Buenos Aires günlüğü

Ezeiza Ministro Pistarini Havalimanı’ndan dışarı çıktığımda karşılaştığım kaos tanıdık: Arabalar rastgele yanaşıp yolcuları alıyor, taksiciler başka bir tarafta müşteri kapma peşinde. Atatürk Havalimanı’nın İspanyolca konuşulan versiyonunda gibiyim.

Haberin Devamı

Üzerimde haliyle bir sersemlik, salaklık.
Çünkü 18 saatlik uçuş boyunca yaptıklarım şundan ibaret oldu:
Uyudum uyandım, yemek yedim yine uyudum, konsepte uysun diye Evita izleyip tekrar uyudum.
Qatar Havayolları’nın nazik hostesi Young Bin, sıkça tekrarladığım “Yine acıktım, ne yapacağız?” sorum karşısında yüzündeki gülümsemeyi bir saniye bile eksiltmedi.
Türkiye-Güney Kore kardeşliğinden dem vurduğunda herhalde Atlantik üzerindeydik, hatırlamıyorum, kafa gitmiş!
Yeri gelmişken, uçaklarda çalışan kabin ekipleri onca saat uçup hâlâ güler yüzlü servis nasıl yapabiliyorlar, hepsine bin tebrik. Sabırlarına en yüksek irtifadan hayranım.
Gelelim sonuca:
Buenos Aires’e indiğimde bünye şişmiş, damardaki kan bile nereye akacağını şaşırmış vaziyetteydi.
Geriye tek bir hedef kalmıştı: Airbnb’den kiraladığım eve ulaşmak.
Nitekim o da öyle kolay olmadı!

Haberin Devamı

Buenos Aires günlüğü

KİM AÇACAK BU EVİN KAPISINI?

Kiraladığım evin sahibi Nicolas New York’ta yaşıyor.
Airbnb’deki profilinde öyle diyordu.
Bana demişti ki, “Kız kardeşim Silvina gelip check-in işlemlerini yapacak. Uçağın iniş saatini ona söyler misin?”
“Hay hay” diye yazmış ama sonra Silvina’nın İstanbul’dayken bana attığı şu mesajı unutup gitmişim:
“Evin kapısını açmaya arkadaşım Eric gelecek, ben gelemiyorum.”
Duruma aymam Whatsapp mesajlarını karıştırınca oldu tabii.
Apartmanın önünde bavullarla bir saat Eric adlı arkadaş beklendi mi beklendi, o ayrı.

Allahtan ev iyi çıktı!

Airbnb’den ev kiralamış olanlar bilir. Fotoğraflarına bakıp vurulduğunuz o ev çoğu zaman fotoğraflardaki gibi çıkmaz.
Ya metrekaresi çok küçüktür ya da evin başka bir sıkıntısı çıkar, kıl olursunuz.
Neyse ki Arjantinli Nicolas’ın evi tam da fotoğraflarındaki gibiydi.
Yeri gayet merkezi, gecelik fiyatı da bizim paramızla karşılaştırınca makul (çünkü 1 Türk lirası yaklaşık 4 Arjantin pesosuna denk geliyor).
Ama Nicolas’ın “ev kuralları” kısmını okumayı unutan bendeniz şu minik sürprizle karşılaştı tabii:
Meğer 22.00’den sonra eve giriş (ya da çıkış) yapılınca ekstra bir ücret varmış, 30 dolar!
Sonradan sürprizle karşılaşmamak ve “Nedir bu şimdi?” dememek için ev sahibinin belirlediği ev kurallarını dikkatle okumak gerekiyor yani.

Haberin Devamı

Buenos Aires günlüğü

 

GÜNDELİK HAYAT BAŞLASIN!

Madem otel değil evde kalıyorum, sabah uyanır uyanmaz yapılacak ilk iş nedir? Tabii ki market alışverişi! Arkadaşımla beraber semtimizin minik Carrefour’undan ıvır zıvır bir sürü şeyi alıp kasaya yanaşınca bir sürpriz: Kredi kartı kullanmak istiyorsak kimlik göstermek zorundaymışız. Evet, Buenos Aires’te kredi kartı kullanmak bir problem. Bazı restoranlarda kredi kartı hiç geçmiyor. Bazılarında ise visa ya da master olan kart geçiyor. Kredi kartı kabul eden mekanlarda ise kasaya gidip pin kodu girmeniz gerek. Öyle masaya pos makinesi filan gelmiyor. Yani her şey eski usul. Bir de buna Arjantinlilerin tatlı tembel ve yavaş hallerini ekleyin...YARIN:   Apartmanın kapısını kilitlemeyi asla unutma!  Tango yapan Türk’e rastlamak ne güzel sürpriz!  Ve bir Uruguay macerası...

Yazarın Tüm Yazıları