Paylaş
Dahası, laf olsun diye değil gerçekten Akalın dibine kadar doğal. Çat çat konuşuyor. Arada “Ay bunu demese miydim?” oluyor. Sık sık “Öyle bir dünya yok” diyor.
Şıkır şıkır Moschino terlikleri, Missoni tulumuyla röportaj mekanı Bella Sombra’ya geldiğinde, “Gözümde gözlükle fotoğraf çeksen? Kapatıcı yok yanımda, hem bak gözlüklerim Prada” diyerek gülüyor. Kısacası Akalın hem eğlenceli hem dobra.
Onunla bayrama özel her şeyi konuştuk: Kocasını, Hande Yener’i, Sinan Akçıl’ı, sahte tıklanma meselelerini ve neden aynı müziği yapmak zorunda olduğunu... Hepinize iyi bayramlar!
* Röportaj başlamadan önce çocuk muhabbeti yapıyorduk. Bari oradan başlayalım. Hira hayatında neleri değiştirdi?
- Daha iyi bir kız oldum! Tırnaklarımı söktüm. Bak törpülemedim, söktüm diyorum (gülüyor).
* O kadar kötü bir kız mıydın yahu?
- O işin gırgırı. Ama her şeyin altında başka bir şey arardım. Yıllar geçtikçe, kazık yiye yiye, insanlara güvenini kaybedip tuhaf bir şey oluyorsun. Karakterin değişiyor. Ama evlat sahibi olunca duygusallaşıyorsun. Bunu sadece anneler yaşamıyor, babalar da yaşıyor.
* İkinci çocuk düşünüyor musun?
- Şu an değil, ama ileride olabilir. Ama tabii Okan Bey’in kıskançlıkları devam ederse sanmıyorum (gülüyor).
* Biraz kıskançlık iyidir ama...
- Herkes ister, ama fazlasını değil. Bakma, ben de kıskancım. Onun spor hocasını eve sokmuyorum!
* Spor hocası kadın mı?
- Yo hayır, erkek. Ama bensiz vakit geçiriyorlar ya. Kıskanıyorum!
* Peki nasıl denge kuruyorsun?
- Kuramıyorum ki! (Gülüyor) Aslında kocamın içinde çok beyefendi kişilik var da, her zaman ortaya çıkarmıyor. Ama aramızda gerçekten güçlü bir sevgi var. O üzülmesin diye her şeyi pöf pöflüyorum. Aman aman diyorum. Sadece biraz gereksiz kıskançlıkları var.
* Eh göz önündesin, popülersin...
- Ama evde pijama terliğim ya! Beni evde görsen, böyle gezme istersen adamı soğutacaksın dersin! Geçenlerde saçıma fön çektirdim. “Hayırdır” dedi, “Nereye?” Dedim ki “E sana çektirdim”... “Yok anam yok” dedi, “Git makyajını sil!” (Gülüyor) Ben de seviyorum kıskanılmayı, ama fazlası... Ay, adamı şikayet eder gibi oldum. Söylen söylen... Sonuçta insanın hayat arkadaşı olması güzel bir şey. Bir kere iyi ki çok genç evlenmemişim. İyi ki gezmiş, iyi ki bar bar dolaşmış, iyi ki o sokak kızı olmuşum! Şimdi gözüm hiçbir şeyde kalmadı. Bence güzel bir evlilik yaptım ve çok sevdiğim için Okan’a bir evlat verdim. Çünkü ben ilk zamanlar istemiyordum, çocuk düşmanıydım. O da yapıldı, eyvallah. Ama ondan sonrası inan sabır ve tahammülle alakalı şeyler. Sen karşındakini kendin gibi düşünürsen o evlilik ilerliyor. Bir de görüyorsun adam işin kolaylaşsın, yürüsün diye bir sürü güzellik yapıyor. Seni senden daha fazla düşünüyor. Sen de öyle düşünmek zorundasın. Onun kötü günü oldu, hadi bana eyvallah diye bir kafaya girersen olmuyor. Çocuk yapacak olanlara ben hep şunu diyorum, doğru adamı bulduysan yap. Öteki türlü sevimsiz oluyor. Çocuğa da günah.
MİNİ ETEK PROBLEMİNİ DE AŞTIK!
* Ne diyorsun son dönemde olanlara? Mesela Bade İşçil-Malkoç Süalp olayına?
- Bade’ye çok üzüldüm. Başıma gelse aklımı oynatırdım. Bir de her şeyi bırak, evlenirken neye bakacaksın biliyor musun? Adamın babasına! Bence öyle. Mesela Okan’ın babası iş manyağı. 15 yıldır tatile çıkmamış. Gayet mazbut yaşıyor. Ona bakınca görüyorum, Okan yaşlanınca böyle olacak diyorum, oh ne güzel! Evine bağlı, çocuklarına düşkün, iş manyağı... Bizimkinin tek kusuru zamansızlık, çok çalışması.
