Paylaş
“Yorgun gibisin, hayırdır?”
“Yoo, değilim” dersin. Ama karşıdaki üsteler: “Yok yok, çok yorgunsun, bak gözlerinden belli.” Sinir olursun, yorgun olmadığını anlatayım derken daha çok yorulursun.
Bir başka zaman, bu kez şöyle der bambaşka biri:
“Seni çok iyi gördüm, hayırdır bir şey mi yaptırdın?”
“Yoo yaptırmadım” dersin. Ama karşıdaki ısrarlıdır: “Yok yok, kesin bir şey yaptırmışsın yüzüne, çok değişiklik var.”
Fena halde sinir olursun, pes edip “Tamam evet yaptırdım, sus artık” diyesin gelir. Ama medeni olmanın gereği, güler geçersin. Abartmaz, unutur gidersin...
Gel gör ki bu tür laf olsun diye yapılan gündelik “terörize” diyaloglar giderek çoğaldı yahu...
Olumlu gibi görünen bu diyaloglar insanın gündelik akışını aksatıyor, içini şişiriyor, insanın karşısındakine “git başımdan” diyesi geliyor.
“Kendine iyi bak/ kendine iyi davran” lafları nasıl pelesenk oldu dillerde, bu diyaloglar da öyle bir şey.
Kötü bir alışkanlık gibi: İçi boş, enerji azaltıcı ve fazlasıyla ezbere.
Gürültülü mesele...
“Geçen günkü yazınızda gürültü şikayetleri için ‘bu popüler olandan nefret etme hastalığı’ demişsiniz.
Bakınız saat 23.55 ve şu anda Yeniköy’deki durumu anlatayım: Yeniköy ve Beykoz arasına demirlemiş onlarca gezi teknesinden bangır bangır her türlü müzik geliyor.
Çubuklu’daki kulüplerden gelen müziğin bas tonu beynimize balyoz gibi iniyor. Yine bu mekanlardan ve o teknelerden saat 23.55’te durmaksızın havai fişekler patlıyor.
Tahammül etmemiz istenen tablo budur! Bu insanlar başkalarının huzur hakkını hangi hakla, bu kadar pervasızca ellerinden alma cesaretini gösterebiliyor? İnsanlar sabaha kadar eğlensin, ama kimsenin hürriyetini gasp etmeden”. (Uğur B.)
? Benim söylediğim tam da buydu. Popüler olan derken, Reina ve Sortie gibi popüler mekanları kastetmiştim o yazıda. Nitekim gürültü söz konusu olunca sadece bu iki mekana ceza kesiliyor. Diğer gürültücülere pek yanaşılmıyor.
Nitekim bahsettiğiniz gezi tekneleri de en gürültücü unsurlardan biri... Havai fişek meselesi ise tam bir görgüsüzlük. Ne denebilir ki?
Haklısınız, yerden göğe.
Şehir Atlası
? CİHANGİR’DEKİ KORT... Birbirine benzer kafelerin doluştuğu bohemya diyarı Cihangir’de yeni bir kafe keşfettim, adı Kort. Mahalledeki benzerleri gibi değil. Bir kere çalan müzik farklı. Mekanın sahibi Eyal Biçaço yıllarca yaşadığı New York’taki DJ bağlantılarını kullanmış, çok dinamik bir arşiv oluşturmuş, dinlemelere doyamadığın...
Kort aslında küçük bir mekan. Bu haliyle Asmalı’daki ilk Otto’yu anımsatıyor. Nitekim Kort’ta bilmem kaç derecelik özel fırında pişen pizzalar da var.
Henüz tadına bakılmış değil, ama olsun. Kort’un farklı ambiyansı şimdilik yetti bana...
? NİşANTAşI’NDAKİ NORDSEE... Alman menşeili balık restoranı zinciri Nordsee sürpriz bir şekilde Nişantaşı’na balıklama dalmış. Geçenlerde gittik. İçerideki dekorasyon berbat. Hastanelerin acil servislerine benziyor. Ama balıkları leziz, doyurucu. Sunuluş biçimi de temiz. Daha önce adını duymadığınız balıklar da var. şipşak balık yemek isteyenlerin arada bir denemesi elzem Nordsee’yi...
? BODRUM’UN YOLLARI... Uçaktan inip Milas’tan Bodrum’a doğru yola çıkanlar için bugünlerde en kötü sürpriz Torba kavşağındaki yol inşaatı. Alternatif yol olmadığı için yapacak bir şey yok, en az 15-20 dakika bekliyorsunuz kilitlenen trafikte, fena. Hele İstanbul’daki trafikten bunalıp tatilde gevşemeye gelmişler için bu durum daha da fena.
? BODRUM’UN MODASI... İçinden moda geçen her türlü organizasyon bugünlerde moda. Çünkü sponsor firmalar “moda”lı konseptleri seviyor, destekliyor.
Yerli moda tasarımcıları için bulunmaz bir nimet bu...
Yalıçiftlik’teki Bodrum Kempinski’de eylüle kadar sürecek “Fashion is Art” sergisi de bu son “modalı” dalganın ilginç bir örneği.
Dokuz Türk tasarımcının “moda sanattır” tezini işledikleri tasarımları sadece sergilenmiyor, aynı zamanda satılıyor da...
Bu arada söz konusu dokuz tasarımcının (Bahar Korçan, Cengiz Abazoğlu, İdil Tarzi, Hatice Gökçe ve Gamze Saraçoğlu var aralarında) herkese açık bir yazlık moda kampı kurmaya niyetlendiklerini ve bunun için yer aramaya başladıklarını belirteyim. Onlara Gümüşlük’ü önerdim, ama hâlâ net bir karar vermiş değiller.
Paylaş