Paylaş
KONSEPT DÜKKAN FORMÜLÜ
Birkaç tane güzel mum, üç beş tane tasarım bisiklet, ıvır zıvır aksesuvarlar, mekan içine serpiştirilmiş bitkiler ve tabii daha önce ismini duymadığınız tasarımcıların elinden çıkma kıyafetler...
Berlin’de konsept dükkan işinin biraz suyu çıkmış. Ama halimden memnundum. Bu dükkanlarda dolaşmak/ilham almak çok keyifliydi. Bikini Berlin zaten bu dükkanların coşma noktası yaşadığı yer, mutlaka vakit geçirilesi...
OYUNCAKLI BİR OTEL
Bikini Berlin’in yanı başında ise meşhur Bikini Otel var. Bu da dünyada bir ilk: Düşünsenize, bir otelin aynı zamanda kendine has ve cool bir alışveriş merkezi var!
Bikini, 25hours otel grubunun en oyuncaklı oteli. Grubun Viyana’daki otelinde daha önce kalmıştım. Bikini çok daha iyi.
Asansöründeki videolardan botanik bahçesine benzeyen resepsiyonuna kadar her şey seyirlik; tasarım lunaparkı gibi...
Keza otelin tepesinde Neni diye bir restoran ve Monkey diye bir bar da var.
Neni’nin mönüsünde Ortadoğu mutfağından esintiler mevcut. Monkey ise pazar günü bile dolu. Kapısında sürekli kuyruk oluyor.
‘SİVAS’IN YÖNETMENİNİN BARI
Dediler ki mutlaka Kreuzberg’e, orada da Luzia’ya kesin git. Denileni yaptım ve gittim.
Giderken de Türk taksici sağ olsun, bol bol bilgi verdi: “Kreuzberg eskiden Türk gettosuydu. Turistler otobüslerinden bile inmez, korkarlardı. Kameralarıyla uzaktan bizi çekip giderlerdi. Ama şimdi herkesin geldiği popüler bir eğlence bölgesi oldu. Kiralar artık çok pahalı. Türkler de Berlin’in her yerine dağıldı.”
Hatırlatmalı; Luzia da bir Türk’e ait. Sivas filmiyle tanıdığımız yönetmen Kaan Müjdeci’ye.
Peki mekan nasıl? Rahat, bohem, lokal, bir-iki kadeh takılmalık sonra başka yere gitmelik...
12 KİŞİLİK MEKANI KAÇIRDIM
Adı Buck and Breck. Dışarıdan bakınca bir şeye benzemiyor. İçerisi sadece 12 kişilik ve bu yüzden mutlaka rezervasyon gerekiyor.
Cuma gecesi en yoğun saatte uğradım ve tabii dolu olduğu için görme şansım olmadı. Ama sistemleri hoş: Cep telefonunuzu kaydediyor ve sizi bekleme listesine alıyorlar. Aranırsanız da koşa koşa gidiyorsunuz. Heyhat, bizi arayan olmadı valla!
GERÇEKTEN ‘TRASH’ BİR YER!
Berlin’de geceden kalma bir gün mutlaka yaşanacağı ve bünyenin canı et çekebileceği için tuhaf ambiyanslı bir yer önermek isterim: White Trash.
Kreuzberg tarafında. Derme çatma bir mekan. İçerisi büyük. Canlı müzik/DJ performansları da varmış. Burger’leri pek leziz. Ah bir de Bloody Mary’si es geçilemeyecek türden. Pazar gidilirse arkada kurulan bit pazarına da uğranabilir.
O KAPININ ARDINDA NE VAR?
Alelade bir sokakta sıradan bir demir kapı. Dışarıda tabela filan yok. Sadece zil var.
Zile basıyorsun ve şok: Karşında smokinli bir adam seni karşılıyor, “Buyrun?” diyerek...
Hemen rezervasyon soruyor. Eğer varsa seni içeriye buyur ediyor. Bizim yoktu, ama “varmış gibi” davrandık! Unutmayın, özgüven her şeydir!
Listede bir hata olduğunu düşündüler ve bizi içeriye aldılar. İçerisi mi? Tek kelimeyle çok şık! Buranın adı Bar Teusend restoran ve bar kısmı ayrı. Gelenler havalı.
Alttan geçen metronun gürültüsü şık ambiyansa tuhaf bir hava da katıyor. Benim için fena tarafı, içeride sigara içmenin serbest oluşu. Ama duman üzerine sinmiyor, en azından o güzel.
DAHA BAŞKA NERELER VAR?
Çook! Gördüğüm şu yerleri de not edin bir tarafa: Mitte’deki Uzakdoğu restoranı Dudu, tarzına bayıldığım Katz Orange, yerel tat peşinde koşanların ilk adresi olan Nobelhart&Schmutz, şinitzeli meşhur klasik restoran Borchardt, et seven için Grill Royal ve Kore mutfağı Kimchi Princess.
Gece çıkmak için ise Butcher’s, modacıların dergicilerin filan takıldığı Catwalk, Mitte’deki Gin&Tonic Bar, fantastik kulüp Kit Kat ve kokteylleri meşhur Le Croco Bleu denenebilir.
İyi şeyler
* Wallpaper Dergisi’nin geleneksel dizayn ödülleri adaylarının arasına Türkiye’den Alancha da girdi.
En iyi yeni restoran kategorisindeki adaylar arasında yer alan Alancha’nın rakipleri ise şunlar: Usine (Stockholm), Juana La Loca (Bogota), Spring (Londra), Raw (Taipei).
* Fransa’da yaşayan genç Türk yönetmen Deniz Gamze Ergüven’in Mustang adlı filmi ise Altın Küre’de adaylar arasında. Mustang sürpriz yapıp seçilebilir, hatta oradan da Oscar’a uzanabilir. Özellikle Paris’teki saldırılardan sonra bu ihtimal daha da kuvvetli...
Konuşulan şeyler
* Etiler’deki Le Meridien Oteli’nin tepesine konuşlanan Londra’dan kopup gelme Eclipse tutar mı tutmaz mı? Açılışı hafta içi yapılan mekanın işi zor. Türkler güzel kokteyl içmek için ta oraya gitmez. Sadece yabancılara kalırsa da sıradan bir otel barı olur çıkar. Ama mekanın sahibi Matt Hermer akıllı, İstanbul gece hayatını gezip görüyor. Türkler neyin peşinde bakıp çözüyor. En son Serdar Bilgili onu Soho House’un barında ağırlıyordu.
* “Yılbaşında ne yapacağız?” sorusu...
Bu yıl her zamankinden daha çok kalabalıklardan kaçıp uzaklarda, sadece birkaç dostla yeni yıla girme arzusu var sanki.
Bir sürü cool adres sıralanıyor: Kaz Dağları’ndaki Adatepe köyünde yer alan İda Blue, Kapadokya’daki Sacred House, Museum Otel ve The House. Bir de Çeşme’ye bir saat uzaklıktaki Lipsos/Ata’nın Yeri.
Paylaş