Açılış yapmayı hak eden bir yerdi doğrusu. Çünkü “Babajim” adı verilen bu stüdyo o kadar nefis yapılmış ki, sanki şık bir kafede geziniyormuşuz gibi hissettim. Bir kere Tepebaşı’nda konuşlandıkları binayı baştan aşağı restore etmişler, yenilemişler. Tıpkı Ömer Koç’un ARTER Sanat Galerisi’ni açtığı binada yaptığı gibi. Yeniden can verilmiş o eski binaya. O da yetmemiş, içini gayet zevkli döşemişler. Sıradan bir stüdyo olarak kotarmamışlar. Zaten stüdyonun mimarı da sıradan bir isim değilmiş. Dünyaca ünlü stüdyo mimarı Roger D’Arcy projelendirmiş Babajim’i... Babajim anladığım kadarıyla sadece yerli müzik piyasasını hedeflemiyor. Radarları yurtdışına açık. Nitekim iç piyasayı hedeflese kısa sürede batar. Çünkü bizdeki şarkıcılar öyle kolay kolay kendi stüdyolarından vazgeçmezler.
Sevgili evine taşınan tembel erkek vakası
Yaşı 30-35’e gelse de ailesinin evinde yaşamaya devam eden, işi gücü/hali vakti yerinde, deyim yerindeyse “rahatına düşkün” bir erkek tayfası var. Bunların prensipleri “evlenene kadar” aile evinden çıkmamak, rahat yaşamı mümkün olduğunca uzatmak. Ama bu prensip bazen bozulabiliyor. Kendisi gibi işi gücü/hali vakti yerinde bir sevgili edinilince, o sevgilinin de kurulu bir düzeni, yani tek başına oturduğu şahane bir evi olunca, kısa sürede o sevgilinin evine “kapak atılıyor”. Genelde bu kadınların hemen evlenmek, çoluk çocuğa karışmak gibi dertleri olmadığından bu “yerleşme” hali tabii ki adamın hoşuna gidiyor. Geçenlerde bu duruma tıpatıp uyan bir iki kişiyle konuştum. Erkek gayet memnundu halinden. Fakat kadın 9-6 çalıştığı için yıprandığını söylüyordu bu “yerleşme” halinden. Çocuk (adam yani) part time çalışıyormuş, yani neredeyse hep evdeymiş. Arıza çıkması normal tabii. Çünkü ikinci bir anne evi gibi bu (çocuk) adamlar için sevgili evleri. Kadın güya güçlü taraf (evi barkı olması bakımından), ama bakınız sanki temelde yine yıpranan o. Günümüzde, yine gün be gün...
Nişantaşı’nda ikili bir hareket
İlki geçen haftalarda gerçekleşen “Icons Of Fashion” partilerinin yarın gece ikincisi yapılıyor. Yine birbirine yakın iki şık Nişantaşı otelinde. Önce Park Hyatt’ın terasında mini bir defile ve kokteyl. Sonra Sofa Otel’in terasında geç saatlere kadar süren parti. Bu kez defileyi yapacak olanlar Ezra&Tuba Çetin kardeşler. Nişantaşı’na -üstelik bu mevsimde- hareket getirdi Icons Of Fashion seri partileri, orası kesin...
Yeni iPhone
Apple’cılar bu işi biliyor. iPad’den sonra şimdi de iPhone’un yenisini, yani iPhone 4’ü çıkarmışlar. Habire yeni ürün, yeni tasarım, yeni pazarlama... Ve her seferinde kitlelerde uyandırdıkları “buna da sahip olmalıyım” hissinin hiç bitmemesi, bu istikrar, cidden inanılmaz... Yeni iPhone’da beni ilgilendiren tek ama tek özellik şu oldu: Bataryasının diğer iPhone’lara göre yüzde 16 oranında daha büyük olması. Böylece iPhone 4’ün bir önceki iPhone serisine göre batarya ömrü daha uzun olacakmış. Malum, çok çabuk bitiyor elimizdeki iPhone’ların şarjı, zırt pırt. Yenisinin en çok bu özelliğini sevdim, kalan detaylar fasa fiso geldi.