Paylaş
“Açılan sekizinci sınıf meyhanelerden, içmeyi bilmeyen edepsiz müşterilerinden şiddetle şikayetçiyim” diyerek.
Sözlerinden anladığım kadarıyla Akalay açılan mekanlardan değil, aslında meyhanelerin niteliğinden şikayetçi.
Çünkü özellikle “sekizinci sınıf meyhane” vurgusu yapmış.
Ve yine bu meyhanelere gelen müşterinin niteliğini (doğru orantılı olarak) eleştirmiş:
“İçmeyi bilmeyen edepsiz müşteriler.”
Yani mekanlar birinci sınıf olsa müşterilerinin de öyle olacağını düşünüyor Akalay. Çevreyi de daha az rahatsız edeceklerini.
Haksız değil.
Peki ruhsatı olan (öyle olduğunu düşünüyorum) ve bu şekilde vatandaşın şikayetçi olduğu bir mekan için belediye ne yapabilir?
Gidip meyhanenin niteliğini yükseltemeyeceğine göre... Çok gürültü varsa ona bakar. Fazla gürültü yapmayın der. Filan.
Olayın sokak arasında meyhane olup olmaması tartışmasıyla bir ilgisi yok yani.O klibe bayıldım, çünkü...
İki gündür Mabel Matiz’in son videosu Sarmaşık’ı dönüp dönüp tekrar izliyorum.
Tamam, şarkıyı zaten seviyordum.
Ama videoyu dönüp dönüp izlememin nedeni nefis görseli.
Çünkü toprak üzerine serilmiş onlarca kilimin, halının yukardan çekilen görüntüleri gerçekten tablo gibi.
Video, Antalya Döşemealtı’ndaki Kıllık Köyü’nde çekilmiş.
Köylüler yaz aylarında halıları hep bu şekilde güneş altında bırakıyormuş.
Daha pastel renkler elde etmek için.
Yani aslında prodüksiyon marifeti değil halılar, işin doğalı. Ama bu bilgiyi biliyor olmak ve bunu bir videoda kullanmak gayet akıllıca değil mi?
Hem buna bayıldım.
Hem de video boyunca kendi halısını elinde taşıyıp serecek bir yer arayan Mabel’in, halısını serdiği anda diğer halıların köylü kadınlar tarafından toplanmaya başladığı o hüzünlü final sahnesine.
Bir tür toplum tarafından “dışlanma” sahnesi gibi geldi bana.
Öyle bir alt metin okudum. Bu arada videonun yönetmeni Sinan Tuncay’a da bin tebrik.
Büyüyünce Ajda olmak
Tam anlamıyla, yüzde yüz “kendini” yaşıyor.
Derdi, bir tek kendisi.
Hayat onun merkezinde.
Son tatil pozları da bunun nefis bir örneği.
İster filtreli ister göbek deliksiz ister fotoşoplu olsun; Ajda gibi kendine odaklı yaşamayı öğrenmek şart.
Yani esasınsa büyüyünce Ajda olmak lazım.
Kendi normalini yaratan süper kahraman: Zeki Müren
Pazartesi ölüm yıldönümü olan Zeki Müren’le ilgili en güzel yazıyı Gaye Su Akyol yazdı. Aynen aktarıyorum:
“Bütün o fantastik kostümleri, makyajları, hareketleri, müziği, söyledikleri ve söylemedikleriyle ‘normal’i bozup kendi normalini yaratan ve herkesi buna inandıran süper kahraman.”
Kendi normalini yaratmak, işte bu!
Günümüzün sıkıcı, tekdüze, hep aynı şeyi yapan, daha doğrusu korkak ünlülerine ilham olsun bu cümle.
Oh, artık rahatça binebiliriz
Malum, Uber’le bir ara çok uğraşılmıştı.
Buna rağmen ünlü aplikasyon devam etmişti Türkiye operasyonuna.
Son açıklamalarına bakılırsa artık buradaki yerlerini sağlamlaştırdılar.
Çünkü e-fatura dönemine geçtiğini söyledi Uber yönetimi.
Yani artık Uber yolculuğundan sonra fatura alabileceğiz.
Bu da devletle işbirliği ve uyum içerisinde olduğunu gösteriyor Uber’in.
Kısacası taksicilerin tacizine uğramadan binmek mümkün olacak Uber araçlarına!
ŞİKAYET ETME HAKKI
Ama bu, yeri geldiğinde Uber’den de şikayet etmeyeceğiz anlamına gelmiyor tabii.
Mesela bugünlerde Uber aracı bulmak çok güçleşti.
Araç sayısı o kadar artmasına rağmen üstelik.
Bir de şoförler kendi inisiyatifini kullanarak yolculuk iptal etme işini biraz suistimal eder oldu.
Paylaş