Paylaş
Demet Akalın plajda şarkılarına eşlik etmeyen gruba takılır:
“Burada eğlenmeyen bir siz varsınız, Yunan turistler gibisiniz. Cool mu takılıyorsunuz? Hepimiz kıroyuz. Kalkın da oynayın biraz.”
Artık böyle. Emir büyük yerden geldi mi her şeyi yapacaksın, gerekirse kolları yana açıp coşacaksın.
Ya da tek eli kaldırmak suretiyle efendi gibi temponu tutacaksın.
Öyle “öteki” gibi görünmenin, “farklı tip” olmanın bu devirde karşılığı yok, aman diyeyim.
Herkes bir, herkes aynı, herkes “bizden”; aynı tarz aynı hamam.
Bu belki küçük bir örnek, minik bir detay; ama evet hepimiz bir gün plajda bir köşede öyle hareketsiz durduk diye “Seni cool!” şeklinde tatlı tatlı azarlanıp hizaya getirilebiliriz.
Sonrası malum:
Artık her şarkıda mecburen, Pavlov’un köpeği misali, “Kalk kız oyna!”
O DEV AYI NEYİ ANLATIYOR
Aleyna Tilki’nin son klibindeki dev pembe ayı bilinçaltı tünellerine pedofili göndermesi yapıyor mu yapmıyor mu? O kısım fazla bulanık, fazla zorlama, fazla uzman işi.
Tek bildiğim, Aleyna’nın ayılı klibiyle kendi nesline verdiği mesaj:
“Herkes sizin oyuncağınız, tek gerçek sizsiniz!”
Farkında olarak ya da olmayarak Aleyna günümüz ilişkilerini çözmüş işte.
Artık kimse kimseyi tam olarak sevemiyor, bu yüzden oyuncak değiştirir gibi her gün yeni bir ilişkiye yelken açıyor ve günün sonunda en çok ama en çok kendini seviyor ya. Aleyna ayılı klibiyle bunu söylüyor, sezdiriyor.
HER EVE LAZIM
Şeyma Subaşı eski fotoğraflarından birini paylaşıp geçirdiği fiziksel değişime istinaden “Herkese bir Acun lazım” yazdı ve olay oldu. Sanılanın aksine Şeyma akıllı bir kadın.
Onu en çok vurdukları dalgayı biliyor: Eski Şeyma. Nereden nereye geldi Şeyma.
Bu yüzden bile isteye kendisi bununla dalga geçiyor ve yeni Şeyma olmanın adresini de veriyor: Acun(lar).
“Yumurta saçlı” kendi halindeki eski Şeyma bir bakıma eski Türkiye gibi.
Baştan aşağı değişmiş/bir şekilde başarmış yeni Şeyma da bir yeni Türkiye profili.
KÖR GÖZÜM PARMAĞINA VİCDAN
Ebru Şallı bir gün evde akrobatik bir hareket yapar.
Sonra da bu hareketi sosyal medyasına koyar.
Ama koymadan evvel fotoşopun dozunu kaçırınca fotoğraftaki kapıyı istemeden yamultur.
Sosyal medya mahallesi durumla dalga geçince Ebru postayı koyar:
“Ne yapayım, köprüden mi atlayayım?”
Bir işin içinden çıkamıyorsan çözümün artık belli:
Biraz elmalarla armutları karıştır, biraz da kör gözüm parmağına vicdan yap, oldu bitti.
Bolca abartı, bolca tribüne oynama:
Zamanın ruhu, kafaları karıştırıp dümdüz etmenin bir numaralı yolu bu.
Oysa köprüden atlamaya lüzum yok.
Fotoşopu bizzat yapıp gönderen profesyonel aplikasyonlar var.
Onları indir, işlem tamam.
DİKEY İNİŞ ÇIKIŞIN BEDELİ: VAROŞ, EZİK!
Ex “sabah şekeri” Özlem Yıldız Bodrum-Akyarlar’da bir tur teknesinde görüntülenince dile düşmüş.
“Bir zaman yatta güneşlenirdi, bak halk teknesine düşmüş” minvalinde...
Hep böyledir; tur teknesinde gezerken bir şekilde yatta güneşlenirsin ve hemen “Varoş! Haddini bil, ne işin var o yatta” derler.
Ya da bir dönem yatta güneşlenirsin, sonra tur teknesinde alırsın soluğu.
Bu kez de, “Ezik, bak hak ettiği yeri bulmuş” derler.
O yüzden üzmeyin/sıkmayın canınızı Özlem Hanım.
En iyisi hayatta böyle dikey iniş çıkışlar yapmamak.
Elalemin “Sen düşerken yükseklerden uçurumlara” şeklindeki dön baba dönelim tarzı çamaşır makinesi diline yumuşatıcı olmamak.
Hayat boyu “yatay” takılmak, yatla tur teknesinin ortasını bulmak en güzeli. Zor iş annem, orası ayrı...
Paylaş