Paylaş
“Automatik” adlı bu şarkı ıngilizcedir ve türü elektro poptur.
Düğündekiler ise -doğal olarak düğünde oldukları için- kolbastı filan oynar. Klipteki ana fikir, çelişkilerin kardeşliği midir yoksa ayrı kulvarların güller açan dalıyız mı denilmektedir, tam emin olmayız.
Ama klibin cin fikirli ve esprili olduğu su götürmez...
Bedük, şubat ortası çıkaracağı “Go” adlı yeni albümünün şarkılarını bembeyaz stüdyosunda bana dinletirken de sürekli kafasındaki yeni klip projelerini sıralıyordu.
“Bak” diyordu heyecanla, “Bu şarkıya da şöyle bir klip düşünüyorum”.
Bedük işte böyle bir adam: şarkıların sözlerini yazan o, besteleyen o, stüdyoda tek başına günlerce düzenlemesini yapıp tek tek kaydeden o, miksleyen o, yetmedi albüm kapağını tasarlayan, şarkısına çekeceği klibin fikrini bulan da o...
Tek kişilik bir fabrika yani.
“Yorulmuyor musun?” diyorum. Hayır, yorulmuyormuş.
Bir başkasına “şöyle bir şey istiyorum” diye laf anlatmaktansa, her şeyi tek başına yapmayı yeğliyormuş.
Çünkü Bedük yıllarca yapmak istediklerini birilerine anlatmaktan ve bir türlü anlaşılamamaktan dolayı pes edenlerden...
Dolayısıyla epeydir tüm riski alıp her şeyini kendisi yapıyor. Plak şirketi de kurmuş, albümünü oradan çıkartıyor.
Sadece dağıtımını br başka firmaya veriyor.
Sonuç? Karşımızda iri cüsseli, sürekli takım elbise giyen, kel, sakallı, çoğu zaman gözlüklü imajıyla ıngilizce dans şarkıları söyleyen nevi şahsına münhasır bir star var. Başarmış yani.
Peki para kazanabiliyor mu?
“Evet” diyor, “Sürekli konserler oluyor. Ayda üç-dört tane en az”.
Daha ne olsun? Ayrıca Bedük sahnesine de yatırım yapıyor.
20 şubat’ta Maslak The Refresh Venue’de vereceği yeni albüm konseri için sahneye “tam da kafasındaki gibi” bir ışık sistemi kurdurmuş. “şahane olacak” diyor.
MANTI EŞLİĞİNDE ELEKTRO POP!
İyi de bu adam nereden çıktı? Yıllarca yurtdışında yaşadı da, sonra Türkiye’ye filan mı geldi? Hep öyle zannediliyor çünkü.
Hayır, Serhat Bedük Ankaralı. Bilkent Grafik Tasarım mezunu.
İstanbul’a geldiğinde önce bir reklam ajansında çalışıyor. Sonra diyor ki, “Benim yapmak istediğim şey müzik”. Aykut Gürel’e götürüyor çalışmalarını. Gürel risk almak istemiyor, ona Türkçe bir albüm yapıyor.
O Türkçe kaseti gösteriyor bana Bedük. Kapaktaki adamı tanıyamıyorum tabii.
Saçlar ekilmiş, boyatılmış; şimdiki adamla alakası yok...
“O albüm bana neyi yapmamam gerektiğini öğretti” diyor Bedük.
Ve işte sonra kendi başına kendi yolunu çizmiş.
Tam o sırada stüdyoya mantı ve çiğ börek siparişleri geliyor.
Çok acıkmış Bedük, deyim yerindeyse “götürüyor” mantıyı. Ne diyeyim; elektro pop şarkıları eşliğinde mantı yemek de güzel oluyormuş. Tıpkı düğün salonunda dans şarkıları söyleyen klipteki Bedük gibi...
Esas ilham kaynağı Barry White
Bedük’ün “Go” albümünde benim en favori şarkılarım “Let Me Go”, “Love Tonight” ve “We Are The One” oldu. Ama Bedük, “Electric Girl” şarkısına çekecek ilk klibi. O daha hızlı bir dans şarkısı.
Ben daha -nasıl demeli- akustik yanı da olan, orta hızlı tempodaki şarkılara takıldım kaldım. Onlara bayıldım.
Bedük’ün ilham aldığı şarkıcılar kimler peki?
Başta Bee Gees, sonra Duran Duran, günümüzden ise Jamiroquai. Ama en çok Barry White! Onun gibi kendi dans şarkılarını yazıp söyleyen bir adam olmak istermiş Bedük. En büyük ilham kaynağı meğer oymuş.
Bedük, Hande Yener’e ne diyor
Sormadan olmaz. Elbette soruyorum. Neyi?
Tabii ki Hande Yener’in yaptığı elektronik popu nasıl bulduğunu...
Bedük bu sorudan sıkılmış. şu açıdan: “Hep benim Hande’ye laf çakmamı beklediler, bunu istediler. O yüzden...”
Ama fikrini sakin bir şekilde söylüyor tabii: “Bence ilk başta iyiydi. Sadece sonra tüm şarkılar birbirine benzemeye başlamıştı. şimdi de duyduğum kadarıyla tamamen bildik popa dönmüş.
Nasıl olabiliyor bu, o zaman hangisi gerçek olandı?”
Paylaş