İlk yazlık gezmeler görmeler

Ortalıkta tiril tiril gezersin, sen bu sosyal hayatta fink atarken pek güzelsin...

Haberin Devamı

Olaya bir acayip pazar manisiyle başladım, o zaman açıklamalı devamı gelsin: Bu yazıda şehrin ve de popüler yazlık beldelerin ilk yazlık gezmelerinden süzülen analiz durumları var.

ARDA TURAN VE SOHO HOUSE

Arda Turan’ı Soho House’a tek başına girerken görünce, mekanın “yaratıcılığı” en başa koyduğu ünlü kriterleri aklıma geldi ister istemez.
Nice finansçı tanıdığımın, “Ben aslında evde karakalem çalışması da yapıyorum” diyerek üyelik başvuru formunu ikna edici kılmaya çalıştığı bu kıran kırana ortamda pekala ünlü futbolcu da Madrid’deki evinde enstalasyon yapıyor olabilirdi.
Sonradan gerçek ortaya çıktı: Meğer Arda Turan üye değilmiş. Üye bir tanıdığı onun ismini girişteki deftere yazdırmış.
Evet, Soho House girişinde devlet yurdundaki yoklama ya da mahalle bakkalındaki alacak/verecek defterleri gibi bir kara kaplı var.
Havalı/gizemli ama bir yandan da reklamcıların İngilizce tabirlemesiyle feci “old school”.

GERMİYAN’A DOĞRU BİR-İKİ!

Siz hâlâ Alaçatı’lara kadar gidip üç reçel-iki peynir-dört tane domates salatalık ve bir adet orta karar omlete bir sürü para bayılanlardan mısınız?
O zaman sizi uyandırayım. Madem oralara kadar gittiniz. Sabah kalkın ve arabaya atlayıp Alaçatı’nın çok yakınındaki Germiyan Köyü’ne gidin.
Köyün girişindeki Otantik Köy Evi’ni bulun ve çat kapı “Kahvaltı etmeye geldim” deyin.
Ekşi mayadan yapılan meşhur Germiyan ekmeğini ve hurma zeytini tattıktan sonra Şefika ve kocasının ev yapımı kırmızı şarabını içip “Dünya varmış” deyin.
Ve bunu bir an önce yapın, çünkü Germiyan atağa kalkıyor. Çalışkan köylüleri Alaçatı’nın popüler kitlesini kendilerine çekmek için sonsuz bir heves ve aşkla çalışıyor.

BEYAZ KUMLARINIZ NEREDENDİ

Artık popüler plajlara bembeyaz Maldiv kumu atmak çok moda. Nitekim her yerde bunu sayıklıyorlar:
“Beyaz kumumuzu ta Maldivler’den getirttik şekerim.”
Hı-hı tabii, o kadar kum gelse Maldivler’de kum kalmazdı yahu!
Beyaz kumlarıyla meşhur bir otel var, bir gün yöneticisi itiraf etmişti, “Yok canım bu kumlar gayet Türkiye’de yapılıyor” diye.
Bazısı da Mısır’dan geliyormuş, bak o doğru.
Ama Maldivler nereden çıktı? Biraz şuur...

LUCCA VE TÜRKLERİN İKİNCİ YUNAN ÇIKARMASI

Lucca yazlık mönüsünü müdavimlerine tanıttığı ve yeni elemanlarını görücüye çıkardığı perşembe gecesi dolup taşarken, ev sahibi Cem Mirap’ın dilindeki esas mevzuu şuydu:
“Bu yaz yapacağımız Mykonos partisi Interni’de olacak.”
Malum, geçen yaz popüler mekanlar (Anjelique ve Lucca) Mykonos’a parti çıkarması yaparak coşmuş, Yunan sosyetesiyle Türk beyaz yakalısı kaynaşarak birbirlerinin sırtlarına (belki de) güneş yağı sürmüştü.
Bu yılki Lucca partisinin mekanını sevdim ama.
Interni köy içindeki en güzel mekanlardan biri.
Tarihi de not düşelim:
7 Ağustos.

Haberin Devamı

Uyan Neo, beyaz tavşanı takip et

Haberin Devamı

Tam da olayların göbek deliğinde ikamet edip gün be gün neler olduğuna şahit olmanın Matrix etkisi:
2013’ün 31 Mayıs’ında olanlar, Zion şehrine sıkışıp kalmış bağımsız (ve gerçek) insanların, kurgusal hayat programı Matrix’i ansızın işgal etmeleri gibiydi.
Tek fark, bizim Ajan Smithgillerin elinde biber gazı vardı. Rastgele havaya savuruyorlardı.
Kafana, gözüne, burnuna; nereye gelirse artık.
Bu yüzden şimdi tuhaf geliyor.
O gece ve sonrasında gerçekleşen Gezi direnişinden sonra yeniden Matrix’e bağlanılmış gibi.
Elbette olanlar hâlâ hafızaların bir köşesinde.
Elbette yaşananların (kelebek) etkisi hâlâ sürüyor.
Ama derdim bunlar değil.
Derdim, o enerji.
Çünkü o görkemli enerji kusması az rastlanır bir şeydi: İnsanların Taksim Meydanı’na son hız doluşması, fütursuzca hareket etmesi, duvarları sloganla doldurmaları, barikat kurmaları, polislere karşı direnilmesi...
Böyle toplu ve kendiliğinden bir enerji kusmasını unutmak mümkün değil.
İki yılın sonunda sanırım herkes kendini başa dönmüş hissediyor.
Matrix içinde debelenen, bir gece bilgisayar başında uyuyup kalmışken siyah ekranda aniden beliren, “Uyan Neo, beyaz tavşanı takip et” yazısını fark eden Neo’nun ilk hali gibi, filan...

Yazarın Tüm Yazıları