Paylaş
Eda Ece de o azınlıktan.
Marmaris tatilinde çekilen ve Kelebek’te yayımlanan mayolu fotoğraflarının ardından spora başlayan Eda Ece sosyal medyasına şöyle esprili bir not düşmüş:
“Spora uyandım. İnsanlar değişebiliyor. Zaten Mars, Koç. Sevmesem de başarabilirim. Gazetedeki antiloba inanma.”
O zaman bir burçdaşı olarak Eda Ece’ye notlarımı ileteyim:
◊ Abartmayınız Eda Hanım, fotoğraflarda gayet iyi görünüyordunuz.
◊ En fit insan bile denizde, özellikle öğle vakti çekilen fotoğraflarda fena çıkabiliyor. Suçlu güneş ışığı, ayağa kalk!
◊ O yüzden akşamüstü denize girmek ve o şekilde çekilmek en güzeli.
◊ Ama spor yapmak -bu sıcaklarda zor olsa da- şahane bir aktivite, devam Eda Hanım!
Amsterdam değil Doğubayazıt
Doğubayazıt Stadyumu’nda yapılan Ağrı Dağı Müzik Festivali’ndeki coşkulu görüntüleri izleyince...
◊ Keşke orada olsaydım, nefis bir izlenim yazısı çıkardı diye söylendim.
◊ Pandemi öncesi yazlardan birinde Van’da yapılan, daha küçük bir organizasyonu hatırladım. Yaz ortası gitmiş ve çok da eğlenmiştim.
◊ Bu arada 30 bine yakın kişinin katıldığı belirtilen festivali Hikmet ve Ahmet Eraslan kardeşlerin Dosso Dossi markası düzenlemiş. Videolarda gördüğümüz DJ de Dosso Dossi Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan’mış.
Galataport’a güvenlikten geçip girmek
Galataport’un girişlerine güvenlik sebebiyle x-ray cihazları kondu.
Diyelim ki sadece deniz kenarında koşmak ya da yürümek istiyorsun.
Niyetin Galataport içindeki dükkanlarda alışveriş yapmak ya da restoranda oturmak değil.
Ve koşarken ara verip güvenlikten geçmek zorunda kalıyorsun.
Tek kelimeyle can sıkıcı ve tuhaf.
Keşke başka bir çözüm bulsalardı.
170 kilometre uzunluğundaki binada yaşamak
Araştırmalar gösteriyor ki gelecekte iklim değişikliği, hava kirliliği ve suların yükselmesiyle yaklaşık 1 milyar insan yaşayacak yeni yerler aramak zorunda kalacak.
Suudi yönetimi de bu ihtiyacın bir kısmını karşılamaya aday olduğunu geçen yıl “The Line” projesiyle açıklamıştı. Neom mega-şehri projesinin ilk ayağı olan The Line’a dair geçen yıl bilinenler kısıtlıydı.
Sadece 170 kilometre uzunluğunda ince bir şerit olarak tasarlanacağı açıklanmıştı.
Bir de içinde araba, otoyol ve cadde bulunmayacağı...Ve şimdi The Line’ın nasıl bir tasarımı olacağı açığa çıktı. Haliyle tasarım ve mimari dünyası şimdi bunu konuşuyor.
Meğer The Line aynalı cephelere sahip, 500 metre yükseklikte ve yine daha önce açıklandığı gibi 170 kilometre uzanan çılgın bir tasarım anlayışına sahipmiş.
Tasarım sitesi Dezeen’e göre bu mega yapının tasarımı Amerikan mimarlık stüdyosu Morphosis’a ait.
Tamamlandığında dünyanın en yüksek 12’nci binası ve açık ara en uzunu olması planlanan The Line’da
9 milyon kişi konaklayabilecekmiş. Yuh diyorum!
Bilimkurgu filmlerindeki şehirleri andıran The Line’da yaşamak, çöl ortasında ayna kaplı bir kibrit kutusunda yaşamak gibi olurdu sanırım. En azından tasarıma bakınca hissiyat bu.
Paylaş