Paylaş
Başbakan, Zeytinburnu’nda yükselen ve tarihi yarımada silüetini bozan Onaltıdokuz kulelerinin sahibi Mesut Toprak’a küsmüş. Kuleleri tıraşlamadığı için...
Toprak da, “Hiçbir şey bilmiyorum” demiş bu küslük mevzusu üzerine... Ve eklemiş: “Her şey yasal, ruhsatım var.”
Demek ki asıl küsülmesi gereken merci belediye.
Ruhsatı niye vermişler, silüetin mahvolacağı hiç mi hesap edilememiş, kulelerin bu kadar yüksek olacağı baştan belli değil miymiş diye diye esas çemkirilecek yer orası.
YENİ BAŞARI BİÇİMİ
Twitter’da 17.5 milyon takipçisi olan Ronaldo, Uludağ Üniversitesi öğrencisi Ezgi’yi de takip ediyormuş.
Ezgi, Ronaldo’nun dikkatini Filistinliler’e verdiği destek nedeniyle ünlü futbolcuya attığı Portekizce twitle çekmiş.
Ezgi’nin sadece 72 kişiyi takip eden Ronaldo’nun listesine girmesi, yeni başarı örneği.
“Böyle başarı olur mu?” diye celallenmeyin.
Bu devirde olur. Anlık, belki saatlik bir başarı. İki gün sonra duyunca sıradanlaşacak bir başarı.
Ama işte şimdinin değeri bu: Milyonluk takipçisi olan birinin takip ettikleri arasına adını yazdırabilmen!
Yeniliğin yoksa bir hiç misin?
Yanıtlanması en zor soru bence şu: “Nasıl gidiyor hayat?” Hani varsa önceden hazırlanmış kalıp bir cümleniz, hemen copy-paste söylüyorsunuz bir şeyler.
Ama eğer yoksa ve gerçekten samimi bir yanıt vermek istiyorsanız zınk diye kalabiliyorsunuz.
“Ne söylemeliyim ya da nasıl söylemeliyim” derdine düşüyorsunuz. Oysa karşınızdaki çoğu zaman bu soruyu lafın gelişi sormuş oluyor, siz afallayınca o da şaşırıyor tabii. Pek sevdiğim biri mesela, şöyle der her seferinde, “Valla nasıl gitsin, bi cacık yok!”
Cacık yok, yani bir numara yok. Yani her şey aynı.
Yani yeni bir şey olmadı. Demek istiyor.
Aslında bu hem iyi hem kötü... İyi: Yenilik yapmaya zorlaması nedeniyle. Kötü: Var olanın, o anın değerinin bilinmemesinde. Görmezden gelinmesinde...
Hayatın gidişatını algılama şeklindeki kilit nokta çoğunlukla bu ama: Yeni bir şey olması...
Yeni bir ev, yeni bir araba, yeni bir sevgili/eş, yeni bir iş, yeni yemeler/içmeler, yeni seyahatler, yeni arkadaşlar...
Eğer yeni bir şey yoksa; her şey eskiyse, güncellenmemişsen, paslandıysan, aktaracak yeni bir şeyin yoksa “bir numaran yok” işte.
“Nasıl gidiyor hayat?” diye sorulurken beklenen yanıtlar hep yeni şeylere dair.
Yeni şeyler söylemiyorsan karşı taraf için ilginç değilsin. Bunun farkında olup şöyle modern numaralar çakanlar da yok değil:
* “Ya şekerim çok proje var, onlarla uğraşıyorum, bildiğin gibi değil”
(Yani deniliyor ki: Çok yeni şeylerim var, ama şu an açıklayamam, bil ki ölesiye meşgulüm yeniliklerimle...)
*“Ya nasıl gitsin, birileri var ilgilendiğim”
(Yani deniliyor ki: Boş değilim, elde avuçta bir sürü flörtüm var, yıkılmadım ayaktayım, senin gibi yalnızlığa mahkum olmadım daha...)
* “Ya iş güç, çoluk çocuk, çok yoruluyorum; yakında bir seyahate çıkacağım galiba”
(Yani deniliyor ki: Tamam her şey aynı, ama umudum var. Bir seyahat planladım. Ya da sen sorunca bu seyahat planı aklıma geliverdi. Çıkış noktam, yeniliğim bu, tatmin edici oldum mu acaba?)
* “Ya nolsun, hastalıkla boğuşuyorum. Bir de geçenlerde şöyle kötü bir şey daha oldu”
(İşte karşı tarafı mutlu eden en güzel yanıt! Farkında olmadan tabii. Herkes aslında diğer tarafın acılarıyla beslenir ya. Böyle bir yanıt alınca sordukça sorarız. Ne hastalığı, diğer kötü şey ne, vah vah, böyle mi oldu?..
Anlatmaya, yaymaya meraklıysan acını, anlattıkça anlatırsın sen de...)
Paylaş