Paylaş
Ve erken bir Cadılar Bayramı partisi deliliği/deneyimi yaşadım perşembe gecesi.
Bebek’te eskiden Mel’s’in olduğu mekanda.
İşte bu tuhaf deneyimin notları:
Göz atmanın bir öncesi var tabii. Bir hazırlık aşaması.
Meğer en zevkli kısmı buymuş.
Partiye gitmeden önce kostüm giyip çıkarmak.
Şunu mu giysem, bu daha mı iyi diye arkadaşlarınla eğlenmek. Bizde denk geldi, bir anda herkes bir araya geldi. Saatlerce kostüm provası yaptık. Bendeniz de sadece vampir makyajıyla gitmeye niyetlenirken, bir anda şık bir vampir trençkotu da buldum kendime (Ezra Çetin sağ olsun).
Aslında en güzeli (sıkıyorsa tabii) bu giyilen kostümlerle caddelerde dolaşmak. Asıl eğlence o.
Ama kimsede o göz yok. Haklı olarak...
Caddelerde dolaşılmadı ve direkt taksilere doluşuldu. Bebek’e doğru gitmek üzere.
Niyeyse, taksi şoförüne “Küçük Sırlar” dizisindeki bir parti sahnesinin figüranları olduğumuzu, çok az para aldığımızı, dizi sektörünün bir an önce düzelmesi gerektiğini filan söyledim. Uydurukçuluğum tuttu.
Genelde kostümlü parti dedin mi sadece bir-iki kişi gerçekten kostüm giyer, diğerleri normal kıyafetleriyle çıkar gelir.
Bu partide ise maaşallah, elalem kostüm olayına çalışmış.
Hatta epey uğraşıp en küçük detayı bile düşünerek prodüksiyon yapmış. Dolayısıyla kostümsüz olan pek azdı. Aferin.
Peki ama bu kostümler, kafalara takılan o peruklar, içine girilen o eski püskü şeyler filan bir süre sonra insanın içini baymaz mı? İçerideki sıcaktan pişik yapmaz mı?
Hani baştan aşağı kostüm kostüm olanlara bakıp terlememek imkansızdı.
Taş Devri kostümü giyip gelenler ne alakaydı, hâlâ onu çözebilmiş değilim. Amaç korkutucu bir şeyler giyinmek mi yoksa korkunç giyinmek mi?
Parti mekanını Perili Ev gibi yapmışlar, başarılıydı.
Michael Jackson ve Thriller, Halloween partilerinin olmazsa olmazı. Meşhur klip şovunu da yaptılar, iyiydi hoştu. Ama nerede Operada Hayalet? Nerede Sarah Brightman?
Hayır, gece boyunca birbirini ısıran ya da ortalıktan ansızın kaybolup geri gelmeyen olmadı. Herkes, her şey fazla sakindi.
Paylaş