* Okan’ı üç kelimeyle anlatsan?
- Merhametli, çok iyi bir baba ve eş. Bir de iyi arkadaş. Şikayet ediyorum ama çoğu kadınla yapamayacağım dedikoduyu onunla yapıyorum.
* Senin üzerinde egemenlik kurmaya çalışıyor mu?
- Yooo, o zaman adios! (Gülüyor) Sadece ilk başta bir mini etek problemimiz vardı, onu da aştık seneler sonra.
* Nasıl aştın?
- Giyerek! (Gülüyor) Eh, yasaklar delinmek içindir.
SİNAN NİSPET DEĞİL, O TARAKLARDA BEZİM YOK
* Geçenlerde albüm satış rakamlarıyla ilgili bir karmaşa yaşandı. Neler oluyor? Satışlarda kim önde?
- Samsun Demir’in diğer sanatçılarını koruması o kadar normal ki. Çünkü DMC’de çok sanatçı var. Yine de Samsun Bey satıştan inanılmaz mutlu. 65 bini geçtik. “Gölge’den sonra 100 bin olur” dedi Samsun Demir. Benim de hoşuma gidiyor. Çünkü Rekor albümü aceleyle çıkmıştı. O albüme giremeyen şarkıları da bu albüme koymuş oldum. Sadece bir kişiye ayıp ettiğimi düşünüyorum.
* Kime?
- Merve Özbey’e. Albümü çıkacaktı, kızın çıkış şarkısı olan “Şerefime Namusuma”yı aldım. Çok iğrencim, biliyorum! Ama şarkı işi kısmet işi. Tabii ki herkesin rızasını aldım. Ayrıca ikinci klibini ben çekeceğim Merve’nin.
* Peki Sinan Akçıl’la çalışman Hande Yener’e nispet olsun diye mi?
- Hiç o taraklarda bezim yok! O onunla çalışmış, bu bununla filan. Hatta dün Sinan’ın bas gitarcısı da bize geliyordu, aman abi kalsın dedim. O topa bu saatten sonra kimse beni sokamaz. Biz Sinan’la “Kusursuz 19” albümünde de çalıştık. Eski arkadaşım yani. En son Hira’ya yaptığı şarkıyı dinlerken “Ders Olsun”u dinletti ve “Ben alayım bu şarkıyı” oldum. Hiç nispet filan değil yani.
OKAN’LA HESABIMIZ KİTABIMIZ AYRI
* “Parayla yapılabilecek bütün görgüsüzlükleri yaptım” demiştin bir keresinde. Şu an nasıl yaşıyorsun? Az görgüsüz mü?
- Eskiden özel uçak tutalım derdim ekibe. Bodrum’dan Kıbrıs’a direkt uçak yok ya. Bir keresinde “Hadi” demiştim, “Tutalım”. Şimdi hiç yok öyle şeylerim.
* Okan Bey karışıyor mu harcamalarına?
- Yok, hayatta karışmaz. Bizim hesabımız kitabımız ayrı (gülüyor). Tabii ki evin tüm ihtiyaçlarını, bakıcıların paralarını filan Okan Bey ödüyor, ama benim çalıştığım, yediğim kendime. Ortak hesabımız da yok.
KAVGANIN NEDENİ O BİLARDO MAÇI!
* Hande Yener’le sosyal medya üzerinden üstü kapalı atışmalara ne diyorsun?
- Onunla olan bütün polemikleri gömdüm. Benim kırgın, küskün olduğum tabii ki bir-iki kişi var, ama bu dediğin zat bunların içinde değil. O hep konuşuyor, ama karşısında bir duvar var. Ben artık hiç konuşmuyorum.
* Bir önceki evliliğinin düğününe gelmiştim. Hande de oradaydı, o dönem çok samimiydiniz. Ben de bunu anlamıyorum. Sonra birden ne oldu?
- Bir gün Sinan’la Okan bilardo oynuyordu. Sinan oyunu kaybetti. Ben de sosyal medya üzerinden Sinan’a, “İnşallah aşkta kazanırsın” yazdım. Kavga, daha doğrusu darılma oradan başladı. “Ben bunda bir iyi niyet görmüyorum” diye yazdı Hande.
HANDE “YENGEN BİLE BİLİYORDU” DİYE YAZDI
* O zaman beraberler miymiş?
- Evet. Ben de, “Bilmiyordum ki beraber olduğunuzu” dedim. O da, “Senin yengen bile biliyordu” diye yazdı bana. Gölcük’teki yengem! Olabilir tabii, aşkta ne yaşadığını bilemezsin ki herkesin. Ki ben gerçekten bilmiyordum. Bazı şeyleri domuzluğuna yaptığım oluyor, ama o zaman hiç öyle bir derdim yoktu. Bir de onun genç evladı var, evi barkı var. Tabii ki para kazansın, iyi yere gelsin isterim. Yoksa benim ağzım yok mu, bir sürü şey diyebilirdim. Gitti Ersay’la (Üner) çalıştı mesela, ki benim hoşuma gitti. Çalışırken de hep söylerdim Ersay’a, “Git ona da Gülben’e de şarkı ver” diye. Bu arada Ersay’a da kızgın değilim, tebrik etti albüm çıktığında.
