Bu değil, bu hiç değil...

Teması “Kusurluluk” olarak belirlenen ilk Tasarım Bienali’nin İstanbul Modern ayağındaki sergileri Ali Ağaoğlu’yla beraber gezmeyi istiyordum.

Haberin Devamı

Çünkü:
Burada sergilenen işlerin içeriği şehrin son haline dairdi.
TOKİ’ler, Taksim Meydanı projesi, her yerden yükselen residence’lar, kentsel dönüşüm adı altında yıkılan/değişen şehir silueti...
Kimi işler parlak öneriler getiriyordu İstanbul’un son versiyonuna kimisi de sıkı birer eleştiri...
Lakin son dakikada Ağaoğlu’nun işi çıktı, randevu sonraki haftaya ertelendi.
Ertesi hafta ise Bienal gezisini beraber yapamayacağımızın acı haberi geldi.
Oysa 1453 reklamıyla bugünlerde Maslak’taki ormanı fethe çıkan Ali Ağaoğlu’na hem Bienal’deki işleri nasıl bulduğunu hem de bugünlerde herkesin merak ettiği şu soruyu soracaktım gezimiz sırasında:
“Fatih Ormanı’nın ortasına kondurulacak 1453 projesi için tek bir ağaç kesilmeyeceğini açıkladınız.
İyi de tek bir ağaç kesilmeden o dev proje nasıl yapılacak?
Reklamda gösterilen orman, gerçekten orman olarak kalabilecek mi?”

Haberin Devamı

Gecelerden geriye kalanlar

KONUŞULAN... Absolut’un Bird’de yapılan Unique partisinde davetlilerin birbiriyle, “Limited edition şişeler gönderilmiş herkese, sana kaçıncısı geldi? Benimki 2 bin 500’üncü” muhabbetini/yarışını yapmaları... Ve bu muhabbetin kısa sürede dile düşmesi...
“HİÇ FENA DEĞİL” DEDİRTEN... Salıları Ortaköy’deki The Mix’te sahne almaya başlayan Yol Project... Meğer Çeşme müdavimleri Paparazzi’den bu grubu bilir ve çok severmiş. Yalın da öyle. Çünkü geçen salı o da oradaydı. İstanbul sahnelerine transfer olan Yol, gayet eğlendiriyor hani.
“HERKES BURADAYMIŞ” DİYE İÇ GEÇİRTEN... Deniz Berdan’ın Jack Russell’daki daveti... Berdan’ın Londra Moda Haftası’ndaki defilesini kutlamak üzere herkes oradaydı. Bir ara Pelin Akat’la bu tür herkesin birbirini bir yerlerden tanıdığı davetlerdeki ruh halini konuştuk:
“Şimdi herkese ‘Naber nasılsın canım? Nasıl gidiyor?’ demek zorunda kalacağız, hazır mısın!”
HAKKINDA KONUŞULAN... Deniz Berdan’ın yukardaki satırlarda bahsettiğim davetine arkadaşlarıyla birlikte gelen Eda Taşpınar...
Taşpınar’ın konuşulma nedeni ise geçen günlerde “modavesosyete” adlı blogda yer alan bir yazı.
Blogda yer alan yazıya göre Chanel’in hatırı sayılı müşterilerinden ünlü bir hanımefendi, 8500 Euro’ya aldığı kıyafeti birkaç ekleme yapılmış haliyle Eda Taşpınar’ın üzerinde görünce çılgına döner ve hemen mağazayı arayıp kıyafeti iade edeceğini belirtir. Chanel’ciler müşterilerine hak verir, kıyafeti geri alır.
Olayı Paris’teki Chanel merkezine de rapor ederler.
Merkez Chanel ofisi Taşpınar’a dava açmak ister ama yasal boşluklardan dolayı şimdilik bundan vazgeçmek zorunda kalırlar.
Söylenen o ki, Eda’nın özel olarak diktirdiği bu esinlenme kıyafetler aslında bütün yabancı markaların yakın takibindeymiş.
İyi de benim anlamadığım şu: Böyle bir şeyi yapıyor olsa bile Eda, bunun nasıl bir yaptırımı olabilir ki?
Anlamadığım ikinci şey de şu: Kadınların “Bu kıyafet sadece benim gardırobumda var, naber?” duygusuyla yaşıyor olmaları.
Gerçi kıyafet de boru değil, 8500 euro’ymuş!
Tamam tamam, sustum...

Haberin Devamı

Okurdan: “Gücüm yok demek olmaz!”

Kadıköy Yoğurtçu Parkı’ndaki alkol muayenesi sırasında kelepçelenip tehdit edilen Arzu’nun başına gelenleri cuma günü okumuştunuz.
O gün, “Arzu ne yapsın?” diye sormuştum.
Çünkü şikayet edecek halinin kalmadığını söylüyordu Arzu.
Gelen mail’ler onu motive edecek türdendi.
Mesela bir tanesi çok ama çok kızgındı Arzu’ya: “Yok artık! Lütfen sonuna kadar bu işin peşini bırakmayın. Polisi teşhis edecek gücü bulamıyorum ne demek? O gücü bulun ve teşhis edin. Hem kafamı çarptım hem kelepçelendim diyorsunuz, sonrasında gücüm yok demek olmaz!”
Bir de haberle ilgili hürriyet.com.tr’de yer alan yorumları okudum.
Bazıları Amerikan polisinin tavrıyla karşılaştırmış olayı.
“Ne alaka?” oldum. Bazen her şeyi birbirine karıştırıyoruz.

Haberin Devamı

Sadece kadın ünlü mü kapris yapar

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, “Hadise çok kapris yaptı, o yüzden 2009’dan beri yarışmada kadın solist istemedim” demiş.
Ünlü kişi söz konusu olunca, kadını erkeği yoktur aslında.
Tüm ünlüler az ya da çok kaprislidir.
Ya da onların bazı istekleri karşıya “kapris” gibi görünebilir. Hadise bu kaprisli hadiseye ne yanıt verecek acaba?

Yazarın Tüm Yazıları