Paylaş
Yıl 2003... Çelik’in yaptığı bazı şarkıların (“Hercai” başta olmak üzere) aslında kendisine ait olduğunu öne süren gizemli bir kadın çıkmıştı ortaya: Ayşe Ersoy.
Çok geçmeden bu “beste krizi” bambaşka bir olayın ortaya çıkmasına vesile oldu: Dost Tarikatı!
Ayşe Ersoy bu grubun lideri İhsan Güven’in, nam-ı diğer Dost’un eski eşiydi. Çelik de Güven’in “aydınlanma” toplantılarının sıkı müdavimi.
Ayşe Ersoy’la o günlerde Aktüel için bir röportaj yapmış ve içinde bulunduğu gruba dair şu bilgileri öğrenmiştim:
“Her şeyimizi ona danışıyorduk. Gruptaki insanlar evlenecekleri, ayrılacakları, çocuk yapacakları, hatta yapmayacakları zaman bile ona sorarlardı!
Hayatta yapılacak ne varsa ona danışılırdı. Kazara kendisi düşünüp karar alanları da eleştirirdi. ‘Niye bana sormadın?’ diye... Gruptakilerin başına kötü bir şey geldiği zaman ‘Güzeller güzeli seni cezalandırdı’ diyordu. İyi şeyler olduğu zaman ise ‘Güzeller güzeli seni mükafatlandırdı’ oluyordu. Hepimiz buna inanıyorduk.
Herkese lakap takardı, Çelik’e ‘İskeletor’ derdi.
Çelik’in olduğu toplantılara ben gelmeyeyim diyordum.
Ama ısrarla çağırırdı. ‘Biz Çelik’i başına verdik, sen bunu da atarsan her şeyi çözmüş olacaksın’ derdi.”
Çelik tüm açıklamalar karşısında önce Dost lideri İhsan Güven’i tanıdığını reddetmiş, ancak bu tanışıklık fotoğraflarla kanıtlanınca bu kez tanıdığını söylemişti.
Aynı yıl Çelik’le yaptığım röportajda ise Dost’a dair söyledikleri şuydu:
“Çok bilgiliydi. Düşünce tarihiyle ilgili tüm fikirlerini konuştum. Atatürk, dinler, aklınıza gelebilecek her şey...
O yüzden hem keyifli zaman geçirmek hem de fikrimi paylaşmak için Güven ve tanıdıklarıyla zaman geçirdim.”
O fırtınalı günlerin ardından çok zaman geçti.
Çelik “Yumuşakçalar ve Diplomasi” diye bir kitap hazırladı. Ardından İhsan Güven öldürüldü. Çelik bir süre yurtdışında yaşadı. Ayşe Ersoy ise bu konularla ilgili bir daha konuşmadı.
Ve şimdi Çelik bir gösteri için sahnede.
Kim bilir, belki o günlerden de bahseder...
Değinmeden olmaz
- Yalan Dünya dizisi karakterleri Çağatay ve Zerrin’in Emek Sinemasına saygı duruşu diyalogları gayet yerinde ve ŞIKTI...
- Bir reklam kuşağını hiç zaplamadan izleyince ortaya çıkan hazin sonuç meğer şuymuş:
Neredeyse her marka sırtını bir ünlüye ya da o ünlünün canlandırdığı karaktere dayamış. Başka da bir şey yapmaya gerek duymamış.
Dolayısıyla reklam içerikleri çok sıkıcı ve SIRADAN...
- Ali Ağaoğlu ve Sinan Çetin ikilisinin reklam filmi ise uzun metrajlı film olma yolunda ilerliyor gibi.
O halde onlara film isimleri ÖNERMEZSEK olmaz: “Bitirim ikili beton cennetinde”, “Bir oda bir salon, ikili koltuk nerede patron?”, “Ali ve Sinan, yan sitenin Thelma ve Louise’ine karşı”, “Yaptım oldu, reklam çektin noldu?”
Bizim müzik ödül törenleri sıkıcıdır, çünkü
Bizde kimse şu son MTV Ödül Töreni’ndeki filan gibi pantolonunu indirecek denli şov yapmayı aklından geçirmez.
Herkes ciddi mesajlar vermeyi, efendi görünmeyi, tribünleri gaza getirmeyi ya da ağlatmayı sever.
Çünkü bizim müzik dünyamız yaşlıdır, onlarınki ise genç.
Hani bu “yaş” manasında da değil. Kafa manasında.
Yaşça genç olan bile ağır abi/abla tadında takılır çünkü.
Ayrıca bizim müzik dünyamız pop yapsa bile arabesktir, onlarınki hop hop zıpkın pop.
O yüzden en sıkıcı müzik ödül törenleri bizdedir ya.
Paylaş