Çölün ortasındaki ‘Mad Max’vari festival

San Francisco’da yaşayan ve birkaç haftadır İstanbul’da tatil yapan bir arkadaşımız, günlerdir ne harika bir festival olduğundan bahsedip duruyor, ‘Burning Man’in. İlk kez bu festivalin ismini duyduğumuzu görünce de, bir hayli ayıplıyor üstelik.

En sonunda, işte dayanamayıp yazıyorum ‘Burning Man’i. Çünkü hem anlatılanlar etkileyici, hem de festival fotoğraflarında gördüklerim...

Man, ilki 1986’da San Francisco’nun Baker Beach’inde yapılan bir festival. Yaratıcıları da Larry Harvey ve Jerry James. Arkadaşların fikri şundan ibaret: Önce dev bir korkuluk yapıyorlar. Ama korkuluk dediysek, gayet sanat ürünü ve modern bir korkuluk. Ve bunu festivalin başlayacağı gece, çatır çatır yakıyorlar. Bu ateşle birlikte festival başlıyor. Başlayan ne?

Herkes kendi müziğini, kendi sanatını dilediği gibi icra ediyor. Sınır yok. Hatta istediğiniz gibi yaratıcı işler yapabilmeniz için, malzemeler de veriliyor elinize. Man, San Francisco sahilinden 90’ların başında Nevada’daki Black Rock Çölü’ne taşınıyor ve işte asıl o zaman müritleri çoğalıyor.

Her yıl yaklaşık 50 bine yakın insan, çölün ortasındaki bu acayip festivale, sınırsız özgürlük ortamına, bir haftalığına gidip, gerçek dünyadan uzaklaşıyor.

Burning Man, şu anda Amerika’nın en bohem festivali. Çölün ortasında olması nedeniyle ‘Mad Max’ filmini de anımsatıyor. Bu yıl 29 Ağustos-5 Eylül arasında düzenlenecek festivale önümüzdeki yıl iştirak etmek üzere içiniz kaynadıysa (mesela yani), www.burningman.com adresine girip, hem fotoğraflarına, hem diğer ayrıntılarına bir göz atın. Bu festivalin ruhu cidden bambaşka gibi...

Lütfen görmeyeyim seni...

Herkesin dilindeki şarkı, ‘İkili Delilik’in bestecisi 22 yaşındaki Halil Koçak, meğer sessiz sedasız albüm hazırlıklarına başlamış. Malum, genç bestecinin şarkısını duyar duymaz çok beğeniyor Sezen Aksu. Ve eleştirilere kulak asmayıp, albüme koyuyor hemen.

Sadece nakarat kısmı hariç, diğer dizelerdeki bazı sözleri değiştiriyor. Mesela şarkının ilk kısmı aslında şöyleymiş, ‘Artık düşsen yakamdan diyorum, seni kafama taktığım yetti.’

Bu
dizenin Sezen versiyonu da şu anda dinlediğimiz:

‘Artık hayatımdan çıksan diyorum, bu ikili delilik sona erse.’ Koçak’ın ilk albümünü

-kendi adıma- merakla bekliyorum...

ŞEHİR ATLASI

KLASİK BİR CADDE BARI ‘CARPE DIEM’: 10 yıllık bir geçmişi var Carpe Diem’in. Daha eskiler ‘Uno Bar’ olarak anımsayacaktır. İsmi değişmiş olsa da mekanın değişmeyen tek yanı, pub’ları andıran bar kısmı.

Hem Bağdat Caddesi’ne bakıyor, hem içeriye. Stratejik bir noktada yani. Zaten burası tam da ‘Cheers’ dizisindeki gibi bir mahalle barı: Herkes arkadaş, herkes birbirine aşina. Mönüsünde de her telden çalınmış. Karşıda oturanlar zaten bilir de, Avrupa Yakası’ndakiler ‘Canım çekti’ diyorsa, işte mekanın telefonu: (0216) 463 00 99



EN POPÜLER ERKEK KUAFÖRÜ ‘HEAD OFFICE’: Bir zamanlar Etiler’de Vehbi&Şükrü vardı. İşadamı kıvamında yahut ünlü erkeklerin hepsi orada saçını şekillendirirdi. Bu ikili yollarını ayırınca, rota Nişantaşı’ndaki Head Office’e doğru yöneldi. Şimdi kimi ararsanız orada saçını kestiriyor. Ben en son gittiğimde Ali Bayramoğlu vardı mesela.

Yararlanmak isteyenler için telefonu: (0212) 343 17 57
Yazarın Tüm Yazıları