Paylaş
Toplu uzay aracımız “vapur”, gezegen limanına yanaşmadan evvel -yaklaşık 20 dakika filan- iki sokak müzisyeninin mini konserini dinledim içeride.
Böylece ilk kez vapurda yapılan konserlere de denk gelmiş oldum.
Uzun süredir duymadığım bir şarkıyı söyledi iki amatör müzisyen: Bana bir masal anlat baba...
Vapurdan iner inmez dosdoğru yukarıya, Kadıköy gezegeninin en meşhur burgercisine doğru yürümeye başladım: Basta’ya.
Çünkü Gaye Su Akyol’un “Hologram İmparatorluğu Kuruluyor” adlı belgeselinin gösterimine henüz iki saat vardı ve tabii bir dünyalı olarak acilen karnımı doyurmam gerekiyordu.
Ama heyhat, Basta ağzına kadar doluydu, oturmak pek mümkün değildi.
Zaten bu Kadıköy gezegeni mekanları ne zaman gitsem hep ağzına kadar dolu oluyor.
COOL BİR YER BU “YER”
Soluğu Moda’daki Yer’de aldım. “Yer de ne?” demeyin, mekanın ismi Yer.
Acayip cool bir yer bu Yer. Nitekim böyle cümle kurunca kelimeler ikizleniyor, yapacak bir şey yok.
Neyse, Yer’in sebzeli burgerini mideye indirdikten sonra Kadıköy Sineması’na doğru yürümeye başladım.
Kadıköy Sineması’na ilk kez geliyorum. Meğer çok eski bir sinemaymış.
Hatta salonlardan birini 54 yıl önce bir İtalyan mimar yapmış.
Bu salona hiç dokunmamış, öylece bırakmışlar.
Salona girer girmez İtalyan mimarın 54 sene önceki fütüristik kafasına hayran oldum, burada acilen Fritz Lang’in Metropolis’i gösterilmeli diye diye (içimden) coştum.
Salon koltuklarının fena halde Türk işi “rahatsız” yeni/modern oluşuna ise en derininden bir “pöfff” çektim.
HEP “OLDURUYOR”
Nihayet Kadıköy gezegenine sebebi ziyaretim perdede göründü: Gaye Su’nun Hologram İmparatorluğu belgeseli.
Aslında bu belgesel daha çok Gaye’nin bir önceki albümünün yapım aşamasını anlatıyor. Yurtdışı konser görüntüleri ve Gaye’nin bir Japon radyosuna verdiği röportajdan kuplelerle beraber...
Bir de Gaye’nin dünyasına dair izler: Babası Muzaffer Akyol ve çocukluğunda dinlediği eski alaturka şarkıların ona olan pozitif etkisi.
Yine de Gaye’nin bol katmanlı dünyasını azıcık teğet geçmiş bir belgesel bu.
Sanki bir ilk adım, devamı gelecekmiş hissi veriyor.
Son zamanlarda Avrupa’da konserden konsere, festivalden festivale koşan ve elde ettiği başarıyla “oralarda” daha çok taçlandırılan Gaye Su Akyol’un bu belgeseli de müziği gibi yenilikçi aslında.
Daha önce böyle bir şey yapılmamıştı. Gaye yapmış oldu.
Son albümüne adını veren şarkıda üstüne basa basa dediği gibi: İstikrarlı hayal hakikattir. Gaye hayallerinden belli ki hiç vazgeçmiyor ve sonunda hep olduruyor.
Büyükada’da boşanmanın dayanılmaz hafifliği
Pek az kişi biliyor, Yılmaz Erdoğan ve Belçim Bilgin’in boşandığı yer Büyükada Adliyesi.
Gitmişler, orada sessiz sedasız boşanmışlar.
Daha önce de burada boşanan sosyetik çiftler olmuştu.
Demek ki orada bu işlemi gerçekleştirmek hem pratik hem de ilginç bir şekilde
romantik.
Boşandıktan sonra By Şükrü’de baş başa bir yemek de yemiş eski karı koca.
Hani şehirde boşansan, “Hadi görüşürüz, bay bay!” der gidersin ya.
Büyükada’ya geldiğinde öyle olmuyor belli ki, “E hadi bir yemek yiyelim” oluyorsun, muhabbet ediyorsun, öyle hemen “Sen yoluna ben yoluma, çok mutluyum artık, sen tak kimi istersen koluna” diyerek Türkçe poplanamıyorsun...
Belki bu “son tango” üzerine bir film çeker Yılmaz Erdoğan ileride, belli mi olur?
Orkun Işıtmak’ın gelinliği
Altın Kelebek’te en iyi YouTuber ödülünü alan Orkun Işıtmak geçtiğimiz günlerde Instagram hesabında gelinlikli fotoğraflarını paylamış, o klişe tabirle sosyal medyayı sallamıştı. Orkun’un takipçileri, müdavimleri elbette bu prenses model gelinliğe gülüp geçtiler.
“Orkun bizi trollüyor” dediler, tatlı tatlı yorumlar yaptılar. Ama şu da bir gerçek: Orkun nasıl gündem olacağını, “Ne yaparsam şimdi beni konuşurlar”ı çok güzel çözmüş.
Paylaş