlet Konservatuvarı’ndanmış genç kız, adı Sefa Topsakal. YouTube’da keşfettikten sonra arayıp bulmuş Topsakal’ı Samsun. Sonra birini daha YouTube’dan dinletti. Ayşegül Zayim diye. Onu da Enbe’nin yeni albümüne solist olarak katmış. Düşünsenize, Youtube’dan keşfedilen bu genç sesler, Enbe’nin şubatta çıkacak yeni albümünde Ajda Pekkan’la, Jose Feliciano’yla birlikte yer alacaklar. Büyük bir şans! Bir önceki Enbe albümünün yıldızı olan Aslı Güngör’ün de bu şekilde keşfedildiğini hatırlatayım. Tabii yine Samsun tarafından! O yüzden internette sesinizi/bestenizi yaymanız önemli arkadaşlar. Bakın sadece yüzbin tık aldığınızla kalmıyor, plak şirketinin müdürü tarafından da keşfediliyorsunuz aynı zamanda! Kısacası, “plak şirketlerinin kapısını aşındırmak” cümlesi artık rafa kalktı. Çünkü iki taraf da birbirini internette buluyor, keşfediyor. NOT: Samsun sadece Youtube’u değil, benzeri tüm siteleri tarıyor “ne var ne yok” diye. Yeni yeteneklere şans tanımak, müzik piyasasını hareketlendirmek istiyor. Gayet akıllıca...
VJ Bülent: “Uzanlar sayesinde varım”
Beğenin ya da beğenmeyin; ama Kral TV denince akla gelen ilk isimdi VJ Bülent. Kanalla özdeşleşmişti. şairane anons cümleleri, rengarenk kıyafetleri, Japon makyajıyla tam bir ekran karakteriydi. Ve sanırım, adının önüne “VJ” kelimesi eklenmesiyle ünlü olan yegane isimdi ülkede... Bülent artık 14 yıldır çalıştığı Kral TV’de yok. Uzanlar’la ilgili yaptığı açıklamalardan dolayı kanaldan uzaklaştırıldığı söyleniyor. Telefon açıp sordum, “Neler oldu?” diye. şaşkın ama mutluydu, “Bana bambaşka kapılar açıldı bu sayede” diyordu. Kapılardan kastı, başka kanallardan gelen yeni teklifler tabii... Bir de çıkaracağı single. Uzanlar’la ilgili ise şunları söyledi: “Söz konusu programda kendimi tam ifade edemedim. Aslında Uzanlar hakkında kötü bir şey söylemem mümkün değil. Zaten söylemedim de. Çünkü onlar sayesinde bugün VJ Bülent’im.”
Rasim’den bir açıklama
Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı geçen hafta yaptığımız “hıyarlı” mini röportajda söylediği bazı şeylerin yanlış anlaşıldığını düşünmüş. Özellikle röportajın Hıncal Uluç’un köşesinde yorumlanması üzerine... “Bir-iki cümleyle yeniden açıkladım olayı, yayınlar mısın?” dedi. Çoktan bu meselenin gündemden düştüğünü düşünsem de, Rasim’in ricasını kırmıyor, yayınlıyorum. Buyrunuz: “Bu yaptığımız işten pişmanım demedim. Helin’le fotoğraflarımız profesyonel ve nitelikli olsaydı asla itiraz etmezdim. Ciddi yazar böyle fotoğraflar çektirmez diye bir şey yok. Hiç takmam öyle klişeleri. Yazarın yazdıkları önemlidir, hayatı ve yaptıkları değil. Nitelikli olduktan sonra her şeyi yapabilir yazar. Ben de yaparım. Fakat fotoğraflar kitsch oldu. Hıyarlık ettim dediğim o.”
Bu bayram artık vazgeçin...
Yüzlerce kişiye aynı anda bayram tebriği SMS’i atmaktan... Bilin ki hiçbir değeri yok. Çünkü sıradan çünkü copy-paste. Ya kişiye özel atın ya da hiç uğraşmayın.
Ana haber bültenlerinde “bilmem nerede kaçan kurbanlık dana/boğa şöyle şöyle yaptı, yakalanamadı” türü haberleri yayınlamaktan... Bize ne? Ne yapalım kaçtıysa? Hem iyi ki kaçmışlar, ne yapsalardı yani...