* Tekrar çalışır mısın Ersay’la?
Bir daha çalışır mıyız bilemem, ama Demet Akalın ismine hizmet etmiş birine kin duymam. Hiç öyle şey olur mu? O da çok para kazansın, iyi yerlere gelsin istiyorum.
* Senden hep kavga etmeni mi bekliyoruz acaba?
- Onu şarkılara bıraktım ya! Eskiden uğraşıyor ve her şeye yanıt veriyordum. Ama birkaç senedir baktım, o kadar çirkin duruyor ki... Gerek yok. Bana bir şey kazandırmıyor.
* Sezen Aksu da sana öyle demiş galiba...
- “Bütün şikayetlerini Twitter’dan yazmasan” dedi Sezen. “Ama Sezen” dedim, “O bana bunu dedi, bu da şöyle dedi”... Sezen de “Bunun kimseye faydası yok” diye yanıt verdi. Bu kafaya girmemde yardımcı oldu yani.
* Peki şarkılardaki atarlanma durumu da bir gün biter mi, merak ediyorum.
- Hayır, asla (gülüyor). Seviyorum onu. Acısını orada çıkarıyorum! Ben gidersiz yaşayamam ya. Ama normal hayatta o hikayem artık gömük.
UÇUK BİR ŞEY YAPMAM ÇÜNKÜ SATILMAZSA BUNALIMA GİRERİM
Müzikte cart diye başka bir şey yapamam. Çünkü beni dinleyen çok büyük bir kesim var. Belki yumuşak yumuşak değişiklikler olur ama çok uçuk şeyler yapamam. Yoksa 65-70 bin satamam. Satamazsam da bunalıma girerim! Ayrıca ya kabul edilmezsem ya sevilmezsem diye korkarım. Benim bununla ilgili çok derin bir problemim var zaten.
AJDA GİBİ 70 YAŞINDA SAHNE ALAMAM
Yaşlılıkla alakalı korkum yok desem yalan olur! 10 sene sonra fiziğim nasıl olacak, bu kadar popüler olacak mıyım, o tazeliği tutturacak mıyım diye düşünüyorum tabii. Herhalde tuttururum diyorum. Çünkü 20 sene öncesinde de aşk acısı çeken insanlar vardı, şimdi de var. Ama 70 yaşında Ajda gibi sahnede görmüyorum kendimi, olmaz yani. Onun çoluğu çocuğu yok. Hep kendine yatırım yapmış. Zaten söylüyor bunu. Ben en güzel yerde çekilirim herhalde.
SAHTE TIKLANMALARI KABUL ETSEM “TÜRKAN” 50 MİLYON DEĞİL 200 MİLYON DİNLENİRDİ!
* Sürekli Instagram’da yaşıyor gibisin...
- Herkes kadar bağımlıyım. Bir de dünya çapında 53. olmuşum. O da güzel bir şey. Instagram’da neden bu kadar çok takip ediliyorum biliyor musun? Hem çok aktif kullanıyorum hem de orada insanların, salı günleri mesela, tanıtım yapmasına izin veriyorum. Salı pazarı gibi. Çünkü çok küçük esnaf var. Önüne geçilemeyen bir pazar. Ben de reklam karşılığı bir şeyler koyuyorum. Yani Instagram’daki takipçinin hepsi hayranım değil.
* Takipçi satın alma olayına girdin mi?
- Hiç girmedim. Kendini kandırmaktan başka bir şey değil. Ben önümü görmek isterim.
* Sahte tıklanmalara ne diyorsun?
- Bana da teklif gelmiyor mu sahte tıklanma için, geliyor! Ama hiçbir zaman kabul etmedim. Çünkü şarkının nereye varacağını görmek isterim. Sahte tıklanmaları kabul etsem “Türkan” 50 milyon değil 200 milyon dinlenirdi! Paraysa en büyük para bende var, tıklatırdım 200 milyon...
* Artık şarkılar anında 1 milyon tıklamaya ulaşıyor. Mesela Gülben Ergen’in şarkısı çıktığının ertesi günü milyona ulaşmıştı.
- Sallasam mı buradan Gülben’e acaba? (Gülüyor) Buradan dışarı çıktığında duyuyor musun o şarkıyı? Ben mesela kendi şarkımı duyuyorum orada burada. Bir şarkı dışarıda çalıyorsa, olay bitmiştir. Mesela “Ders Olsun” şu an 6 milyon tıklamada. 20 milyon yaptıramaz mıydım? Bunun maliyeti ne kadar biliyor musun? 1.5-2 milyar mı ne? Ama neden öyle bir sahtekarlığın içinde durayım? O kendi kendini kandırmak oluyor.
Paylaş