En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Evet, Kylie Minogue çok ama çok sevimliydi, şovu sıradandı. Çünkü:
Belli ki sahnesinin sadece yarısını İstanbul’a getirebilmişti. Çünkü Kuruçeşme Arena’nın sahnesi alengirli şov yapmak için hem küçük hem de az oyuncaklı (yani inen çıkan, dönen platform mekanizmaları yok. Ya da var, ama yapılmamış).
Bu yüzden dekorun değişmesi gereken yerlerde sahneye görevliler girmek zorunda kaldı. İlk bölümdeki hoparlör dekorlarını mesela, gözümüzün önünde alıp götürdüler. Herhalde Paris konserinde filan böyle olmamıştır. Olduysa daha fena tabii.
Kylie hemen hemen hiç dans etmedi, dansçıları onun etrafında dönüp durdu sadece. Bu hareketsizliği geçirdiği hastalığa (meme kanseri) yorduk. Belli ki doktorları kendisini fazla yormasını istemiyordu.
Kylie konserin ilk başındaki mor kostümüyle yüzde elli Petek Dinçöz yüzde elli Gülşen, slow şarkısını söylerken/seyircilerin kameralarına poz verip gülücükler dağıtırken ise yüzde yüz Avustralyalı bir Emel Sayın gibiydi. Hali, tavrı, gülücükleriyle valla tıpkı Emel Sayın’dı Kylie. "Çile Bülbülüm"ü söyleyecek kıvama gelmişti. Bu kadar olur...
Şovdaki geçişler sinemalardaki on dakika araları andırıyordu. Mesela Amerikan futbolu temalı şov bitti, ardından valsli bir başka bölüm başlayacak diyelim. Arada kostümler, sahne atmosferi değişsin diye bir dakikaya yakın bekliyordunuz.
Ki böylesi konserlerde bu affedilir şey değil. Çünkü anında enerjiniz düşüyor, dikkatiniz dağılıyor, yanınızdakiyle laga luga yapmaya başlıyorsunuz.
Sahneden seyirciye hiçbir şekilde enerji akmayınca, kimseler coşmayınca (seyirciler televizyon karşısında zap yaparmış gibi bir ruh haline girdi) en sonunda sohbete başladı Kylie. Epey bir süre öndeki seyircilerle sohbet etti. Habire manzaraya, Boğaz’a dikkatimizi çekti. Türkçe laflar etti. Bu halleri çok sempatikti gerçekten. Puan topladı yani.
* En beğendiğim şov "beach party" temalı olanıydı. Kylie’nin denizci kıyafetlerinden esinlenerek yapılmış kıyafeti de hoştu (denizci çizgilerinin adamı J.P Gaultier yapmış zaten).
Sahne önü biletleri az mı satıldı yoksa bilet alanlar gelemedi mi bilmiyorum ama, konser başladığında sahne önünün yarısı boştu. Demek ki 350 liralık biletler fazla geldi insanlara. İlerleyen dakikalarda boş alanlar dolsun diye dışardan insan getirildi.
Çünkü bir kadın görevlinin, telsizine "Burası boş kaldı, adam lazım" dediğini duydum.
Nil Karaibrahimgil’esordum, "Nasıl buldun şovu?" diye. "Söyleyeyim de yaz di mi? Söylemiycem" dedi.
Beyanat vermekten kaçındı yani, teessüfler Nil...
Şebnem Dönmez, Bora Uzer ve sevgilisi bir ara epey eğlendiler.
Bu arada Bora, Türkçe albüm yapıyormuş. "Ben çıksam o sahneye, nasıl azdırırdım bu milleti" diyordu. Haklı da...
Hemen önümdeki Kuveytli gençlerden oluşan grup en çok eğlenenler arasındaydı. Yeşim’le onlardan feyz alıp, son şarkıda (I Should Be So Lucky) biz de "yallah, yallah" diyerek sallanmaya başladık...
Bis yapmaz diyorduk, ama Kylie yaptı ve bir değil, üç şarkı söyledi. Konser bitmek bilmedi yani.
Sonuçta Kylie cidden sevimliydi, ama bir önceki turnesi "Showgirl"e göre zayıftı yeni şovu. Biraz gazino programı tadındaydı her şey...
ŞEHİR ATLASI
PARTİ: Bu akşam Kuruçeşme’deki Planet Spor Kulübü’nün üstündeki Balcon’da "Party Deluxe"ün ilki yapılıyor. Gitmeyi düşünenlere uyarı: Hayli şık şıkırdım olmak gerekiyormuş.
SİGARA YASAĞI: 19 Mayıs itibariyle başlayan sigara yasakları restoran ve kafelerde de başladı zannediliyor. Oysa öyle değil. Önümüzdeki yıl başlıyor restoran/kafeler için yasak. Ama kafa karıştıran sadece bu da değil. Mesela Kylie Minogue konserini izlerken dediler ki, "Yasaya göre burada da yasak sigara içmek". Açık havada yapılan her türlü spor/kültürel faaliyet alanında da içilemiyor ya sigara, o yüzden. Sonuç olarak, konserde sigara tüttüren vardı tabii.
MEKAN: Dün gece açılan Cahide Sayfiye’nin sahne kısmı genişlemiş. İnen/çıkan platform ve yürüyen bant yapmışlar.
Atmosfer ise biraz (koyu kırmızı) Şangay biraz (cafcaflı/çiçekli) Rio karnavalı arasında gidip gidip geliyor.
Garsonların yaptığı illüzyon şovlara dikkat, havada masa uçuruyorlar! Yeni yapılan barın altındaki akvaryum ise Digiturk’un radyo kanallarını açtığınızda karşınıza çıkan hipnotize akvaryum gibi olmuş.