Paylaş
Cumartesi gecesi, yani 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Karaköy sokaklarında
dolaşırken karşıma maskeli, yüzleri boyalı ya da çeşit çeşit kostümlü insanlar çıktı.
Bir mekanın Cadılar Bayramı partisinden çıkmışlardı.
Cadılar Bayramı ritüeli kendi içinde hoş, eğlenceli bir şey. Karşı değilim.
İsteyen kostümünü kapıp bir partide, isteyen evindeki tabutunda vampir dizisi izlemek suretiyle kutlar. Banane, bize ne...
Ama şu konuda çıkıntılık yapmaya hakkımız var:
Cumhuriyet Bayramı’nda çoğu mekanda Cadılar Bayramı partisi yapılması manasızdı, şık değildi, olmamıştı.
Üstelik Cadılar Bayramı denen hadise bugün.
Ama pazartesiye denk geliyor diye bazı mekanlar uyanıklık yapıp erkene aldı.
Hatta işi sentezleyenler dahi oldu.
Mesela Beşiktaş’ın ünlü mekanı Vogue’da “Cumhuriyet&Halloween” partisi vardı.
Ne demeli ki?
Kafası karışık ülkenin kafası her geçen gün daha da karışıyor...
‘Anne, neden balkabağı amblemi yok?’
Çok sevdiğim bir arkadaşımın cin çocuğu, televizyon kanallarının 29 Ekim nedeniyle koyduğu Türk bayrağı/Atatürk amblemlerini görünce annesine dönüp soruyor: “Anne neden balkabağı amblemi de yok?”Çocuklar her şeyin farkında. Bizden daha çok.
Estetik bir buluşma
Cumartesi gecesinden ‘estetikli’ bir masa muhabbeti.
Bana anlatan erkek tarafı.
Buyrunuz:
40’lı yaşlarında bir kadın. Aynı yaşlardaki bir erkekle çıkmaya başlıyor.
İlk gece ilk buluşma. Güzel bir yerde yemek, sohbet; her şey iyi hoş.
Konu güzellikten açılınca kadın şöyle diyor:
“Tamamen doğallıktan yanayım, insan kendiyle oynamamalı.”
Bunun üzerine adam sakin bir şekilde kadının yüzündeki estetikleri saymaya başlıyor:
Dudağında şu var, yanaklarında bu, alnında ise botoks...
Kadın şaşırıyor ama bozuntuya vermiyor, “Nasıl anladın?” diye soruyor.
Adam diyor ki:
“O kadar çok estetikli kadınla çıktım ki, uzman oldum. Ayrıca bende de dolgu var, merak etme biliyorum bu işleri.”
Paylaş