Bunlara dikkat

YAKUP’UN "PLATONİK" KLİBİUzun zamandır başından sonuna dek izlediğim tek yerli klip.

Kısa film tadında, romantik komedi ayarında. Dilsiz adam parkta koşan kıza aşık oluyor. Ve duygularını anlatmak için kızın peşinden koşmaya başlıyor. Ama bir türlü yetişemiyor. Koşarken elinde post-it’ler, habire bir şeyler çiziktiriyor, derdini anlatmak için. En komiği de şu herhalde, "ben yazarım, belki tanırsınız" (Bir Tuna Kiremitçi sendromu). Klibin sonu da matrak, denk gelinirse mutlaka izlensin. Ha evet, şarkı da güzel, günlük güneşlik kıvamda.

CAFETERIA’DA FERAH FERAH

Tünel’deki Richmond Otel’in altında eskiden Ginza olan mekan şimdi Cafeteria oldu. Aydınlık, ferah bir yer. The House Cafe’yi anımsatıyor. Tahta masalarla filan. Ama oradan daha makul fiyatları. Abartılı değil. Yabancılar daha çok takılıyor, uzun masasında muhabbet çok keyifli olabiliyor. Yalın’ı sık sık burada görmek mümkün. Tek sıkıcı yanı, hesabı küçük (ve de iğrenç) Crocks marka terlik içinde getirmeleri.

ACIKLI YÜZ İFADELİ ROBYN’İN ŞARKISI

İsveçli şarkıcı Robyn’in "With Every Heartbeat" şarkısı son günlerdeki favorim. Ayrıca Robyn’in tarzı da dikkat çekici. Saç kesimi Sezen Aksu’nun "sarışınım" dönemlerini andırmakta. Kıyafetleri de düz, sade, İsveçli yani tam, onların deyimiyle: Lagom! (Bi göz atayım diyene: http://www.myspace.com/robynmyspace)

CHOCOLATE’TAKİ "ODA"

Maçka Chocolate’ın alt katındaki "Oda" yenilendi, alternatif şık bir mekan oldu. Doğum günü partisi vermek isteyen, ama Cahide kapalı olduğu için direkten dönenler burada alıyor soluğu. "Oda"ya kapanıp kimseler tarafından rahatsız edilmeden eğlenebiliyor. Chocolate, particilere DJ de tahsis ediyor, garson da. Karnı acıkan 24 saat açık mutfak sayesinde yukarı çıkıp atıştırabiliyor da üstelik.

MADONNA’DAN CANDY SHOP

İnternete düşen yeni ve R&B tarzı Madonna şarkılarından "Candy Shop"un iyi mi kötü mü olduğuna karar veremedim, ama ne yalan söylemeli dinledikçe alıştım ("Beat Goes On"u ise bulamadım, onu da Oben Budak’tan istemeyi düşünüyorum). Bu iki şarkının yeni albümde yer alıp almayacağı kesin değil. Bence şarkılar özellikle internete verildi. Madonna bu vesileyle nabız yokluyor. "R&B versiyonum elaleme nasıl gelecek" diye. Akıllıca, bir dinlemek lazım. Ama: Şarkıda "Turkish Delight" lafı geçiyor diye çığlık atmamak lazım.

Facebook’lananlardan mesaj

Evet tahmin edildiği üzere cuma itibariyle facebook esiri olundu. "Confirm" edilmeyi bekleyenler, tarot bilmemnesi gönderenler, "wall"uma vıdı vıdı bir şey yazıp yanıt lütfedenler, derken işte vızır vızır bir iletişim çorbasının içinde eriyen kaşar peyniri gibiyim (parmesan mı deseydim acaba?).

Tabii benden bir milyon tık ötede okurlar var tabii. Facebook olayını yalayıp yutmuş, hatta bitirmişler. Şimdi günah çıkarıyorlar. Üşenmeyip mail de atmışlar. İşte aralarından pek değerli iki tanesini (maalesef) kesip biçerek koyuyorum, sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz (İlki pek karamsar, ikincisi daha eğlenceli).

MAALESEF ŞUURSUZUZ!

"Malum bizim jenerasyon (80’lerin sonu 90’ların başında yetişenler), hiçbir şeyden eksik kalmamalı, öyle de bir mahalle baskımız var. Herkesin üye olduğu her şeye üye olmalıyız. Herkesin gittiği her yere gitmeliyiz, yoksa eksik kalırız endişesiyle şuursuz bir şekilde koşturuyoruz oradan oraya. Maalesef şuursuzuz, farkındayım. Üniversitenin ilk yıllarında o kadar şuursuzdum ki, her gün caddede gezmeyi, bir nevi Paris Hilton olmayı matah bir şey zannerdim. Yonja, Xuqa, 80630 ve benzeri sitelere üye olup milyonlarca arkadaşım olunca başım göğe erer sanıyordum... Bence biz kayıp bir gençliğiz, internet ve bilgisayarın tek nimeti msn ve arkadaşlık siteleri sanıyoruz". (Mona A.)

İLKOKUL ARKADAŞLARIM ’POKE’ ETTİ!

"Bir heves, bir sosyalleşme çabası giriverdim facebook’a. Hem de taaa Michigan’da yaşayan Türk arkadaşımın tavsiyesi üzerine... Giriş o giriş, başladı sanal hediyeler, sanal içki kokteylleri, zombi, vampir, jedi davetiyeleri... İlkokul arkadaşlarım birer birer ’poke’ etti, her poke üzerine listeme alınanlar birer birer hayat nasıl gidiyor, görüşmeyeli 15 sene içinde neler oldu anlat hele, soruları içeren mail’leri attı. Statümde ’married’ ibaresi yazıyor oluşu ise ayrı bir heyecan kattı senelerdir görmediğim ilkokul arkadaşlarıma... Anlat anlatabilirsen, sekiz aylık evlilik, üç aydır ayrılık.

Fotoğraflar ekliyorlar, içinde sen de varsan o karenin, "tag" ediliveriyorsun, başlıyorsun listendekilerin albümlerinde gezmeye. Dediiiiim ve hesabımı siliverdim... Ben rahat facebook rahat... I facebooked your mother yazılı tişört ısmarladım Londra’daki dostuma!" (Ayşe Serter)
Yazarın Tüm Yazıları