Cahide, gece hayatındaki en ilginç mekánlardan biri. Diğer gece kulüplerinin hiçbirine benzemiyor.
Üstelik bunun yemekle, dekorasyonla filan ilgisi yok.
Fark şurada: Cahide birçok mekánın aksine, başından beri "Türk" kalmayı tercih etti.
Çoğunlukla Türkçe pop çaldığı için değil bu tespit. Başka bir şey...
Sadece Türkler’in anlayabileceği, onların tutunabileceği bir damarı kullandı Cahide.
Mekána ta başından beri hakim olan o damar az çok belliydi, travesti ruh.
Bunun kadın kılığında şov yapan erkeklerle ilgisi yok.
O travesti ruh tam tanımlanamaz bir şey: Dibe vuruncaya kadar eğlenen, zaman zaman agresifleşebilen, o anda kaybedecek hiçbir şeyi yokmuş gibi davranabilen ve her an her şeyin olabileceğini etrafına hissettiren...
Yoksa o kadar farklı kesimden insan nasıl her gece toplanıp bir arada zıplayabilir ki?
En sosyetiğiyle en (devlet ya da özel) kurum çalışanı, en (koruması ve çıtır kızlarıyla gelen) işadamı, en kariyer sahibi reklamcısı, borsacısı... Kısacası siyahı, beyazı, ortada kalanı...
Böylesi bir "istisnai" kalabalık İstanbul’da olsa olsa gece geç saatte bir gay kulüpte olabilirdi. Oysa artık Cahide var. İçinde her şeyi barındıran, en olmadık insanları sırt sırta dahi olsa görme imkanı sağlayan...
Bir tür mozaik, bir tür envai çeşit Türkler karması yani.
O yüzden olsa gerek Maçka’daki yazlık yerinde de Cahide kalabalığı eğlencesinden taviz vermiyor. Her gece tıklım tıkanık.
Bir Blanco performansı
Bizim hafta sonu eklerinin görsel yönetmeni ve aynı zamanda müzik hastası Sanlı Ergin her pazartesi Blanco’da (Balo Sokak’taki Balans’ın en üst katı) Sercan Sungur’la beraber dj’lik yapıyor.
Geçen hafta pazartesi ben de onlarla birlikte çaldım.
Doğrusu çok hazırlıksız gelmiştim, apar topar.
Ama Sercan, "Beğendim perfromansını, ağustosta bir daha dj’lik yap" dedi.
Sanlı Usta’dan ise yorum gelmedi (henüz yani).
Dj’lik zor iş bu arada, insanların hangi parçada salınacağını kestirmek filan. İnsan ikileme düşüyor, kamu yararı mı gözetsem yoksa kendi bildiğim denizlere mi açılsam diye...
Bu arada Blanco’nun bir küçük terası var en üstte. En çok orayı beğendim.
Bayağı kopuyor insan, o en tepe terastan manzaraya bakınca...
Kötü şarkı sözleri listesi
Armağan Çağlayan’ın hazırlayıp sunduğu "Son Ütücü" programı için "en kötü şarkı sözleri" listesi istediler. Tam da bir Bodrum gününde, arkadaşımla kafa kafaya verdik ve başladık en kötüleri düşünmeye. Bize de eğlence oldu yani.
O kadar uzun bir liste çıktı ki sonunda, inanılmaz.
Benim listedeki favorim hálá Seden Gürel’in saçma bir beyaz şapka taktığı ilk döneminden kalma Bum Bum. Şarkının nakaratından bir kuple: "Bum bum bum, o daldan hop bu dala uçtum, nedir bu daldaki son durum, oooo".
Bir de Yonca Evcimik’in "8.15 Vapuru" var. "Uzunları yaksa, bana demir atsa" diye ilerleyen.
Bu listenin yararı, zamanında hakikaten bayağı komik şarkılar dinlediğimizi (ister istemez) hatırlamak oldu. Bakınız, iki hatırlatma daha size fi tarihinden: "Ha ha ha, Tuğçe Sannnn geliyor! Ayakların yerden kesilecek" diye çığlık figan şarkı söyleyen Tuğçe San ve "Dongi Dongi"siyle Çelik.