Paylaş
Vokali kapatıp şarkının sadece düzenlemesine kulak versen ve klipteki havalı/stil tiplere, hoş parti ortamına baksan “Vayy” dersin, “Ne iyi ne kaliteli iş”.
Ama gel gör ki vokale kulak verip sözlere bakınca şok geçiriyorsun:
- “Kıskançlıkta zirvesin anacığım, kızım bir kendine gel.”
- “Tek rakibim özel jetler bebeğim, sen ekonomi sınıfından çıkmıyorsun.”
- “Eski sevgilimin yerinde olsam ağzını bağlayıp da çöpe atarım.”
- “Sen kim köpek? Senin ağzını kırarım, senin o kafanı yolarım.”
Bu ne şimdi?
Dalga geçmek için yapıldıysa valla komik değil.
Keza Eylül Öztürk ciddi. Takipçilerine şarkısını şöyle duyurmuş:
“Siz istediniz ben yaptım.
Eski sevgilinizin yeni sevgilisine gönül rahatlığıyla laf sokun diye anacım.”
Oysa...
Atarlı giderli şarkılarıyla Türk popunda kendine has bir tarz yaratan Demet Akalın bile bu kadar kaba, bu kadar vasat ve kötü atarlanmayı aklına getiremezdi herhalde.
Yahut zamanında “Ayılık var senin hamurunda, çeksene elini” diyerek erkeklere ayar veren Ayşe Hatun Önal bile bu kadar ışıltı yoksunu lafı, üstelik bir hemcinsine karşı yazmaz, yazmayı kabul edemezdi.
Gerçekten yazık...
Yok mu bir babayiğit
Büyük kızların bitmeyen savaşında şimdi de Gülben Ergen’in başvurusu üzerine Seren Serengil’e üç günlük zorlama hapis kararı çıkmış.
Kızların bu savaşı sayesinde hem mahkemelerin ne kadar hızlı çalıştığına şahit olup şoke oluyoruz hem de daha önce hiç duymadığımız terimler duyuyoruz, sağ olsunlar.
“Zorlama hapis” de bunlardan biri.
Diğer kızlar da uzaklaştırma kararı aldırmaktan vazgeçsinler derim, artık yeni trend bu.
NOT: Tam bu yazıyı yazarken Demet Akalın ve Hande Yener’in beraber oynadığı, 2012 tarihli Morhipo reklam serisini izledim.
Aralarındaki polemiği o dönem iyi bir işbirliğine dönüştürmüşlerdi.
Yok mu şimdi büyük kızların hepsini aynı reklam filminde oynatıp bu çılgın küslüklere son verecek bir babayiğit ve cömert marka?
Ne de olsa her şey duygusal...
Özgün ruhları özenle korumalı
İrem Derici bir ödül töreninde sahneye çıkıyor.
Her zamanki gibi dinamik, kıpır kıpır, yerinde duramıyor.
Kendisine en iyi kadın pop müzik sanatçısı ödülünü verenlere teşekkür ediyor.
Sonra da hastanede yattığı günlerle ilgili, “Bildiğiniz gibi eşek cennetine gittim geldim” diye espri yapıyor, argo kullanıyor.
Her zamanki gibi yine kendi tarzında, aklına estiği gibi konuşuyor yani.
Ödülü ona takdim eden TBMM Başkanı İsmail Kahraman ise “Cennet cennettir” diyor, “Eşeklerin cenneti olmaz”.
İrem bu ayarı duyunca profesyonelce topu bilerek kendine atıyor, “Bana eşek gözlü derlerdi o yüzden” diyerek...
Şimdi bu olaydan sonra ister misiniz İrem Derici döpiyes etekle ödül törenlerine, sahneye filan çıkıp kendi tarzından tamamen uzak, ciddi cümlelerle konuşmalar yapmaya başlasın?
Yapamaz tabii, imkanı yok.
Keza yapmasın da...
Çünkü İrem Derici’yi hayranları bu doğal, bu dan dun haliyle sevdi.
Onu bu şekilde kabullendi. Onun bu yanı özgün.
Hepimizin çeşit çeşit orijinal yanı olduğu gibi.
Özgün ruhları özenle korumamız gerekiyor.
Herkesi aynı kalıba sokmak için uğraşırsak işte o zaman biteriz...
Justin depresyona girmesin de ne yapsın
Geçen pazar uzun uzun yazmaya doyamadığım Justin Timberlake’in “Supplies” videosu 18 Ocak’ta yayınlanmıştı. YouTube’da yayınlandığı ilk üç gününde 3 milyon civarında izlemesi vardı. Bu yazı yazılırken tıklaması 10 milyondu.
O tarihlerde yayınlanmış yerli videolara baktım.
Mesela Gazapizm ve Cem Adrian düetinin klipsiz hali 22 Ocak’ta yayınlanmış.
Cuma günkü tıklaması 1.5 milyondu.
Mandalina satarken söylediği şarkısı sosyal medyaya düşünce popüler olan Veysel Mutlu’nun 19 Ocak’ta yayınlanan “Vay Delikanlı Gönlüm” klibinin tıklaması şu anda 21 milyon.
Valla Justin bizim bu coşkun tıklanma rakamlarımızı görse eminim depresyona girer, “Dünya çapında yıldızım, o kadar ülkede hayranım var, üstelik uzun bir aradan sonra bir şarkı yayınladım ve bir haftada zar zor 10 milyon seyredildi” diyerek ağlardı garibim herhalde...
Cidden nasıl oluyor da bizdeki tıklanma rakamları kısa sürede sel gibi artıyor?
Sahte tıklanma iddiaları hep var. Ama o iddialar bir yana, aslında büyük çoğunluk müziği hâlâ YouTube’dan dinliyor.
Spotify, Apple Music, Fizy gibi platformlardan daha çok akıllı telefonlarda eller YouTube’a gidiyor. Ve dön dolaş tıklanıyor.
Nitekim müzik dinleme kültürümüz de benzersiz. Justin n’apsın?
Üç mavi adamın gösterisi nasıl?
Yurtdışı metropollerine gidip tiyatro ve gösteri takip edenlerin bir dönem listesinde olan şovlardan biriydi Blue Man.
1991’de başlayan bu hayli uzun soluklu ve herhangi bir kalıba sığdırılamamış müzikli, boyalı, interaktif şov yıllar sonra İstanbul’a geliyor.
13 Şubat’ta Zorlu PSM’de sahnelenmeye başlanacak Blue Man’i BKM’nin davetiyle Birmingham’da izledim.
Doğrusu birkaç yaratıcı bölümü dışında Blue Man’e bayılmadım, demode buldum.
Ama şu da var:
Salondaki İngilizler lateks kaplamalı üç mavi adamın her yaptığına çok güldü, hatta interaktif şovlarda kendilerinden geçti.
Bizde de özellikle çocukların hoşuna gideceğini düşünüyorum gösterinin.
Paylaş