Bu adada başka bir şey var!

Her yere yürümek zorundasın.
Ya da küçük teknelere binip gideceğin koya denizden varabilirsin.
Öyle çılgın eğlence de yok.
Çoğu plajında müzik çalmıyor bile.
Rüzgarı dinleyebilirsin en fazla. Ya da dalga sesini filan.
Sakinliğin dibi yani.
Bahsettiğim ada, feribotla Atina’ya 1.5 saat uzaklıktaki Hydra.
1960’larda bir süre burada yaşamış Leonard Cohen’le beraber namı daha çok yürümüş Hydra’yı uzun süredir merak ediyordum.
Sonunda geçen hafta sonu gidebildim ve sonuç:
Hydra’da başka bir şey var!
Normalde iki gün sonra her yerden sıkılan ben, Hydra’da kalmak istedim.
Hatta yakınlardaki Spetses adasına günübirlik gittiğime bile pişman oldum.
Koşar adım Hydra’ya döndüm.
Peki buranın alametifarikası nedir?
Bir kere duyan herkesi etkileyen nefis bir aşk hikayesine (detayı ilerleyen satırlarda) mekan olmuşluğu var.
En başta saydığım özellikleri var. Ah, bir de şunları ekleyebilirim:
Sanki adadaki herkes bir romandan fırlamış gibi!
Altını çizip unutamayacağın karakterler olur ya, onlar gibi...
Artık adanın verdiği “Burada zaman durur” hissiyatından mı yoksa havasından suyundan mı bilmiyorum.
Ayrıca çık çık bitmeyen daracık, bol merdivenli sokakları ve hem sofistike hem alabildiğine rahat/basit yeme-içme noktaları var Hydra’nın.
Günlerce kalsanız da her gün yeni bir yer keşfetmek mümkün adada.

Marianne ve Leonard: Adada başlayan unutulmaz bir aşk

81 yaşındaki Marianne eline ulaşan mektubu büyük bir mutlulukla okur. Mektupta şu satırlar yazmaktadır:
“Sende neyi sevdiğimi hep bildin; güzellik ve bilgelik.
Fakat bundan fazlasını söylemeye ihtiyaç duymuyorum, zaten sen de biliyorsun. Şimdi ise sana güzel bir yolculuk dilemek istiyorum. Hoşçakal eski dostum. Sonsuz aşkla, yakında görüşürüz.”
Marianne bu mektubu okuduktan iki gün sonra son nefesini verir.
Mektubu yollayan Leonard Cohen de üç ay sonra...

ŞARKILAR YAZDIRAN AŞK
İki eski sevgilinin yollarının kesiştiği yer ise 1960’lar Hydra’sı...
Buyurun şimdi bu aşk hikayesinin en başına:
Norveçli Marianne Ihlen, ailesinin tüm karşı çıkışlarına rağmen yazar sevgilisi Axel’le evlenir, çocuğu olur. Bir süre sonra da kendini dönemin bohem adası Hydra’da bulur. Kocasının aniden onu terk etmesinin ardından suyu, elektriği olmayan bu küçük adada çocuğuyla beraber tek başına kalır.
Bir gün eski kocasının ismini yaşatan, çocuğu Axel’e süt almak için bakkala inen Marianne hayatının aşkıyla tanışır: Leonard Cohen’le...
Bundan sonrası şahane gelişir: Kalabalık yemekler, şarkılar, şiirler, her gün tazelenen bir aşk.
İkilinin efsane aşkları kısa sürede Cohen’e nefis şarkılar da yazdırır:
“So Long Marianne”, “Hey, That’s No Way to Say Goodbye”, “Bird on the Wire”...
Yedi yıl süren bu aşk hayatların farklı yönlere kaymasıyla kesintiye uğrayıp biter ama Cohen’in yolladığı mektuptan anlaşıldığı gibi hiçbir zaman da unutulmaz.

AŞKIN BELGESELİ GELİYOR

Marianne ve Leonard’ın yaşadığı aşkı yakında izleyebileceğiz. İkilinin Hydra’da yaşadığı aşkı anlatan belgesel “Marianne & Leonard: Words of Love” geçen ay yurtdışında vizyona girdi. Bizde de büyük olasılıkla festivallerde gösterilecek.
İşin ilginç yanı, belgeseli çeken yönetmen, yani Nick Broomfield aynı zamanda onların aşkına tanıklık etmiş ve Leonard gittikten sonra kısa süre Marianne’le çıkmış biri.

Hydra Top 10

1. Hydronetta: Günbatımı nefis. İster denize gir, sonra tekrar masana otur. Islak ıslak kokteylini yudumla.
2. Techne: İyi yemek, iyi manzara, şahane kitle.
3. Spilia: Ahşap şezlonglara kurul, ada manzarasına karşı kitabını oku, sakinleş.
4. Four Seasons: Öğle yemeği için en ideal seçim. En taze deniz ürünleri orada.
5. Il Casta: Makarnaları için saatlerce beklemeye değer. Özellikle limonlu zencefilli olan için.
6. Xeri Elia Douskos: Küçük bir meydanda, mütevazı bir taverna.
7. Veranda: Romantizm barı. Akşamüstü için enfes.
8. Amalour: Adanın sosyalleşme barı.
9. Cool Mule: Meşhur ev yapımı dondurmacı.
10. Bisti ve Agios Nikolaos plajları: Adanın öteki tarafındaki en güzel plajlar.