Paylaş
Bir süredir şarkıcılar internetteki dinlenme oranlarına kafayı taktılar.
Youtube’ta ve ttnet’te ne kadar çok dinlendiklerinin rakamlarını övünerek veriyor, bunu bir başarı olarak sunuyorlar medyaya ve dinleyiciye.
Tamam, “dinlenmek” iyi bir şey. Tepkiyi direkt görebiliyorsun. Ne kadar çok kişiye ulaştığını da.
Ama bu bir başarı değil.
Başarı, şarkının satın alınıp alınmamasıyla ilgili bir şey.
ttnet’in “en çok indirilenler” listesinde var mısın yok musun, esas başarı bu.
Hele ki single çıkarttıysan. Tek kriterin bu.
Yoksa bir milyon kere dinlenmişsin, ama kimse gelip şarkını satın almadıysa ortada tuhaf bir sorun var demektir.
Sonra albümün CD net satışı önemli tabii.
Bazıları malum, hâlâ albüm için aldıkları bandrolü satış olarak gösteriyor.
Kısacası dinleniyor olmak güzel, ama şarkını satın aldırmayı başarıyorsan ey şarkıcı, o zaman övün işte kendinle.
Oraların garsonları
İtiraf etmenizde fayda var: İspanya, İtalya ya da Fransa’nın herhangi bir şehrine tatile gittiğinizde en çok nefret ettiğiniz şey mekanlardaki garsonların size “biricik” davranmaması değil mi?
Hatta çoğu zaman fazla cool, fazla sertler.
Siparişinizi anında almıyor ya da uzun bir süre getirmiyorlar.
Üstüne üstlük bir de bahşiş istiyorlar. Olacak iş değil!
Mutlaka yurtdışında herkesin garsonlarla papaz olduğu ya da olmaya ramak kaldığı bir anısı vardır.
Çünkü biz alışmışız ülkemizdeki garsonların şahane hizmet vermesine, bize paşalar gibi davranmasına.
Oralara gidince afallıyoruz. “Bu ne ya?” oluyoruz.
Oysa işte İngiltere Başbakanı David Cameron şaşırmamış. İtalya’ya tatile gitmiş eşiyle.
Bir kafeye oturmuşlar. Garson, “Çok yoğunum, size kahve getiremem” deyip gitmiş.
Cameron da bunun üzerine kahvesini kendisi gidip almış.
Bizim gazeteler olayı “garsondan fırça” şeklinde verdiler.
Oysa alakası yok. Oradaki garsonlar kendilerini “hizmetçi” olarak görmüyor. Müşteriye de “biricik” davranmıyorlar.
Sadece işlerini yapıyorlar. Gerisi umurlarında değil.
O yüzden, o garson Başbakanı fırçalamamış aslında.
Durumunu söylemiş ve çekip gitmiş.
Kişiler arası trekking
- SAMSUN DEMİR... Nihayet yapım şirketi Endemol, ondaki potansiyeli fark edip çok geç kalmadan jüri koltuğuna oturttu. Yarışmacıları orta halli Star Akademi jürisi daha şenlikli oldu böylece.
- CLAUDE CHALLE... Ünlü Fransız DJ, Helin Avşar’a verdiği röportajda Tarkan için “Sesi yok” demiş. Onun yerine Mustafa Sandal’ı övmüş ses olarak. Yüksek sesli müziğe maruz kala kala Challe’ın kulakları her şeyi birbirine karıştırmaya başlamış belli ki...
- MURAT BOZ... Hayranları sıkıştırıp duruyor. “O atılan sutyen değildi bir kere, fulardı” diye. Hımm, demek öyle. O zaman bu kurgu haberi fular olduğunu bile bile medyaya yanlış servis etmişler! Hem fular olması daha kötü yahu...
Paylaş