Paylaş
Herkes kendi mahallesinin kafesinde sosyalleşiyor.
En popüler misal: Nişantaşı Topağacı’ndakiler çok yakınlarındaki Delicatessen’e değil, kendi mahallelerindeki Grandma’ya, Sunday’e, Union’a, Kozmonot’a gidiyor.
Buralarda yiyip içip sosyalleşmeyi tercih ediyor.
Ya da Gümüşsuyu/Kabataş’takiler, Cihangir ve Karaköy kafelerine değil Cafe Set Up’lara akıyor. (Çünkü mekanları üçlediler. Hem kafe hem pizzacı hamburgerci hem de şarküteri ağırlıklı bir dükkan/restoran açtılar.)
Neden böyle? Çünkü...
Müdavimlere böylesi daha biricik, daha özel geliyor. Herkesi tanıyorsun, herkes de seni tanıyor.
Bir yandan “Bu trafikte ta oralara kim gidecek?” tembelliği ve kendi ağının dışına çıkmama hali de var.
Dahası, her mahalle kendi komününü ve dolayısıyla tarzını/kimliğini yaratıyor. Birbirinden ayrışmaya başlıyor.
Peki bunun bir sonraki adımı ne olabilir?
Söyleyeyim: Butik spor salonları.
Çünkü yeme-içmeden sonra şehirli insanın bir süredir en çılgın ihtiyacı deli danalar gibi spor yapmak ve spor yaparken de sadece kendine odaklanmak.
Eh, büyük spor salonlarında bu pek mümkün olmadığına göre bir süre sonra mahalleliye özel butik salona gitmek en gözde şey olacak.
Kayahan’la beraber neyi hatırladık
Ben deli, sen benden de deli...
Yakarız gemileri, hiç düşünmeden...
An olur canım çeker, tutuşur meşaleler...
Fark etmez mesafeler, ah çılgınım ah...
Bu şarkı (Çılgınım), Kayahan’ın 1991 tarihli o çok popüler olmuş ve çok satmış Yemin Ettim albümünden.
Kayahan’ın ardından hepimiz birer birer onun şarkılarıyla geçmişe doğru yolculuğa çıkıp kişisel tarihimizde iz bırakmış şarkılarını anımsadık ya.
Şöyle bir bakınca benim de en sevdiğim, zamanında en çok dinlediğim Kayahan şarkıları hep daha mütevazı olanlar olmuş.
Büyük hitlerine (mesela Yemin Ettim) özellikle uzak, hele hele yolu sevgiden geçenlerle diye başlayan o meşhur slogana mesafeli durmuşum.
Tıpkı Çılgınım şarkısı gibi olan şarkılarını daha çok benimsemiş, sevmişim.
Nar Tanem de öyledir mesela Canım Sıkılıyor Canım da...
Bir de Nilüfer faktörü var tabii.
Onun sayesinde Kayahan’ın birçok şarkısı dilimden düşmemişti 90’lı yıllarda.
Mor Menekşe’yi ya da bir Esmer Günler’i kim unutabilir?
BİR YANDAN...
Çocukluk ve gençlik yıllarında Kayahan şarkılarını sıkça dinlemiş, o şarkılarla büyümüş olanlar için ayrı bir hüzün Kayahan’ın ölümü.
Bir yandan o yıllar, o şarkılar, o anılar hatırlanıyor, şimdiye bakılıyor...
Bir yandan da zamanın ne kadar hızlı geçip gittiği bir kez daha kafalara dank ediyor ve tıpkı şu Kayahan şarkısındaki gibi herkes aslında kendi macerasının sonunu görür gibi oluyor:
Sıram gelip hayat bitince, bu elmanın yarısı olmayacak...
Zehra’yı çok beğendim
Hülya Avşar ve kızı Zehra bir inşaat firmasının reklam filminde beraber oynamışlar.
Hülya Hanım kusura bakmasın ama reklam filminde en çok Zehra’yı ve oyunculuğunu beğendim.
Çok doğal ve karizmatik Zehra. Hatta “anne” deyişindeki kendine özgü, tek “n”siz gibi tınlayan o garip tonlamayı günlerdir taklit etmeye çalışıyorum.
Bu yüzden durup durup arkadaşlarıma “Ne alaka ane?” diyorum, bana tuhaf tuhaf bakıyorlar.
Ben derim ki (Nusret gibi dediğim dediktir), Zehra’nın yolu açık. Kendisini önümüzdeki sezon bir dizide görmemiz olasıdır. Darısı bir İdo’nun bir Engincan’ın başına. Onlardan da bekliyoruz böyle güzel ataklar.
Çemkiren yazı
Bu yazı işi acayip bir iş.
Biriyle karşılaşıyorsun, şöyle diyor: “Nusret yazın çok komikti, nolur öyle yazılar yaz.”
Bir başkası, “Gece hayatı gözlemlerini azalttın, biraz daha çoğalt.”
Ötekisi, “Hangi dünyada yaşıyorsun, memlekette neler oluyor, onu yaz.”
Diyorlar da diyorlar.
Herkes kendine göre yazı ısmarlıyor (yarim).
Ama böyle bir şey değil ki bu yazı işi. Yeri gelmişken, içim şişmişken, öyle pazar pazar çemkireyim dedim...
Pazarlık
Üzgünüm Bergüzar Korel, sizin Cihangir’de açacağınız kurabiyeci nasıl olacak bilmiyorum ama aynı semtte Jacqueline adında bir cookie’ci var ki, nefis şeyler yapıyorlar. Fırından taze taze çıktı mı hele, tadına doyum olmuyor kurabiyelerinin.
Olmadık bir duvarda Şiir Sokakta’nın sokak şiirlerine mutlaka rastlamışsınızdır. Eğer rastlamadıysanız, işte size benim Galata Köprüsü’nde rastladığım bir şiir sokakta dizesi: Baktın olmuyor, bakmayacaksın!
Paylaş