Dereden tepeden

Absolut’un armutlu votkası Pears’i tanıttığı partide Madonna’nın "What It Feels Like For A Girl" şarkısına zamanında remiks yapmış, ünlü Hotel Costes serisinin de yaratıcısı olan Fransız dj Stephane Pompougnac da varmış. -Mış diyorum, çünkü adamı fark eden kişi aslında Tolga Sezgin. Nitekim Stephane’ı fark eder etmez ertesi gece Dans Yaz’da çıkartmak istemiş Tolga. Ama Türkiye’den ayrılıyormuş adamcağız, olmamış.

n Dans Yaz demişken, türlü aksiliklerle açıldı burası. Gökyüzü projeksiyonu çalışmadı, filan. Neyse ki, ikinci hafta aksilikler giderildi ve yavaş yavaş oturmaya başladı mekan. Tek handikap, mekan çok büyük olduğu için ne kadar insan gelse de boşmuş gibi görünmesi. Ona da bir çare bulur Dans’çılar diye düşünüyorum. Malum, mekanın her metrekaresi dolmasa içi rahat etmiyor insanların. İlla dip dibe/sırt sırta eğlenmek istenir, bundan ayrı bir zevk alınır ya, o bakımdan.

n Hafta sonunun sürprizi Şehrazat’la tanışmak oldu. Sarıyer sırtlarındaki şahane evinin bahçesinde bizi ağırlayan Şehrazat’ın enerjisi cidden müthiş. Hemen sarıp sarmalıyor insanı... Saatler süren sohbet sırasında son yaptığı şarkılardan bazılarını dinletti Şehrazat, kendi sesinden. Şarkılardaki dumanlı sesi o kadar coşkuluydu ki, "Albüm yapmalısınız" diye tutturdum. Meğer sanatçı arkadaşları yıllardır söylüyormuş, ama yanaşmıyormuş Şehro. Yine de yapmalı derim ben. Yapmazsa albüm, valla olmaz. Malum: Sinir var hepimizde!

Gece hayatı sekse teşvik eder mi

Gece hayatı insanı baştan çıkarıyor, orası kesin. Bakınız, pek gece hayatı olmayan ve epeydir sevgilisiz yaşayan bir kadın arkadaşım geçen haftalarda eğlenmeye çıktı. Sonuç? Bir adamla tanıştı. Onuncu dakikada öpüşmeye başladı. Onbeşinci dakikada adam bizimkinin poposunu elliyordu. Yirminci dakikada, "Hadi bize eyvallah" deyip dışarı çıktılar.

Oysa o arkadaşım hep duygusallıktan, romantik yemeklerden bahsederdi. Ancak ve ancak bu aşamalardan sonra bir erkek onu yatağa atabilirdi. Ama işte gece kulübünün baş döndürücü karmaşası, müziği, artık her neyiyse, bizimkini hızlı davranmaya yönlendirdi bir anda.

Sadece alkolle açıklanamaz bu seksi vaziyet. Basbayağı geceye özgü bir durum bu. Çünkü gündüz vakti böyle şeyler yapmanızın yüzdesi eminim daha azdır.

Gündüz üzerimize yapıştırılmış kimlikle, sıkıştırılmış versiyon yaşar gideriz.

Ama gece olunca, t-box kutusundan çıkmış buruş buruş tişört misali esas ruh peydahlanır ve atlar her şeye. Bu yüzden sabah uyanılınca genelde pişman olunur ya!

Yeter ki salın, hemen kaparlar!

Gece hayatında bir de durup dururken tanışılanlar var. Siz bardan içki almaya çalışıyorsunuzdur, aynı anda 15 kişiyle beraber... Derken yanınızdakiyle göz göze gelir, konuşmaya başlarsınız.

Espriler, bıdı bıdı konuşmalar... Ve bir bakmışsınız pistte dans ediyorsunuz.

O yüzden yeni biriyle tanışmak istiyorsanız, bardan içki almaya giden gönüllü arkadaş siz olun! Bırakın grubunuzdaki diğerleri pistte süzülüp dursun. Çünkü gece hayatında çok dans edene herkes bakar, ama kimse yanaşmaz, unutmayın! Dans, iddiadır. Ve iddialı insandan herkes korkar.

Onun yerine ’salınmayı’ tercih edin. Ama salınmanın da bir adabı var tabii. Erotik salınmak lazım. Öyle öküz gibi salınırsanız hoş olmaz tabii. Salınırken şunlar olabilir mesela: Birisi aniden gelip sizden ateş isteyebilir. Bir başkası, "Siz dans etmiyorsunuz, hayrola?" diye abuk bir muhabbet başlatabilir. Daha da ötesi, "Ah pardon ya, sizi birine benzettim" deyip tanışmak için bahaneler uydurabilir. Bu yüzden işte, tekrar ediyorum: Salınmak İYİDİR.
Yazarın Tüm Yazıları